Header Ads Widget

test banner

İsa Hafalır’ın Gülen Cemaatine Bakışı ve Mağduriyetler Üzerine Görüşleri





Giriş

İsa Hafalır’ın "Münferit" adlı kitabı, yazarın kişisel deneyimlerini, düşünce yolculuğunu ve özellikle Gülen cemaati hakkındaki görüşlerini derinlemesine inceleyen bir eserdir. Kitap, Hafalır’ın cemaat içindeki deneyimlerini ve bu deneyimlerin onun dünya görüşüne ve inançlarına nasıl şekil verdiğini anlamak açısından önemli bir kaynaktır. Bu makalede, Hafalır’ın Gülen cemaatine dair yazılarından hareketle cemaatin yapısı, işleyişi ve toplum üzerindeki etkilerine yönelik eleştirileri detaylandırılacak ve kitabın dördüncü ("Güncele Dair") ve beşinci ("Mağduriyetler Üzerine") bölümlerindeki yazılar dikkate alınarak genişletilecektir.

Cemaatin Yapısı ve İki Yüzlü Doğası

Hafalır’ın kitabında sıkça vurguladığı bir konu, cemaatin iki yüzlü doğasıdır. Bir yandan eğitim ve dini faaliyetlerle uğraşan "hizmet" kısmı, diğer yandan ise "tedbir" adı altında gizli ve güç odaklı faaliyetler yürüten "hususi hizmet" kısmı bulunmaktadır. Bu yapı, cemaatin hem toplumun geniş kesimleri tarafından desteklenmesini sağlamış hem de kapalı kapılar ardında çeşitli gizli faaliyetlerin yürütülmesine olanak tanımıştır. Hafalır, toplumun genellikle hizmet tarafını desteklerken, hususi hizmet tarafına karşı çekingen ve korkak bir tavır sergilediğini belirtmektedir.

Hiyerarşik Yapı ve Gizlilik

Cemaatin temel teorisi ve bu teorinin uygulamadaki yansımaları, Hafalır tarafından eleştirilmektedir. Cemaatin askeri bir hiyerarşi şeklinde örgütlenmesi ve bu yapının merkezinde çıkarcılık ve gizlilik politikalarının bulunması, yazarın en çok eleştirdiği konular arasında yer almaktadır. "Tedbir" adı altında meşrulaştırılan gizlilik, cemaatin teorisinin en temel unsurlarından biri olarak belirtilmektedir. Hafalır, cemaatin Makyavelist yaklaşımını ve bu yaklaşımın Türkiye halkı üzerindeki olumsuz etkilerini ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır.

Liderlik ve Şeffaflık Sorunları

Hafalır, cemaatin liderlik yapısındaki sorunlara değinmektedir. Gülen ve cemaatin diğer liderlerine yöneltilen sorulara net cevaplar alınamaması, cemaatin hiyerarşik yapısındaki bozukluklar ve liderlerin dürüstlükten uzak duruşları, cemaatin güvenilirliğini sorgulatmaktadır. Yazar, cemaatin kendisini lağvetmesi gerektiğini savunarak, bu yapının toplum üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmanın yollarını tartışmaktadır. Cemaatin liderlerinin dürüstlükten ve şeffaflıktan uzak duruşlarının, cemaatin geleceği için büyük bir tehdit oluşturduğunu savunmaktadır.

Bireysel ve Toplumsal Etkiler

Gülen cemaatinin bireysel üzerindeki etkilerini değerlendiren Hafalır, cemaatin kendi hayatına kattığı olumlu yönleri de vurgulamaktadır. Eğitim faaliyetleri ve arkadaşlıklar aracılığıyla elde ettiği dini ve ahlaki kazanımları takdir ederken, cemaatin içindeki sorunlar ve hiyerarşik yapıdaki bozukluklar nedeniyle duyduğu hayal kırıklığını da dile getirmektedir. Cemaatin içindeki azınlıkta olan sorunlu kişilerin, cemaatin genel yapısına zarar verdiğini belirten yazar, cemaatin içsel sorunlarına dair samimi bir değerlendirme sunmaktadır.

