Üç özel dostum yazıma (link) “insanın üzerindeki nimetlerini ikrar edip paylaşmasının güzel olduğunu düşünüyorum” diyerek başlamıştım. Bu yazım, üzerimdeki en büyük nimetler olan iki güzel ailem üzerine olacak.
2003 yılında evleninceye kadar bir ailem vardı. İlk ailem, annem, babam ve benden küçük üç kardeşimden oluşuyor.
Annem çok yumuşak huylu, çok iyi niyetli, hayatını kendisi için değil de başkaları için yaşayan melek gibi bir insandır. Az yaramaz bir çocuk olmadığım halde annemin değil bana vurduğunu veya bağırdığını, kızdığını bile hatırlamıyorum. Geçenlerde İç Yolculuğuma Dair Bir Güncelleme isimli yazımdan (link) sonra annemden, bu yazıya çok üzüldüğü ve hatta bana kızdığı aşikar olan bir mesaj aldım. Dedim ki kendi kendime: 40 küsür sene sonra sonunda annemi kızdırmayı başardım. Cevap yazmadım mesajına, çünkü haklıydı düşüncesinde. Aradan 2-3 gün geçtikten sonra ben onu arayacaktım, ama daha ben arayamadan o beni aradı. Annem, çok genç yaşta beni doğurmuş, sonra hayatı 4 çocuğunu büyütmekle geçti. Sadece bizim ailemizle değil, yakın-uzak akraba çok aileyle ilgilendi. Ondan bir şey istemelerine gerek yoktu akrabaların, komşuların; çünkü o zaten durduramazdı kendisini. Mesela, bizim yaşlı bir komşumuz vardı, Emine nine. Annem yıllarca Emine nineyle ilgilendi, mesela onu mutad yıkıyordu. Annemin Emine ninenin beyaz ve uzun saçlarını taramasının karesi hala hafızamda. Daha fazla örnekler verebilirim, ama annem bir melektir demem kifayet edecektir kanımca.
Babam daha çocuk yaşta babasını kaybetmiş. Kendisi gibi “yetim” olan dedesi desteklemiş onu. İnşaat mühendisi olmuş, âmâ olan rahmetli babaanneme (bizim oranın tabiriyle, ebeme; annemle beraber) yıllarca evinde bakmış bir insan. Babam da çok iyi kalplidir, ve bir (iç) anadolu erkeğinden beklenmeyecek derecede şefkatli ve duygusaldır. Evet, annelerin neredeyse tamamının, evlatlarına olan büyük şefkatlerini bir “verilmiş” olarak alırız (ve bunun ne yazık ki kıymetini bilmeyiz). Ama babaların şefkati genelde anneler kadar açıktan görülmez. Babamın, annem kadar açıktan gösteremese de, çocuklarının tüm kalbiyle iyiliğini istediğini ve onlara şefkatini hep hissedebilmişimdir ben. Babam (çocukluğumda, haklı olarak, bana az kızmış olmasa da) bana hep güvenmiştir ve beni kararlarımda özgür bırakmıştır, bu da benim için çok değerli. Akrabalarına çok değer veren bir insandır babam. Bunun böyle olması annemi çok yormuş olsa da, babamın iyi kalpliliğine bir örnektir. Çalışkan ve disiplinli bir insandır bir de, keşke ben de onun kadar çalışkan ve disiplinli olabilseydim. En azından genlerinin bir kısmını almışım, o bile yetti bana.
Benden 1 yaş 2 ay küçük kız kardeşim anneme çekmiştir. Çok yumuşak huylu, çok iyi kalplidir. Ben yaramaz bir abi olarak onu çok baskılamışımdır (ve bundan çok pişmanım,) ama o çok bir şey dememiştir. Mesela sabah kahvaltılarında hepimizin kaynamış, kesilmiş, üzerine zeytinyağı ve tuz dökülmüş birer yumurtamız olurdu. Kardeşim (tıpkı benim gibi) yumurtanın sarısını sevdiği için önce beyazlarını yiyip sarısını sona bırakırdı; ben bazen o daha yemeden onun sarısını yiyiverirdim ve o sadece şöyle derdi: Abi yaaa… Mülayimdir kardeşim, kelimenin tam manasıyla. Şimdi onun iki çocuğunu büyütürken aynı mülayimliğini gözlemliyorum. Tıpkı annem gibi, çocuklarına çok kızamıyor. Küçükken kavga etmedik kardeşimle, çünkü bana sabrediyordu. Keşke sabretmeseydi, o zaman ben onun hakkına o kadar girmemiş olurdum. Ama yine de beni çok sever, ben de onu çok severim, çünkü böyle iyi bir insanı sevmemek çok mümkün değildir.
