Header Ads Widget

test banner

Eldiven


Son günlerde, varlığını ruhumda ve bütün vücudumda dolaşan bir koku geziniyor. Aynı zamanda havada öyle soğuk, çok soğuk bir rüzgar esiyor ki nefes almamı giderek kısıtlıyor, zorlaştırıyor. Kendini kirpiklerimde ve şakaklarımın az üstünde biriktiriyor; görme yetimi daraltıyor ve dayanılmaz bir baş ağrısına dönüşüyor. Bu rüzgara karşı içimde derin bir öfke biriktirdiğimi ya da ondan pek hoşlanmadığımı düşünüyor olabilirsiniz. Oysa tam tersi: Bu rüzgara karşı içimde tuhaf ve samimi bir muhabbet, bir minnet besliyorum. Ona borçluymuşum gibi... Eğer bir gün sıcak havayı içime çekmek ve ondan istifade etmek istiyorsam, bugün soğuk havaya olan borcumu ödemem gerekir. Ya soğuk havaya borçlu kalırsam? Ya borcumu hakkıyla ödeyemezsem?

 Bunu borç olarak değerlendirmek ne kadar doğru, bilmiyorum. Belki de bu bir borçtan çok, içimdeki adalet duygusunun bir yansıması. Veya yalnızca kendimle giriştiğim bir hesaplaşma... Çünkü eğer bu rüzgardan bir gün faydalanacaksam, onunla aramda kurduğum bu muhabbeti sürdürebilmeliyim. Bugün kirpiklerimin donmasına, ellerimin zonklamasına razı olmazsam, soğukla olan bu ince bağım kopar. O zaman içimdeki adil olma arzusunu nasıl susturabilirim?

 Aynı zamanda borcumu, kendime en az zararı dokunacak şekilde ödemem gerekiyor. Zaten ellerimin bu denli zonklaması beni yeterince rahatsız etmiyormuş gibi, bana musallat olan bu baş ağrısı... Bundan kurtulmak için, aslında bir çift eldiven almak için biriktirdiğim bütün paramla rüzgarı önleyecek bir kaşkol almaya karar verdim. Mavi bir kaşkol. Hatta kaşkolü satan adam, büyük ölçüde pamuktan yapıldığını söylemişti. Gerçi bu kadar kısıtlı bir para karşılığında ham maddesi pamuk olan bir ürün satması ne kadar mantıklı, pek emin olamasam da fazla seçeneğim yoktu. Madem bu kadar soğuk bir hava varsa, neden para biriktirmeye çalışıp kendimi bu lanet soğuktan —bunu söylediğim aramızda kalsın— kurtarmadığımı, sıcak bir yerde istirahat etmeye çalışmadığımı soruyor olabilirsiniz. Dediğim gibi, bu basit bir üşüme meselesi değil. Üşüdüğüyle kalma meselesi hiç değil. Bu bir borç... Vefa borcu. Dışarıda canımı burnuma getirip ellerimi zonklatan bu soğuğa karşı vefa meselesi. Dönüp dolaşıp burnuma konan, aldığım nefesi bana dayanılmaz bir ızdıraba dönüştüren o kokuya inat, nefes almalıyım. Acaba bu koku, vefa borcumun bir yansıması olarak sadece dönüp dolaşıp benim burnuma mı konuyor? Sadece beni mi rahatsız ediyor? Yoksa herkes tarafından, benim hissettiğim kadar rahatsız edici mi hissediliyor? Şüphelerim var. Soğuk havanın herkes tarafından aynı şekilde hissedildiğini düşünüyorum tabii, ama bu koku hakkında emin değilim. Ben bu soğuğa minnetle bağlıyım. Onun sayesinde muhabbet edebiliyor ve vefa borcumu ödeyebiliyorum. Onun sayesinde üşüyorum ki, vakti geldiğinde sıcağın kıymetini daha iyi anlayabileyim.

-Çaycı

author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

0 Yorumlar