Mağduriyetler Üzerine: KHK Mağdurları ve Güç Zehirlenmesi

Hafalır, kitabının "Mağduriyetler Üzerine" başlıklı beşinci bölümünde, özellikle KHK (Kanun Hükmünde Kararname) mağdurlarının yaşadığı zorlukları ve bu mağduriyetlerin cemaat ile olan bağlantılarını ele almaktadır. Yazar, KHK mağduru olan arkadaşlarının yaşadığı sıkıntıları ve bu süreçte duydukları umutsuzluğu detaylandırmaktadır. Arkadaşlarının, "Allah var ama dünyaya karışmıyor mu?" gibi sorularıyla karşılaştığında ne yazacağını bilemediğini ifade eden Hafalır, bu zorlu süreçlerin insanların imanını nasıl sorgulattığını ve dünya hayatının bir imtihan olduğunu vurgulamaktadır.

Hafalır, Türkiye’de yaşanan mağduriyetlerin ve adaletsizliklerin, güçlü olanların hesap vermekten kaçınabilmesinden kaynaklandığını savunmaktadır. Gülen cemaati ve AKP’nin güç ile bozulduğunu belirten yazar, güç peşinde koşan kişilerin ve grupların masum görünmelerinin tek sebebinin henüz gücü elde edememiş olmaları olduğunu ifade etmektedir. Hafalır, ülke olarak herkesi ve her grubu hesap verebilir tutan bir kontrol ve denge sisteminin oluşturulması gerektiğini savunmaktadır.

Güncel Olaylar ve Toplumsal Sorunlar

Kitabın dördüncü bölümü olan "Güncele Dair" kısmında Hafalır, Türkiye’deki siyasi ve toplumsal gelişmeleri ele almaktadır. Özellikle AKP’nin yönetim politikaları, ekonomik ve sosyal sorunlar, medya üzerindeki baskılar gibi konulara değinmektedir. AKP’nin uzun süredir iktidarda olması ve bu süreçte yaptığı hatalar, yolsuzluklar ve otoriter yönetim tarzı eleştirilmektedir. Hafalır, AKP’nin politikalarının Türkiye’yi nasıl bir çıkmaza sürüklediğini ve halkın yaşadığı ekonomik sıkıntıları detaylandırmaktadır.

Yazar, ülkenin kutuplaştırıcı politikalar nedeniyle nasıl kamplara ayrıldığını ve insanların birbirine karşı güvensizlik beslediğini açıklamaktadır. Medya üzerindeki baskılar ve özgürlüklerin kısıtlanması, ülkenin demokratik değerlerine zarar vermektedir. Hafalır, sosyal medyanın zararlarına da değinerek, insanların gerçek hayattan uzaklaştığını ve sanal dünyada zaman kaybettiklerini vurgulamaktadır.

Mağdurların Sesini Duyurmak

Hafalır, cemaatin ve devletin zulmüne maruz kalan kişilerin sesini duyurmanın önemini vurgulamaktadır. Özellikle Twitter üzerinden kendisine ulaşan ve dertlerini paylaşan mağdurların yaşadığı zorlukları dile getiren yazar, bu haksızlığa karşı sessiz kalmanın imkansız olduğunu ifade etmektedir. Cemaatin tabanındaki masum insanların zulüm gördüğünü kabul etmekle birlikte, cemaatin merkezindeki çetenin ve onların alt üyelerinin de haksızlık ve hukuksuzluklarla en az iktidar kadar suçlu olduğunu savunmaktadır.

Cemaatin Geleceği ve Normalleşme Süreci

Hafalır, Gülen cemaatinin tabanına dair gözlemlerini ve bu tabanın cemaat üzerindeki etkilerini paylaşmaktadır. Cemaatin eğitim ve dini faaliyetlerindeki başarılarının halk arasında takdir edildiğini, ancak cemaatin üst kademelerindeki gizlilik ve çıkarcılığın, cemaatin genel algısını olumsuz etkilediğini belirten yazar, cemaatin hiyerarşik yapısının ve üst düzey yöneticilerin sorunlarının çözülmediği sürece, cemaatin normalleşmesinin zor olduğunu savunmaktadır. Yazar, cemaatin liderlik yapısına dair derinlemesine eleştiriler sunarak, cemaatin içsel dinamiklerine dair önemli bilgiler sağlamaktadır.

Güç Zehirlenmesi ve Adalet İhtiyacı

Hafalır, kitabının "Güncele Dair" bölümünde, özellikle Türkiye’deki adalet sisteminin zayıflığına ve bunun toplumsal etkilerine dikkat çekmektedir. Güç zehirlenmesi olarak tanımladığı olgu, iktidar sahiplerinin adalet mekanizmalarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaları ve muhalif sesleri susturmaları şeklinde açıklanmaktadır. Yazar, adaletin herkes için eşit uygulanmadığı bir toplumda huzurun ve güvenin sağlanamayacağını vurgulamakta, bu durumun toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiğini ifade etmektedir.