Benden 3 yaş 3 ay küçük erkek kardeşim çok duygusal ve çok beceriklidir. O da, ilk kız kardeşim kadar olmasa da, mülayimdir. Ona da ne yazık ki baskı yaptım küçükken. Aslında yaş farkımız daha az olsaydı muhtemelen çok daha sağlam karşı çıkabilirdi ve kavga ederdik, ama küçük yaşlarda o yaş farkı çok farkettirdiğinden onun bana karşı çıkmasına çok izin vermedim. Muhabbeti ve esprileri çok güzeldir kardeşimin. Derin adamdır, derin kitaplar okur, çok kaliteli müzikler dinler. Küçükken, evin küçücük salonunda, hep futbol oynardık onunla (ve sık sık lamba patlatırdık). Küçük yaşına rağmen beni zorlardı, çünkü kabiliyeti vardı. Evet, erkek kardeşimin (benim çok sevdiğim, kabiliyetimin olmasını çok istediğim, ama çok kabiliyetim olmayan) spora ve müziğe kabiliyeti çoktur. İyi top (futbol) oynar, capoeira bile yaptı. Güzel ney üfler. Eline aldığı gitardan notalarını bilmese bile şarkılar çıkartır. Keşke Allah bana da bu özelliklerden daha fazla verseydi. Ama olsun, en azından güzel bir erkek kardeş verdi.
Benden 10 yaş küçük kız kardeşim bana benzer baya. Türk toplumunda ne yazık ki erkek ve kız çocuklara verilen haklar aynı değil. Erkek olsaydı muhtemelen benim kadar özgür ve aklına geleni yapan birisi olacaktı. Küçük kız kardeşimle yaş farkımız çok olduğu için (ve ben 14 yaşımdan sonra evimde çok az vakit geçirdiğim için) onun çocukluğunu (ve hatta ergenliğini ve yetişkinliğini) istediğim kadar yakından gözlemleyemedim. Her eve gelişimde biraz daha büyümüş olarak buldum onu; ben Amerika’ya giderken o henüz 12 yaşındaydı. Küçük kız kardeşim benim gibi lafını çekinmeden söyleyen, espiri yapmayı seven, kendi kararlarını (mümkün olduğunca) kendisi veren bir insan. Kardeşlerim arasından en çok onunla atışırım, çünkü bir tek o bana sağlam karşılık verir, lafını esirgemez. Erkek kardeşimin ve küçük kız kardeşimin vefasızlığını eleştiririz ailecek (çünkü biz aramazsak, onlar çok aramazlar), ama güler geçeriz aynı zamanda bu duruma. Küçük kız kardeşim ailemizin küçüğüdür, annemin gözünde ayrı bir yeri vardır. Ne kadar büyüse de o, hep küçüğümüz olarak kalacak.
2003’de evleninceye kadar tek ailem, bana güzel bir çocukluk ve gençlik yaşattılar çok şükür (14-22 yaşları arası evimde, ne yazık ki, istediğim kadar vakit geçirememiş olsam da). Kavgasız, gürültüsüz, huzurlu, neşeli bir çocukluğum geçti. Çok şükür.
1997-2001 yılları arasında üniversitede sınıf arkadaşım olan eşime 1999 yılında aşık oldum. Ama 2001 yılına kadar ona açılamadım. Allah’tan çok geç kalmamışım ve Allah’tan onun basireti bağlandı ki 2001’de ikimiz de (farklı eyaletlere) Amerika yolcusu olurken nişanlanmaya ve evlenmeye niyetli bir kız-erkek arkadaş olduk. 2003 yılında evlendik.
