Amerikan tarihinde, beyaz adamın siyah adamı köle etmesi, tüm dünyanın bildiği, elim ve utanç verici tarihi bir gerçektir. Lakin bugün daha çok konuşulması gereken, siyah adamın siyah adamı nasıl istismar ettiği konusudur. Zira o karanlık dönemlerin travmasından ve yine bu döneme ait ırkçılık veya ayrımcılık gibi kısmi yaşanmışlıklardan yola çıkarak, kimi siyahi kült liderler, Afro-Amerikan toplumunu sömürebilmektedir. Bu konuda en tipik örnek, Royall Jenkins isimli siyahi kült lideridir.
Birleşmiş İslam Ulusu (United Nation of Islam) isimli örgütün kurucusu olan Royall Jenkins, Amerikan mahkemelerince insan ticareti yaptığı gerekçesiyle yargılanmış bir isimdir. Royall, Amerika’nın varoşlarında eğitim seviyesi düşük ve fakir Afro-Amerikan aileleri kendisine mürit yapmayı başarmış ve onların çocuklarını, bu kült yapının ticari işletmelerinde, ücretsiz olarak yıllarca çalıştırarak milyonlarca dolar haksız kazanç elde etmiştir.Birleşmiş İslam Ulusu Hareketi, İslam Ulusu Hareketi lideri Elijah Muhammed’in ölümünden sonra ortaya çıkmış bir başka gruptur. Elijah Muhammed 1975’te vefat ettikten sonra yerine geçen oğlu Wallace D. Muhammed, babasının tuttuğu yolun bir geçiş dönemi olduğunu söylemiş ve İslam Ulusu camiasını gerçek İslam ile tanıştırmıştır. Yüzbinlerce siyahi Amerikalı bu vesileyle gerçekten müslüman olmuştur. Lakin daha sonra bunların içinden bazıları, Elijah Muhammed’in bize öğrettiği din bu değildi diyerek Wallace D. Muhammed ile yollarını ayırmışlardır. Böylelikle Farakhan, İslam Ulusu hareketinin, Royall Jenkins ise Birleşmiş İslam Ulusu isimli bir başka örgütün kurucusu olmuştur. Ne ki Royall Jenkins, Louis Farakhan’a nazaran daha uç fikirlere sahiptir. Bu hareketler dışında da, İslam Ulusu Hareketinden kopan alt gruplar oluşmuştur.
Bu yazımda Royall Jenkins’in kurmuş olduğu, Birleşmiş İslam Ulusu Hareketine ve bu örgüt eliyle yaptığı emek sömürüsüne ve insan ticaretine değineceğim. Bu hareket Elijah’nın vefatından üç sene sonra yani 1978’de kuruldu. Jenkins, bu yıllarda kendisine meleklerin göründüğünü ve Allah’ın kendisine hulül ettiğini iddia eder. Bu öğreti, İslam Ulusu Hareketi’nde Fard Muhammed’te gördüğümüz öğretinin aynısıdır.
1985’den itibaren, cemaati genişlemeye başlayan Jendrik, öğretisine fakir siyahi Amerikalıları inandırarak, bunun üzerinden emek sömürüsü yapmaya başlar. Afro-Amerikan cemaatinden, kendisinin tanrı olduğuna inandırdığı ailelerin çocuklarını, hem eğitim verdirmek hem de çalıştırmak için ailelerinden koparır. Lakin çocuklar eğitimden çok, bedava işçi olarak bu hareketin restoranlarında çalıştırırlar. Bu kült hareketin evleri vardır ve bu evlerden sorumlu kimseler vardır. Çocuklar bu evlerde, bir taraftan bu hareketin heretik öğretileriyle beyinleri yıkanırken diğer taraftan restoranlarda çalıştırılmaktadır. Bazı yerlerde ise çocuklar ailelerin yanında kalarak orada çalışırlar. Dolayısıyla gündüz restoranda çalışan çocuklar akşam olunca bu cemaatin zengin ailelerinin ev işlerinde çalıştırılırlar.
Evlerde kalan çocuklar, Royall Jenkins’in İlahi bir kişilik olduğuna ikna edilir. O’nun, her an kendilerini gözetlediği ve her şeyden haberdar olduğu telkin edilir. Hatta bu gençler, doğal afetlerin, onun bedduası ile tecelli ettiğine inandırılır. Royall Jenkins’in, on üç kadar eşi ve bunlardan yirmi kadar çocuğu bulunmaktadır. Anlaşılan o ki Royall Jenkins, teolojide Fard Muhammed’in, aile ilişkilerin de ise üstadı Elijah Muhammed’in yolunu tutmuştur.