Sonuç

İsa Hafalır’ın "Münferit" adlı kitabı, Gülen cemaatine dair kapsamlı ve eleştirel bir bakış sunmaktadır. Cemaatin iki yüzlü doğası, hiyerarşik yapısı, gizlilik politikaları ve liderlik sorunları, yazarın en çok eleştirdiği konular arasında yer almaktadır. Hafalır, cemaatin hem olumlu hem de olumsuz yönlerini ele alarak, kendi deneyimlerini ve gözlemlerini okuyucularla paylaşmaktadır. "Mağduriyetler Üzerine" başlıklı bölümde, özellikle KHK mağdurlarının yaşadığı zorluklar ve bu mağduriyetlerin cemaat ile olan bağlantıları detaylandırılmaktadır. "Güncele Dair" başlıklı bölümde ise Türkiye’nin siyasi ve toplumsal sorunlarına dair eleştiriler bulunmaktadır. Yazar, cemaatin geleceği için daha şeffaf ve dürüst bir yapının gerekli olduğunu vurgulamakta ve cemaatin normalleşmesi ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması için önerilerde bulunmaktadır. Ayrıca, Türkiye’deki adalet sisteminin güç sahipleri tarafından suistimal edilmesinin toplumsal huzuru nasıl tehdit ettiğine dair derinlemesine bir analiz sunmaktadır. Bu makale, İsa Hafalır’ın Gülen cemaatine bakışını ve cemaatin yapısına dair eleştirilerini detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır.

-ChatGPT 4o

author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. isa beyin the cemaat olgusunun nasıl okuduğuna yönelik bir eleştiri geldi aklıma okurken. bir yandan insanlığa, islama ve türk ülkesine süper hizmetler yapılırken diğer yandan tedbir falan yapılan gizli kapaklı durumlardan şikayet ediliyor. bundan sadece isa hafalır değil herkes şikayet ediyor. bence bu iki yüzlü bir düşünce. cici bici gösterilen islamın gerçek yüzüdür halbuki o tedbirler takiyyeler gizli ajandalar falanlar filanlar. o sevimli okullar türkçe şarkı söylemeli halaylar falan hep showdur. insan kaynağı devşirme ve kurbağayı yavaşça kaynatma çakallığıdır. o bakımdan eğitim gönüllüsü sözde mağdur öğretmen abiler bombacı pilotlardan az suçlu değildir. burada adil olmayan şey şu: fetö islamın yalnızca bir instance yani örneği. bir kalıptan alınan binlerce örnek gibi. fetö gider metö gelir. asıl suçlu islamdır. zaten kimse islamı ve arap faşistlerini karşısına alamadığı için fetöyü delicesine suçladı. yahudilerin günahlarını yüklediği keçi misali, ülkemizdeki müslüman denen islam üyeleri günahlarını fetöye yükleyip işin içinden sıyrıldı. işte asıl adil olmayan bu idi. fetöcüler yargılanıyor atılıyor kovuluyorsa tüm müslümanların yargılanması, atılması, kovulması gerekir. eşitlik ilkesi... eşit suça eşit ceza. bu ülkede islam yargılanana kadar ve türklerin islamdan kurtuluşu yaşanana kadar tüm fetö khk akp kısacası islam arap faşizmi mağdurları islama karşı tek yürek olup her alanda insanlara islamın kötülüklerini anlatması gerek. bunun için yer altı örgütlenmeleri nasıl nurculukta kullanılıyorsa öyle kullanılmalı. islam yeni yüzyılı çıkaramayacak bir din. suudi arabistan ciddi anlamda islama karşı tedbirler alıyor, tacikistan, türkmenistan gibi orta asya ülkeleri bu tehdide karşı radikal tedbirler aldı. avrupada pek çok ülke islam militanlığını simgeleyen kıyafetlere yasak koymaya başladı. imamları falan kendi din eğitimlerinden geçiriyorlar. türkiyenin bu trendi kaçırmaması lazım. fetö olayına dar çerçeveden bakmayın. geniş açıdan olay bu şekilde görünüyor

    YanıtlaSil