22.02.2017 tarihinde yalnızca tweet atmak gerekçesiyle, Gülen Hareketi üyeliğinden ve propagandasından yargılanmamın yapıldığı Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin önüne gittim. Mahkemenin mübaşirine kimliğimi verip, duruşma salonuna alınmayı bekledim. Dönemin mahkeme başkanı Nurullah Bodur'un talimatıyla yargılanma sırası bana gelmediği halde duruşma salonuna alındım.
Yargılanmamın yapıldığı Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinde başka bir suçlamayla yargılanan bir şahsın duruşmasını dinlemeye başladım. Şahsı, HDP Eski Adana Milletvekili adayı ve Avukat Vedat Özkan savunuyordu. Vedat Özkan, müvekkilinin mağdur edildiğini iddia ediyordu. Duruşma savcısı: "Herkes yalnızca kendi mağdurlarına ve masumlarına ses oluyor. Ben 28 Şubat sürecinide yaşamış bir kişiyim. Herkes her mağdura ve masuma ses olmalı" dedi. Duruşma heyetine: "Savcı bey çok doğru söylüyor. Herkes kendi mağdurunun ve masumunun derdinde. Sürecin hepimiz için düzelebilmesi adına, herkesin her mağdura ve masuma ses olması gerekiyor" dedim. Savcı bey: "Teşekkür ederim Cüneyt" dedi. Duruşma heyetine: "Kamu kurumlarından ihraç edilen ve tutuklanan engelliler, pantolon düğmesi kopan Cumhuriyet Gazetesi yayın danışmanı Kadri Gürsel kadar dahi gündem edilmiyorlar" dedim. Dönemin mahkeme başkanı Nurullah Bodur: "Sıra sana gelmedi Cüneyt. Başkasının yargılamasını yapıyoruz" dedi.Duruşmada cemaat konusu konuşulmadığı halde sanık avukatı Vedat Özkan: "Cemaat konusunda herkesi uyarmamıza rağmen, kimseye sözümüzü dinletemedik. Cemaat başımıza bela oldu" dedi. Sinirlenerek: "Cemaat size ne yaptı Avukat bey?" dedim, dönemin mahkeme başkanı Nurullah Bodur: "Sus Cüneyt Sus" dedi.
Başka bir suçlamayla yargılanan şahıs ile ilgili karar verildikten sonra, benim yargılandığım duruşma başlatıldı. İlk duruşmada hakkımdaki iddianameyi okutmayan dönemin mahkeme başkanı Nurullah Bodur, karar duruşmamın yapıldığı 22.02.2020 tarihinde ise, hakkımdaki mütalaayı okutmadı. Mahkeme heyeti yargılanmamı avukatsız yaptı. Ayrıca söylediğim bazı sözler tutanaklara geçilmediği gibi, söylemediğim bazı sözler tutanaklara geçilmiş. Duruşma salonunda bulunan Avukat Vedat Özkan, mahkeme salonunda yaşanan usulsüzlükler ile ilgili tepki dahi göstermedi. Geçmişte Ağır Ceza Mahkemesi tecrübemin olmaması nedeniyle ben de mahkemede yapılan usulsüzlükler ile ilgili tepki gösteremedim. Yargılanmamın yapıldığı Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dönemin heyeti tarafından, şahsıma Gülen Hareketi üyeliğinden ve propagandasından hapis cezaları verildi. İstinaf onama tebligatının bizzat şahsıma tebliğ edilmemesi ve Yargıtay'a itiraz sürecini kaçırmam nedeniyle, Tutuklanarak cezaevine konuldum.
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hakkımda kurulan mahkumiyet hükümlerinin kesinleşmesiyle, tutuklanarak cezaevine gönderildim. Cezaevinde bulunduğum esnada, bazı koğuş arkadaşlarımdan, engellilerin müdafisiz savunma yapmalarının CMK'nın 150./2. maddesine aykırı olduğunu ve bu durumun yeniden yargılanma gerekçesi olduğunu öğrendim. Haftalık telefonla görüşüm esnasında, bazı aile üyelerime: "Adana'nın Seyhan ilçesinin Hürriyet mahallesinin muhtarına gidin. Muhtar beye selamlarımı iletin ve cezaevinde tutulduğumu söyleyin. Muhtar bey, Avukat Vedat Özkan ile görüşsün. Avukat Vedat Özkan, Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinin yeni heyetine, yargılanmam esnasında yapılan usulsüzlükleri anlatsın. Yeniden yargılanmamın yapılması durumunda tahliye edilirim" dedim. Herne kadar bir akrabam Hürriyet mahallesinin muhtarı ile görüşmüşsede, Avukat Vedat Özkan, şahsıma destek olmadı. Avukat Vedat Özkan ile aynı davaya hizmet etseydik, büyük ihtimalle şahsıma destek olurdu. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin gecikmiş temyiz başvurumu kabul etmesiyle tahliye edildim.
