Binary “ikilik sistem” üzerinden, Allah’ın Varlığının Mantıksal olarak ispatı
“Binary digital system” yani ikilik sistemin ne demek olduğunu matematik, mühendislik bilimleri, fen bilimleri ve sosyal bilimlerini kullanarak herkesin anlayabileceği şekilde basite indirgeyerek izah etmeye çalışalım.
Bilindiği üzere bilgisayarların temeli Binary sistem dediğimiz “0” (sıfır) ve “1” (bir) lerden oluşur. Bu şu demektir. Eğer bir hücrede elektrik varsa “1” yoksa “0” dır. Evdeki lambanızı açmak için kullandığınız anahtarı kaparsanız, elektirik gelir ve lamba yanar, bu durum “1” dir; anahtarı açarsanız, elektrik kesilir ve lamba söner; bu durum da “0” dır. Bilgisiyarların işlem mantığı bu iki temel üzerine inşaa edilmiştir. Bu okumuş olduğunuz yazı, izlemiş olduğunuz videolar, resimler, şekillerin tamamının temelinde “0” ve “1” ler vardır.
Elektronik Bilgisi olanlar, arduino gibi programları bilenler söylediklerimi çok daha iyi anlayacaklardır. Bizler, “1” ve ““0” ları, “ VE (AND) - VEYA (OR) - DEĞİL (NOT) “ kapılarından oluşan Üç temel mantık devrelerini kullanarak işleriz.
Yukarıdaki mantık kurulları, sadece mühendislik ve matematik alanında kullanılan kurallar değildir. Baştada söylediğimiz gibi Evrenin temeli “0” ve “1” lerden oluşmuştur. “0” yokluğu, “1” ise varlığı temsil eder.
Olaya fizik bilimi açısından bakalım. Evren başlangıçta yoktu yani “0” durumdaydı, sonra big bang, yani büyük patlama oldu ve Evren yaratıldı. Bu da “1” durumudur. Şu anda evren vardır, belki de bir gün tıpkı başlangıçta nasıl yoksa tekrar “0” durumuna dönecektir. Termodinamiğin ikinci yasasına göre entropi ile ilgili olarak, tersinir durumlarda entropi “0”ken tersinmez durumlarda entropi 0'dan büyüktür yani “1” durumundadır.
Biyoloji bilimi açısından incelersek; aslında bütün canlılar da, bu temel mantık kurallarını kullanarak hayatta kalmayı sağlarlar.
Canlılar, yaşamı devam ettirme, çevreye uyum sağlama ve üreme gibi, ortak özelliklere sahip varlıklardır. Bütün canlıların genetik kodlaması öncelikle yaşamlarını devam ettirmek üzere kuruludur. Bunun da en temel kaynağı yiyecek ve su bulmaktır. Yukarıdaki mantık kurullarını burada işletirsek, eğer bir canlı yiyecek ve su bulursa yaşamaya devam eder. Bu durum “1” dir. Eğer su ve yiyecek bulamaz ise ölür bu durum da “0” dır.
Biraz daha özele inelim “ve-veya-değil” Mantık kapılarını kullanarak konuyu açıklamaya çalışalım. Belgesellerden çok iyi bildiğiniz yaban öküzleri su içmek için timsahların olduğu bir gölete gelirler, burada iki seçenekleri vardır, risk alıp göle yanaşarak su içmek “ve” hayatlarını devam ettirmek. Ya da risk almadan su içmemeyi tercih edip susuzluktan ölmek. Elbette yaşamını devam ettirmek her canlının temel olduğu için yaban öküzleri “0” durumunu asla tercih etmezler. “ve/veya/değil/eğer” gibi mantık önermelerini kullanarak hayatta kalmalarını devam ettirecek riskleri alırlar ve bir şekilde su içmeye çalışırlar. Konuyu anlaşılması için biraz daha açalım; Yaban öküzleri “Eğer” suda timsahı görüyorlarsa suya yaklaşmazlar. “Veya”, içlerinden birisi risk alarak suya yaklaşır. “Eğer” su da timsah yoksa en öndeki öküz “ve” diğer öküzler su içmeye başlarlar.
Buraya kadar, yukarıdaki açıklamalarda bahsettiğimiz temel mantık kurallarının varoluşun bütün kademelerinde işlediğini az çok anlamışızdır.
Şimdide , şahit olduğumuz evrende, şimdilik bildiğimiz tek akıl ve şuur sahibi olan insan açısından konuyu incelemeye çalışalım. Yukarıda canlılar için verdiğimiz, yaşamın devamı için temel mantık kuralları aynen insanlar için de geçerlidir. Fakat, insan çok kompeks bir varlık olduğu için, bu mantık kuralları sadece fiziksel olarak değil; toplumsal, sosyolojik ve psikolojik vb. insan yaşamının bütün kademelerinde geçerlidir.