Eşim süper bir insandır. Beni ilk olarak onun dış güzelliği etkilemiş olsa da, iç güzelliği ve karakteridir onu çok özel yapan. Karakterine geçmeden önce kısaca becerikliliğinden de bahsetmeliyim. Çok becerikli ve çok pratiktir. Eğer bir erkek çocuğu olsaydı muhtemelen girilmedik spor takımı bırakmazdı (kız çocuğu olduğu için sadece ilkokulda masa tenisi takımına girip, Kütahya ikincisi olmuş). Eşim ahlaki değerlerini sağlam oturtmuş ve onlardan ödün vermeyen bir insandır. İyi kalplidir, iyi niyetlidir, ve iyi işler yapmaya çalışır. Çalışkan ve sorumludur, ince düşünür, işinin hakkını verir. Bununla beraber, muhafazakar bir ailede yetiştirilmiş bir kız çocuğu olmasına rağmen, rahat ve sosyaldir (siz farklı düşünebilirsiniz, ama ben ortalama muhafazakar bir ailenin kız çocuklarını, en azından bizim çocukluğumuz zamanında ve en azından biraz, baskıladığını düşünüyorum; eşimin ailesine bir lafım yok, iki harika kız çocuğu yetiştirmişler.) Dolayısıyla eşimle çok güzel muhabbet edebilirim, ve güzel muhabbetler ettiğimiz ailelerle bir araya gelebiliriz. Bir insanın eşiyle uzun ve güzel muhabbet edebilmesi lazım bence; bir bakıma kafa dengi olması lazım. Eşimle farklılıklarımız çok olsa da kafa dengiyiz ve bu bakımdan çok şanslıyım. İkimizde kendi fikirlerini sağlam savunan insanlar olduğumuz için, (genelde) tatlı tartışmalarımız da eksik olmuyor tabii. Ama bu durumlar evliliğin tuzu biberi. Eşimin ahlakı, sorumluluğu ve iyi kalbi, onu mükemmel bir anne yapmıştır. Çocuklarımızın yetiştirilmesinde kaptan o, ben ancak tayfa olabilirim ve bu durumdan hiç şikayetçi değilim. Eşim, basireti bağlanıp bana evet dediği için ve sonrasındaki neredeyse 20 yıldır benim kusuralarımı hoş gördüğü için, çok ama çok şanslı bir insanım.
2009 yılında Dila’mız (Dila Meryem) doğdu. Dila’mız bana babalığı tattırdı ve öğretti. Nazlıydı, bebekliğinde (bizim yeni anne-baba olmamızdan da olabilir tabii) zorlandık biraz. Dünyadaki en değerlimizdi, gözümüzün nuruydu, üzerine titredik. 2015 yılında aramızdan ansızın ayrılıp cennet kuşu olunca dünyamız başımıza yıkıldı; yetmedi tabii ki 6 sene; nasıl yetsindi ki? Ama, insan evladına hiç doyabilir mi ki? Ben yine de, ne kadar az yaşadı diye üzülmek yerine; az da olsa yaşadı ve hem kendine hem bize güzel şeyler yaşattı diye iyi tarafından bakmayı yeğliyorum. Bir gün hepimiz öleceğiz; önemli olan yaşamın güzel olması. Dil, farsça da gönül demek. Dila da, “gönülden seven” demekmiş. Dila’mız gerçekten gönülden seven bir çocuktu. Çok gönülden sevdi, ve çok gönülden sevildi. En iyi arkadaşı Sophie’ydi mesela; çok severdi onu. Bizi de çok severdi, bilirdik, çünkü sevgisini belli ederdi. Çok ağladık ardından, çok konuştuk ona dair, şiirler yazdık; burada uzun uzun anlatmak yerine, Dilamızın vefatından kısa bir süre önce doğaçlama olarak söylediği (yani 6 yaşında olmasına rağmen, sözlerini o anda uydurduğu) İngilizce 7 kısa şarkının sözlerini ve çevirisini paylaşacağım, yazımın altına. Bu harika sözleri mutlaka okumalısınız. Onun dedikleri, onun duygulu kalbini, gönlünün ve sevgisinin genişliğini ve güzelliğini, ne kadar özel bir çocuk olduğunu gösteriyor; ve onun dedikleri benim tüm dediklerimden ve diyeceklerimden daha değerli.