Kendra Ross isimli genç bir kadın, bu kült yapının restoranlarında tıpkı diğer yüzlerce genç gibi, 11 yaşından 20 yaşına kadar kendisine hiç bir ödeme yapılmaksızın çalıştırılır. Kendra Ross’un Amerikan ekranlarında anlattıkları tüyler ürperticidir. Kendisi Royall Jenkins’in, cemaat içinde her faaliyetten haberdar olduğunu, evliliklerin dahi kendi izniyle yapıldığını söylemektedir. Sadece hangi işi yapacaklarına değil kiminle evleneceklerine dahi Royal Jendrik karar vermektedir. Hatta boşanmalarına ve boşandıktan sonra kiminle evlenecekleri de, kendisini Tanrı olarak gören bu adamın elindedir. Kendra Ross, yıllar sonra bu kült yapının elinden kendisini kurtarmayı başarır ve bu hareketi dava eder. Amerikan Federal mahkemesi ise Royall Jenkins’i 8 milyon dolar tazminata çarptırır.
Hapishane deneyimlerinden biliyorum ki, Royal Jenkins’in liderliğini yaptığı, Birleşmiş İslam Ulusu (United Nation of Islam) grubu ile Farakhan’ın liderliğini yaptığı İslam Ulusu (Nation of Islam) hareketi aynı teolojik tabandan gelseler de kavgalıdırlar. Royall Jenkins, Farakhan için “aduvvullah” yani Allah düşmanı ifadesini kullanmıştır.
Bu kavgalar bana, Türkiye içinde aynı ekolden gelen bazı dini grupların, çıkar çatışmasından dolayı birbirleri arasındaki kavgalarını hatırlatmaktadır. Tüm bu çekişmelerin temelinde, güç peşinde koşmaktan kaynaklanan ahlaki zehirlenme yatmaktadır. Güç ihtirası, dini bir kılıf içinde saf kitlelere enjekte edilince ise ortaya acı tabloların çıkması kaçınılmaz oluyor.
Bu kült yapıda açık bir şekilde görülen emek sömürüsünü farklı versiyonlarıyla dünyanın her yerinde, hemen hemen tüm kült yapılarda gözlemlemek mümkündür. Royall Jenkins, siyahlar olarak biz çok ezildik öyleyse çocuklarınızı bize verin, onlar hem bizim için çalışsın hem de onları eğitelim şeklindeki bir söylemle ajitasyon yaparak kitleleri sömürmektedir.
Bunun bir bezeri de mesela Türkiye’de Kemalistler bizi sömürdü öyle ise Müslümanlar da zengin olmalı diyerek yeşil sermayeye kaliteli ucuz işçi bulmak şeklinde yaşanmıştır. Nitekim Türkiye’nin en kaliteli üniversitelerinden mezun olanlar, çok cüzi maaşlarla dini hareketlerin okullarında çalışmışlardır. Kimin hangi ülkeye gideceği ise o yapının idari mekanizmaları tarafından belirlenmiştir. Bunun adına fedakarlık diyebilmeyi isterdim. Lakin esnaflar ve iş adamları bir şekilde, bu ucuz iş gücünden nemalanırken, o gençler, hayatları itibarıyla mağdur olmuşlardır. Hatta hareketin lideriyle görüşmede dahi öncelik o fedakar gençlere değil, o gençleri ucuz işçi olarak çalıştırıp, onlar üzerinden sermayesini ziyadeleştiren iş adamlarına olmuştur. Kanımca bir oluşumun, dini hareket mi yoksa bir kült yapı mı olduğu, onların güç ve hususan para ile olan ilişkisiyle ölçülebilir.
Netice-i kelam:
Her kült yapı bir sosyal yaraya sebep olmaktadır. Emek sömürüsü yani müritlerin üzerinden güç kazanmak, onların emeğini sömürmek ve hayatlarını kontrol altına almak, özellikle tarikat yapılanmalarında oldukça yaygındır. Amerika’da ise her şey uç noktada olduğu gibi kült yapılanmalar da öyledir. Ne ki bu durum, bazı şeyleri daha açık ve net olarak görebilmemize yardımcı olmaktadır. Birilerinin kendinden olmayan bir ideoloji tarafından ezilmesi utanç vericidir lakin daha utanç olan, aynı ideolojiden veya dünya görüşünden birilerinin suret-i haktan görünerek bunu yapmasıdır.
Bilgin Erdoğan
Twitter: @BilginErdogan1
0 Yorumlar