Header Ads Widget

test banner

Yüce Kimlik Üzerine


Tanrı (al-Hak: en Yüce Gerçeklik) — Yüceltilmiş Olsun! — bana dedi ki, “Kim olduğunu biliyor musun?”

Ben cevap verdim: “Evet, Senin tezahürünle tezahür eden yokluğum; Senin ışığınla aydınlanan karanlığım.”

Sonra bana dedi ki: “Madem bunu biliyorsun, bu bilgide sağlam dur ve sana ait olmayanı sahiplenmekten sakın: çünkü emanet sahibine geri verilmelidir ve borç ödenmelidir. ‘Olası varlık’ adı her zaman sana aittir ve her zaman sana ait olacaktır.”

Yine bana dedi: “Kim olduğunu biliyor musun?”

Ben cevap verdim: “Evet, hakikatte Tanrı’yım (al-Hak). Ama mecazi anlamda ve Yol’a göre mahlûkum (al-halik). Biçimim bakımından olası bir varlığım, ama zorunlu Varlık olmamam mümkün değil. İlahi isim al-Hak bana asli hakkım olarak aittir; mahlûk ismi ise sadece ödünç alınmış bir isim ve bir ayrım formülüdür (fasl).”

Bana dedi ki: “Bu sembolü ört; ve duvar yıkılsın, bu hazineyi örtsün ki yalnızca ruhunu ağır sınavlardan geçiren ve ölümüne [kelime anlamıyla ‘mezarına’] bakmış olan kişi onu çıkarabilsin.”

Sonra Tanrı — Yüceltilmiş Olsun! — bana dedi ki: “Sen nesin?”

Ben cevap verdim: “İki farklı ilişkiye göre iki şeyim. Sana göre, sonsuzluktan sonsuzluğa ebediyim. Ben, kendini tecelli ettiren zorunlu Varlığım. Zorunluluğum Senin özünün zorunluluğundan, ebediyetim Senin bilginin ve sıfatlarının ebediyetinden kaynaklanır.”

“Kendime göre ise, varoluşun kokusunu bile almamış saf bir yokluğum, var olmamışlıkta var olmayan bir varlığım. Ancak Seninle ve Senin için mevcut olduğum sürece varlığa sahibim. Sana göre yalnız kaldığımda ve Senden uzaklaştığımda, ben var olan biri değilim, var olmayan biriyim (fa-qad mafqud wa mawjud).”

Sonra O bana dedi ki: “Ve Ben kimim?”

Ben cevap verdim: “Sen, Zatı ile zorunlu Varlık, özü ve sıfatları ile tek mükemmel olansın. Hatta: Sen, Zatının mükemmelliği ile sıfatlarının mükemmelliğini aşansın. Her durumda Mükemmel, akla gelebilecek her şeyin ötesinde olan Yücesin.”

Bana dedi ki: “Beni bilmiyorsun!”

Ben, saygısızlıktan korkmadan dedim ki: “Sen, tüm olası varlıkların benzerliğinde olan Sensin. Sen, Rab ve kulsun, yakın ve uzaksın. Sen, Tek ve Çoksun, Yüce ve alçaksın, Zengin ve yoksulsun, ibadet eden ve Kendisine ibadet edilensin, tefekkür eden ve Tefekkür edilensin. Zıtlar ve karşıtlar Sen’de birleşir. Çünkü Sen Hem Zahir (Açık) hem Bâtın (Gizli), yolcu olan ve oturan, eken ve ekip biçensin. Oynayan, kandıran ve yanıltan Sensin. Sen yüce Gerçekliksin ve ben yüce Gerçekliğim. Sen mahlûksun ve ben mahlûkum. Sen ne bu’sun ne de şu, ben ne bu’yum ne de şu.”

Bana dedi ki: “Yeter. Beni biliyorsun! Beni bilmeyenlerden sakla. Çünkü Rablik bir sırdır ve eğer bu sır açığa çıkarsa, Rablik yok olur.” Ve kulluk da bir sırdır ve eğer bu sır açığa çıkarsa, kulluk da yok olur. Bize kendimiz hakkında öğrettiğimiz şeyler için bizi öv: çünkü bizi, Biz’den başka hiçbir şey bilemez. Bize yalnızca Kendimiz rehberlik eder!”

-Abdülkadir el-Cezairi

Not: Bu yazı, yazarın bir yazısının ChatGPT yazısıyla Türkçeye çevrilmiş halidir.
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

0 Yorumlar