2013 yılında Emin’imiz (Emin Efe) doğdu. Bebekliğinden beri mülayimdir bu sarı aslan. Son 1-2 senedir biraz daha fazla oğlan çocuğu yaramazlıkları göstermeye başlamış olsa da, bu çocuktan şikayetçi olmak çok zordur. Çok güzel özellikleri vardır oğlumun. Yumuşak huyu ve söz dinleyen yapısı haricinde sabırlı, disiplinli ve çok rasyoneldir. Bir lego yapım işine, veya bir kitap okumaya başladığı zaman saatlerce konsantre bir şekilde o işlere devam edebilir. Amcası gibi biraz duygusaldır ve bazen duygularını içine atar. Yine de fikirlerini savunmaktan hiç geri kalmaz ve açıkçası bu baya yorucu olabiliyor bizler için. İçinde çok sağlam bir adalet duygusu ve yaşının üstünde bir anlama, kavrama, fikir üretme ve fikirlerini ifade etme becerisi var. O yüzden onu basit bir şekilde bir şeye ikna edemiyoruz. Önce onunla dakikalarca tartışmamız gerekiyor. Bana bazen zor gelse de bu özelliğini çok seviyorum. Sorgulayıcı, meselenin derinini görebilen, meraklı, heyecanlı fıtratı bana çok güzel geliyor. Emin’in favori sporları futbol ve tenis. Masa tenisini ona sevdirmeye çalıştım, ama şimdilik başarılı olamadım. Favori çocuktur çokları için oğlumuz; o kadar favoridir ki herkesten hep güzel yorumlar duymasın diye, bilerek onunla uğraşırım. Yaramazsın falan derim, yaramaz olmadığını bilerek. Fıtratı yumuşak olduğu için küçük kız kardeşini (onunla çok uğraşsa da) ezmiyor. Küçük kavgalarla dolu, ama genelinde gayet güzel anlaşıyorlar. Dila ablasını kaybettiğinde sadece 2 yasındaydı aslan, küçük kardeş olamadı ama harika bir abi oldu. Küçük kızımız çok şanslı böyle bir abisi olduğu için.
2016 yılında Neva Nur’umuz doğdu. Bebekliğinden beri canavardır bu tatlı kız. Canavarlığını, becerikliliğini, pratikliğini annesinden almıştır. Ama aynı zamanda ablası gibi sevgi doludur. Gece asla seni çok seviyorum demeden yatmaz; ikide bir gelir bize sarılır. Çok konuşur, konuşmasını babasından almıştır. Sportiftir, yerinde duramaz, olur olmadık yerlerde parande atmaya veya amuda kalkmaya kalkar. Çok kız bir kızdır, süslenmeyi, güzel kıyafetler giymeyi sever. Abisi gibi resme yeteneği vardır, bazen saatlerce kendisini bir şeyler çizerek oyalar, bazen kendi kendine oyunlar uydururak. Şarkı söylemeye ve dans etmeye bayılır. İkide bir Alexa’dan şarkılar açar ve şarkı söyleyerek dans eder. Hafızası, dil kabiliyeti ve taklit becerisi çok yüksektir, o yüzden kolayca öğrenir şarkıları ve dansları. Zaten Neva farsçada güzel ses demek (ve aynı zamanda osmanlı müziğinde bir makam ismi). Piyano ve İrlanda dansı dersleri alıyor Neva’miz, ve okulunda koroya gidiyor. Bunları çok büyük bir keyifle yapıyor. Umarım müziğe ve dansa sevgisini hiç kaybetmez (kaybedeceğini zannetmiyorum). Kendimde eksik olan müzik ve dans becerisinin onda olduğunu gördükçe çok mutlu oluyorum. Neva’nın ablasına benzeyen çok özellikleri de var (fiziksel olarak, aile sevgisi olarak mesela), ablasına benzemeyen özellikleri de var (canavarlığı, sportifliği mesela). Kız çocuğu ekstra değerli bir baba için. Oğlan çocuğu biraz daha arkadaş gibi, kız çocuğu ise bir çiçek. Bu bıcır bıcır ve canavar çiçeği çok seviyorum.
