seyyaliyet.
bu tarif eder bizi
nihayet edebiyat yardımımıza yetişti.
yetişti ve geldi aldı bizi korkak sigaraların karanlık aydınlığından
üç kibrit ve üç kelebek ölüsü bildi bunu
nasıl olur demeyin ey erbab-ı şeffafiyet
bu nüfuz işini en iyisi siz bilirsiniz
biliniz
bir harmânız bu akşam
hâmân vardı usunu bir şettare olarak kullanan
şettare nedir bilmiyorum
soğra bakıcağm anlamına
kötü bir şey olarak kullandım
morinin usunu seccade olarak kullanışından kinaye
kuleler dikerdi hâman
kibirden kuleler
barabbas da gördü bunları şaştı nasıl bir mitin içindeyim ben
diyegeldi ki
düştü kuleden hâman
ihlas kulesi değildi düştüğü ya
yine de
ve belki daha da beteriyle
zerrat ı hücreyratına dek hissetti sarsıntıyı
şaşakaldı buna babil kulesi
kule yıkıldı
diller bozuldu
tefrik oldu
ferîk oldu aleme seccadesi morinin
çay
damlık
damlıkta çaydanlıktan mısralar döküldü çay yerine
kan aktı dem murâdına
ki bilirsiniz dem
bu demdirdeki dem değil
demine damarına işlemekteki demdi
emdi bütün nüfuz edilesi ne varsa bu dem
ve anlattı kainatın serencamını
o büyük ağacın heybetli hikayesini
haşyetli birtakım bulageldiği hüşyar bazı kullara ihtar etti
-dem oldu, çaydanlık gölgesi gel dedi
adam kalktı gitti bir çay aldı ve
bir tütün dedi
tütün sarmalıyım bu akışı cevelan etmeye
acve hurması gibi bir şifalı giz sanrısı yaratmalı bu dem üzerinden
bir şeyhin ruha büyük temel çivisi çakısı olmalıydı bu tütünün
bu tütünün nağâmâtı
mâkâmatı hariri’den mülhem âlî olmalıydı
zülfikârdan mülhem dualist bir kılıç zerbesi olagelmeliydi raksı dumanının
ki bir elinde kuantum bir elinde platonik idealler
çıkagelmeliydi karanlığın içinden
-bir kibrit, bir kibrit, bir kibrit daha
üç kibrit o akşam sönmek bilmedi sönmediler
ve yeminleşip buğulu bir duman olmak kararında kaldılar
kaldılar çünkü gitmek mi zor kalmak mı zor râhında bir dikotomi olmak istemeyişleri vardı
bunun yerine hikmet rafında komprime bir hülasası olmalılardı tiryâkın
-bu işin sonu kötüye gitmez hasan
bu işin sonu tütün kokulu buhurdanlıklarla başlayan bir ferahfeza ikliminedir ki
hissedersin orda yüzü okşar bir nesîmi
vaktâki kırdıkta o vartâ ki olanı
vartâ ki olan mı?
o -kır hasan- kör sönük bir cam içre enen, senin binler senen içinde bir kevkeb-üd dürrî namzedidir
kır onu ışıldasın hakikat yelleri
ve atların yeleleri
taşır seni kolektif bilinçdışları ferahlığına
o ferahlıklar ki esrarengiz çözülemezlikler,
çözüldüğünde kainatı ıssız bırakacak merakâverlikler deryası olagelmiştir
-doctôre doçere ve çiçero
el hükmü lillah.
-Çakırcalı
0 Yorumlar