İnsanlık olarak bilimin gelişmesi ile birlikte sürekli sorduğumuz bir soru var. Dünya dışı başka akıllı yaşamların var olup olmadığını bilmiyoruz. Eğer böyle yaşam formları varsa bunu “1” olarak kabul ederiz ki, biz bunu ön kabul olarak alıyor ve bütün bilimsel yöntemleri kullanarak bunu ispatlamaya çalışıyoruz. Yani Dünya dışı akıllı varlıkların olduğunu varsayıyor ve bunları bulmak için bütün gücümüzle uğraşıyoruz. Peki “0” durumunu kabul etsek ne yapmamız lazım, elbetteki yok oldukları için, bulma konusunda hiçbir çaba harcamamıza gerek yoktur, ancak bizim tercihimiz hiçbir zaman bu yönde olmadı.
Şimdi gelelim İnanç konusuna,
İnsanlık tarihine baktığımızda da bu iki durumla sürekli karşılaşıyoruz. Yani akıl sahibi insan; Allah’ın Varlığı veya yokluğu konusunda “1” ve “0” durumunda. Bilim sürekli olarak “0” durumunu varsayarak, yani Allah’ın yok olduğu tezi üzerine, yaptığı bütün çalışmaları bina etmekdedir. Din ise “1” durumunu yani Allah’ın varlığını esas alarak yoluna devam etmektedir. Bu yüzden de bilim ve din arasında sürekli bir çelişki durumu söz konusudur. Mesela Evrim Teorisi bunun en bariz örneğidir. Evrim teorisi asla bir yaratacının varlığını kabul etmez ve bütün tezlerini bu teoriye bağlı olarak geliştirir.
Biz burada mantık bilimi açısından bir soru soralım ve bunun cevabını bulmaya çalışalım. Yukarıda verdiğimiz örnekte, Dünya dışı akıllı yaşam formlarının varlığını ön kabul ile kabul ettiğimiz için, “Bilim” sürekli olarak bunu ispat etmek için teoriler üretiyor, bilimsel çalışmalar yapıyor.
Yazının başında verdiğimiz elektrik örneğine dönecek olursak. “1” durumunda elektirik var durumunda odamız aydınlanır, yani “1” durumu sürekli bir aydınlık durumudur, “0” durumu ise karanlık durumudur. Bilgisayarlardaki binary sistemde oluşmuş bir devrede “0” ile başlandığı sürece “1” e ulaşıncaya kadar her durum karanlıktır yani “1” ulaşmadan ne kadar “0” koyarsanız koyun hiçbir anlam ifade etmez. Matematikte de durum aynıdır. 00010+0005=10+5=15’ tir. Soldaki sıfırlar hiçbir anlam ifade etmez. “0” yani yokluk, varlık ile birlikte bir anlam kazanır.
Bu bilimin gelişmesi içinde en temel öğedir. Eğer siz bütün bilimleri “0” kabul ederseniz, ve bunu Allah’ın yokluğunu esas alarak geliştirmeye devam ederseniz sürekli olarak “0” karanlık durumunun devam ettiğini görürsünüz. Yani aslında yokluk, kabul edilerek çıkılmış bir yolda elde edilen şeyler sürekli olarak Yokluk yani “0” olacaktır. Aydınlık yani “1” durumu ise varlığı temsil etmektedir. Öyleyse bilim tıpkı insan dışı akıl formlarını ararken nasıl “1” yani var durumunu ön kabul olarak kabul edip devam ediyorsa, İnaç noktasında Allah’ın Varlığını kabul ederek devam eder, Onun varlığını ispat için bilimsel veriler üreterek, henüz çözümleyemediği konuları Allah’a verir ve bu yönde ilerlemeye devam ederse, bilimin çok daha hızlı gelişeceğini çok rahatlıkla yukarıda izah etmeye çalıştığımız mantık ve feslefe ile görebiliriz.
-Abdullah Denikul
https://twitter.com/Abdullah_dkul
4 Yorumlar
Kelamcıların husus delilini anımsattı yazınız. Konu ile ilgili bir çok makale var, birini paylaşmış olayım : https://dergipark.org.tr/tr/pub/amauifd/issue/23616/251533
YanıtlaSilHudus olacak doğrusu
SilTeşekkürler, Hemen okuyorum
SilEvren kendi kendine ortaya çıkmış olabilir mi? Fizik felsefe karışımı bir makale:
YanıtlaSilhttps://openaccess.ihu.edu.tr/entities/publication/8b921f68-53c0-4f9d-a128-71935d34ce52/full