Çok şükür, bin şükür iki güzel ailem için. Allah bozmasın bu güzellikleri; ve herkese en yakınlarında güzellikler versin.
Selamlar, sevgiler,
-İsa
-----------------------------------------------------
Dilanin sarki sozleri ve cevirileri:
Lyrics of the songs:
First song
Flowers
I love flowers
They are beautiful in my garden… forever
Flowers growing everywhere in spring… forever
The sunshine comes
The wind blows them away
But the rain makes them grow
And the sunshine makes them have sun
That’s why I love flowers
They’re so sunny and rainy, and windy
That’s why I love flowers
They are beautiful too
I love flowers
Second song
I love butterflies; they’re in my heavy heart
They are so beautiful and flying
That’s why I always love butterflies, in my heavy heart, forever
That’s why I always see them in my heavy heart
When I close my eyes today
That’s why I always love butterflies forever
For my heavy heart
Third song
Every tree gives us food and paper
If they die, I’ll be so sad
They give me food and paper
That’s why I always love trees, in my heavy heart
They give me food and everything else
I need to make stuff, or eat stuff
That’s why I love heavy trees
For my heavy heart
I love trees
Fourth song
Nothing is in my heart than helping others
Everything is good in my heart forever
That’s why I always think something is good
But something is bad
That’s why I always wanna think everything is good
Forever and ever, now
That’s why everything is good
Fifth song
Nothing is in my heart (than) for my friends forever to be my friends
But one day I don’t see a friend… playing with me
Every friend is playing with somebody else
That’s why I wanna find a new friend to play with… with laugh with
That’s why I always wanna see goodness in my friends
But they always play with another person
That’s why I wanna play with my friends again, now
Sixth song
In my heavy hearts and yours, forever now
That’s why I always say to my heavy heart I want to do, today
Forever, in my heavy heart
I love nature too
I love everything in nature
Or anything else, that’s an animal or a plant… forever… or a tree
That’s why I always be my heavy heart forever… now, now, now
That’s why I always see myself in the be
That’s why I always listen to my heart forever
My heavy heavy heart forever
That’s why I love my heavy heart
Seventh song
The things in my heavy heart that’s in yours
That’s why I always love nature
Even if it is dangerous, or poisonous
That’s why I always love nature
It’s my favorite thing to help nature
Even if it is bad or good
I help every nature, even if it is poisonous
But I put on gloves if it is poisonous
That’s why I always love nature
My whole life is helping nature
Birinci şarkı
Çiçekler
Çiçekleri seviyorum
Onlar benim bahçemde çok güzeller… sonsuza kadar
Çiçekler baharda her yerde büyüyorlar… sonsuza kadar
Gün ışığı gelir
Rüzgar onları uçurur
Yağmursa onları büyütür
Gün ışığı onların güneş almasını sağlar
İşte bu yüzden çiçekleri seviyorum
Çiçekler çok güneşliler ve yağmurlular, ve rüzgarlılar
İşte bu yüzden çiçekleri seviyorum
Onlar bir de çok güzeller
Çiçekleri seviyorum
İkinci şarkı
Kelebekleri seviyorum, onlar benim duygulu kalbimdeler
Onlar çok güzeller ve uçuyorlar