***
Bazı kişiler kendi mağdurlarının ve masumlarının derdinde
Demokrasisi askıya alınan, hukukun üstünlüğüne gölge düşürülen ve özgürlükleri suç olarak değerlendirilen ülkelerde birtakım kişilere sistemli bir şekilde zulmediliyor. Zalimler zulmettikleri kişileri birbirleriyle kenetlenmemeleri ve zulümlerin sonlandırılması adına ortak direniş icra etmemeleri için, onları birbirlerine düşman ediyorlar. Zalimler tarafından zulme uğrayan bazı kişiler, birbirlerini ayrıştırarak, kutuplaştırarak ve ötekileştirerek, zalimlerin ekmeklerine yağ sürüyorlar. Zulme uğrayan bazı kişiler yalnızca kendi mağdurlarına ve masumlarına ses oluyorlar. Diğer mağdurların ve masumların yaşamakta oldukları hak ihlallerini ise görmezden geliyorlar. Bu nedenlerden dolayı zulümler katlanarak devam ediyor.
***
Herkes her mağdura ve masuma ses olmalı
Demokrasinin askıya alındığı, hukukun üstünlüğüne gölge düşürüldüğü ve özgürlüklerin suç olarak değerlendirildiği ülkelerde, zalimler tarafından zulme uğrayan kişiler, birbirlerini ayrıştırmamalı, kutuplaştırmamalı ve ötekileştirmemeli. Zalimler tarafından zulme uğrayan mağdurlar ve masumlar, hep birlikte zalimlerle mücadele etmeli. Herkes amasız, fakatsız ve lakinsiz, her mağdura ve masuma ses olmalı. Aksi taktirde zulümler katlanarak devam eder ve bu tür ülkelere demokrasi, hukuk ve özgürlükler hakim olmaz.
-Cüneyt Arat
@cuneytarat06
Not: Bu yazı ilk defa https://www.patreon.com/posts/herkes-her-ve-41818941 adresinde yayınlanmıştır.
3 Yorumlar
Cemaat ne mi yaptı? Çok şey yaptı. Hiçbirşey yapmasa bile Tek Türkiye, Sungurlar gibi dizilerle Kürd halkına karşı başlatacağı veya başlatılması kararlaştıran savaş konseptine uygun dizilerle yıllarca halķın beynini bulandırdı. Aklı olan her Kürd gerçeği görüyor ve biliyordu. Ancak beyni yıkanmış bir Android bunu anlamaz.
YanıtlaSilSiz HDP olarak karşımızda olan Kürt siyasal hareketine karşı işlenen onlarca yıllık suçları desteklemiş ve dahası ortak olmuş bir yapının ve zihniyetin temsilcisi ve ürünüsünüz ama hiçbir HDP'li bir Fetullahçı'nın veya başka birşeycinin başına gelen hukuksuzluğu desteklemezdi ve hala desteklemez.
YanıtlaSil
YanıtlaSilGerek Fetö davalarından mağdur edilmiş, gerekse cemaat içinde saf duygularla bulunup da Fetö tarafından mağdur edilmiş olunsun, her iki durumda da insanlar rahata erişince haksızlığa uğramış başka insanların derdini umursamaz olma eğiliminde. (İstisna kişiler de var) Durum sadece Fetö yapılanması ile ilgili de değil. The cemaatin yanından geçmemiş birçok insanda, muhafazakarda, sekülerde benzer durum var. Kürtler eskiden beri mağdur ediliyordu, halen de ediliyor. Ama buna kulaklarımızı tıkamayı seçiyoruz. Ben de genelde öyle yapıyorum, Kürtlerin hakkı savunursam terör damgası yemekten korkuyorum. (Kendime tamamen haksızlık edemem, bazen cılız bir sesle sosyal medyada savunmuşluğum da oluyor.) Şimdi, rahatım bozulunca "Kürt kardeşim hadi beni destekle" demem doğru olmaz. Ayrıca ben Türk olarak 1 sıkıntı çektiysem Kürt arkadaşımın 10 sıkıntı çektiğini görüyorum. Saygılar.