İlkokul birinci sınıf ilk günü, herkes sıraya girmiş. Bi önceki akşam evde demir kırat belgeseli izlemişiz. Kalabalığı görünce başlıyorum slogana. Menderesler ölmez… İlkokul üç, sınıfta cemaat anlatıyorum. CHP’li memur çocuğu var Yalçın. Kapışıyoruz. Ertesi gün okula geri gidiyorum. Yanlış bilgi vermişim tüm teneffüsler Süleymancı diye anlatmışım. Fethullahmış diyorum mahcup. Zaman diyorum siyah beyaz ciddi bi gaste. Cumhuriyet de öyle diyor Yalçın. Diğer çocuklar resimli gazeteleri savunuyorlar.
Orta ve lise yatılı cemaat okuluna gidiyorum. Oda başkanlığına kadar yükseliyorum. Kendimden birkaç yaş küçük çocuklara yatmadan peygamber tarihi okuyorum. Gözümden uyku akıyor. Fırlamalardan biri Musa peygamberin asasının yılana dönüşmesi ile ilgili teknik bir soru soruyor. Bunun cevabı uzun diyorum. O ara gusülde unutulan bi uzuv sonradan yıkanır mı tartışması büyüyor. İri çocuklardan ikisi pijamalarıyla birbirlerine girecekken zor bela ayırıyorum. Yatma vakti geliyor, rüyamda asalar yılanları kovalıyor.
Üniversiteye başlıyorum. Koalisyonlu yıllar henüz yeni bitmiş. Batak oynamayı ve internet cafeyi seviyorum ama bulunduğum her ortamda kendimce hep bi gizli görevdeyim. Kafamda sürekli sınıftaki dindarların genel kontenjana oranı tarzı rakamlar dönüyor. Yobaz görünmemek için sınıfta bi kızın yanına oturuyorum. Kız en sevdiğim yemeği soruyor, götümden şaraplı yemek adı uyduruyorum. Kız, o ne biçim yemek be diyor. Kız tedbir yaptığını sanan bir geri zekalı olduğumun henüz farkında değil, ben de en güzel yıllarımın boş boş işlerle akıp gittiğinin.
İş hayatım başlıyor. Hiç planlamadığım bir ortamda çalışıyorum. Ofiste cemaatle namaz kılınacak kadar dindar bir ortamdayım. Dindarlar arasında yarı zamanlı tedbir yapmaya çabalıyorum. Herkes birbirinin neci olduğunu biliyor ve kimse diğerinin tarikatından haz etmiyor. Banka soymak için bir araya gelmiş ama geri planda birbirinden nefret eden bir grup uzman soyguncu gibi takılıyoruz. Neyse ki gereksiz bir parka mühim bir avm yapma kavgası bir anda büyüyor ve biz bir anda yek vücut oluyoruz. O ara Taksime adım atmıyorum. Taksim çiş kokuyor. Taksim biber gazı kokuyor. Ben Zeytinburnu'na mitinge gidiyorum. Hunharca memleketi kurtarıyorum.
Dershanelerin kapanmasıyla bir anda düzenim bozuluyor. Laik kuzenlerimle tekrar kaynaşıyorum. Öğretmen okulu mezunu Enver eniştem, hoca bunların hakkından gelir diyor. Ben sessizce onaylıyorum. Yıllar önceki gibi gizli bir görevde olduğumu hayal ediyorum. Her şeyi bildiğimi düşünüyorum. Bilmediğim tek şeyse hiçbir bok bilmediğim. Sohbete bir değil iki gidiyorum. Gasteye iki yerine üç abone oluyorum. Derken bir milyon tirajlı olduğunu sandığımız gaste şak diye kapatılıyor. Kendim beş abone olmamışım gibi milyon satan gaste kapanır mı diye celalleniyorum. Kendi yalanıma kendim inanıyorum. Yumurcak Tvnin digiturkten çıkarılması bardağı taşırıyor ve ülkeme veda ediyorum.
Gurbette bir yandan pizza dağıtıyor bir yandan fon müzikli Hisar vaaz serisi dinliyorum. Darbeler oluyor, dünyanın ekseni yerinden oynuyor ama ben bir milim oynamıyorum. Eşim dostum hapiste, mahkemede. Arada sorgulayan abilere rastlıyorum; şaşırıyorum. Benim amca oğlum mu darbe yaptı aq diye düşünüyorum. Ne olursa olsun kazanma kuşağında kaybetmek istemiyorum. Derken tesadüfen bir gün darbe mahkeme tutanaklarını okuyorum. Okuduklarıma, dinlediklerime inanamıyorum. Çünkü bu tedbir tarzını, bu takiye dilini adım gibi biliyorum. Sonra kaseti geriye sardıkça sarıyorum. Kültlerle taşak geçerken bir kültün merkezinde 30 yıl yaşadığımı fark ediyorum.
Yıllar geçip evlenip barklanıyorum. Din diyanet, cemaat siyaset hiç alakam kalmıyor. Bir akşam kanepede uzanmış boş boş telefona bakarken bir twit görüyorum. Birinin amcası ölmüş, hemen Allah rahmet etsin diyorum. Dikkatli bakınca amcasının yıllar önce ilkokulda arkadaşlarıma yanlış isimle tanıttığım hoca olduğunu fark ediyorum. Bunca mağdur, bunca acıya rağmen samimi bir açıklama yapmadan ölmesine üzülüyorum.
-Mahir Yerli
2 Yorumlar
içtenlik çok önemli gerçekten. en çok ihtiyacımız olan şeylerden. yazı için teşekkürler. burada herkes felsefeden falandan filandan kasıntı ve de anlaşılmaz olmaktan acayip acayip metaforlardan yazarken.... ara sıra gerçek bir şeylere denk gelmek iyi oldu.
YanıtlaSilmadem küfürlü girdin bende küfürlü bi yorum yapayım :D Senin bu yaşadığı, benim yaşadığım, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan onca şeylere bakınca yaşamın doğasının afedersin y....k gibi olduğunu anlıyorum :D Aksini iddia edende maldır :D
YanıtlaSil