İşte bu yüzden kelebekleri her zaman seviyorum, duygulu kalbimle, sonsuza kadar
İşte bu yüzden kelebekleri her zaman duygulu kalbimde hissediyorum
Gözlerimi kapattığımda, bugün
İşte bu yüzden her zaman kelebekleri seviyorum, sonsuza kadar
Duygulu kalbim için
Üçüncü şarkı
Her ağaç bize yemek ve kağıt verir
Eğer ölürlerse çok üzülürüm
Onlar bana yemek ve kağıt verir
İşte bu yüzden ağaçları her zaman seviyorum, duygulu kalbimle
Onlar bana yemek ve diğer herşeyi verirler
Benim değişik şeyler yapmam gerekiyor, ve yemem gerekiyor
İşte bu yüzden ağır ağaçları seviyorum
Duygulu kalbim için
Ağaçları seviyorum
Dördüncü şarkı
Başkalarına yardım etmek haricinde kalbimde bir şey yok
Kalbimdeki herşey iyi, sonsuza kadar
İşte bu yüzden her zaman birşeylerin iyi olduğunu düşünüyorum
Fakat, bazı şeyler kötü
İşte bu yüzden herşeyin iyi olduğunu düşünmek istiyorum
Sonsuza, sonsuzluğa kadar, çok, şimdi
İşte bu yüzden herşey iyi
Beşinci şarkı
Arkadaşlarımın sonsuza kadar arkadaşım kalması haricinde kalbimde bir şey yok
Fakat bir gün, hiç bir arkadaş göremiyorum… benimle oynayan
Bütün arkadaşlarım başka birileriyle oynuyor
İşte bu yüzden yeni bir arkadaş bulmak istiyorum, oynamak için… onunla gülmek için
İşte bu yüzden arkadaşlarımda iyilik görmek istiyorum
Fakat onlar her zaman başkalarıyla oynuyorlar
İşte bu yüzden arkadaşlarımla tekrar oynamak istiyorum, şimdi
Altıncı şarkı
Benim duygulu kalbimde ve sizinkinde, sonsuza kadar ve şimdi
İşte bu yüzden duygulu kalbime her zaman söylüyorum, ne yapmak istediğimi, bugün
Sonsuza kadar, duygulu kalbimde
Doğayı da çok seviyorum
Doğadaki herşeyi çok seviyorum
Veya başka herhangi bir şeyi, bir hayvan olabilir, veya bitki… sonsuza kadar… veya bir ağaç
İşte bu yüzden ben sonsuza kadar duygulu kalbim olacağım… şimdi, şimdi, şimdi
İşte bu yüzden ben kendimi orada görüyorum
İşte bu yüzden her zaman kalbimi dinliyorum, sonsuza kadar
Benim duygulu, duygulu kalbim, sonsuza kadar
İşte bu yüzden duygulu kalbimi seviyorum
Yedinci şarkı
Benim duygulu kalbimde olup sizinkinde de olanlar
İşte bu yüzden her zaman doğayı seviyorum
Tehlikeli olsa bile, veya zehirli olsa bile
İşte bu yüzden her zaman doğayı seviyorum
En favori işim doğaya yardım etmektir
Kötü olsa bile, veya iyi olsa
Doğadaki herşeye yardım ederim, zehirli olsa bile
Fakat eğer zehirliyse eldivenlerimi takarım
İşte bu yüzden her zaman doğayı seviyorum
Benim tüm hayatım doğaya yardım etmekten ibaret
5 Yorumlar
“Hadîs-i şerifte - aleyküm bi dinil acaiz - gösteriyor ki, âhir zamanda kuvvetli iman, ihtiyar kadınlarda bulunur ki, “Dindar ihtiyar kadınların dinine tâbi olunuz” diye hadis-i şerif ferman etmiş.
YanıtlaSilBugün yolculuk esnasında , bir anda sonsuzluğu düşünmek beni aşırı derece bunalttı varlığımın keşfedemediğim ve belirsiz kalan yanı gerçekten korkunçtu; sonra sevgisi kalbime konan insanları düşündüğümde, rahatlayabildim. Herhalde sevgisine doyamadıklarımız için iyi ki sonsuzluk var diyeceğiz . Çok içten samimi , kaleminize sağlık .
YanıtlaSilTeşekkür ederim bu güzel yorum için.
SilSayın hocam, Annenizi anneniz ile olan ilişkinizi rahmetli anneme çok benzettim.
YanıtlaSilçok duygulandım
teşekkürler
Mekanı cennet olsun annenizin. Teşekkür ederim bu yorum için.
Sil