Eğlence ve dikkat dağınıklığı tam anlamıyla burnumuzun ucunda. Farkındayız değil mi, sosyal medyada fazla zaman harcıyor, Netflix'i izliyor ve video oyunları oynuyoruz. Bir dakikalığına sıkılmaya görelim, akıllı telefonumuzu alıp dikkatimizi dağıtıveriyoruz. Ya da can sıkıntısını gidermek için şekerli veya fazla yağlı atıştırmalıklar alma işine ne dersiniz?
Soru şu ki, bunların bizim için iyi olmadığını bildigimiz halde bu tür şeyleri NEDEN yapıyoruz? Cevabını zihnimizde bulunabiliriz.
Biraz Dopamin İster misiniz, kardeş?
Instagram'da her gezindiğinizde, YouTube veya Netflix'te bir şey izlediğinizde, Facebook postunuza beğeni aldığınızda, Call of Duty oynadığınız, pornoya baktığınız veya güzel bir sulu hamburger ısırdığınızda, beyniniz büyük miktarda nörokimyasal dopamin üretir. Esasen, beyniniz dopamine bağımlıdır ve dopamin üretildiğinde gerçekten kendimizi iyi hissettirir. Bu nedenle, beyniniz ilk etapta dopamin üreten davranışın tekrarını isteyip sizi uyarmaya çalışacaktır. İşte tam da bu yüzden bugünlerde bizim için yani insanoğlu icin işler ters gitmektedir.
Başka bir deyişle, Instagram'da bir kez dolaşırsınız ve beyniniz dopamin üretir. Siz daha bilmeden hatta anlayamadan önce, beyniniz size Instagram'a geri dönmeniz için işaret verir çünkü yeni bir dopamin alacağını bilmektedir. Birdenbire kendinizi beyninize karşı yokuş yukarı bir yolda savaşırken bulursunuz - bu kolay bir mücadele değildir.
Sorun şu ki, günlük hayatımızda normal olduğunu düşündüğümüz şeylerin çoğu aslında normal değil arkadaşlar. Basit gibi görünse de, bazı kısımları hafif (ve bazıları çok güçlü) büyük ve küresel ölçekte bir bağımlılık geliştirdik.
Bilinmelidir ki, bunlar genellikle yaşamdaki ana hedeflerinize odaklanmanızı engellemektedir. Sizi derin ve ciddi iş yapmaktan alıkoyuyorlar, zihniniz boşa meşgul oluyor sayılır. Farkında mısınız böylece hayatınızdaki yanlışları düşünmek zorunda kalmıyorsunuz, ve oturmak ve yapmanız gereken işi yapmak yerine erteleme davranışına doğru itiliyorsunuz.
Velhasıl, tüm bunların düşünme ve davranış biçimimiz üzerinde büyük bir etkisi olduğunu öğrenince acil ve hızlı bir şekilde 24 saatlik bir dopamin orucu uygulamaya karar verdim.
Not: Dopamin kendi başına kötü bir şey değildir. Hem motivasyonumuzdan, hem dikkat ve karar vermemizden de sorumlu olan kompleks bir nörokimyasaldir. Yani buradaki günah keçesi dopamin degildir. Gerçek sorun insan yapımı zevklerin dopamini doğal olmayan şekillerde suistimal etmesidir.
Dopamin Orucu Kuralları
24 saat boyunca şu katı kurallara uymak zorunda kaldım:
Elektronik yok (telefon yok, Netflix, dizüstü bilgisayar veya video oyunları vb.)
Kitap veya dergi okuma yok
Seks yok
Yemek yok
Konuşmak yok
Müzik veya podcast yok
Kahve veya diğer uyarıcılar yok
Yapabileceğim tek şey şunlardı:
Yazma (kalem ve kağıtla)
Meditasyon
Yürüyüşe çıkmak
Derin düşünme/ tefekkür
Hayal kurmak
Su içmek
Bu katı kurallara uymak size çılgınca gelebilir ve itiraf etmeliyim ki kendimi dopamin orucu yapan bir keşiş/rahip gibi hissettim. Bununla birlikte, bu uygulamanın tüm yaşamınızın sadece 1 günü yani 24 saatini dolduracağını unutmayın. Bu kuralları 24 saat boyunca uygulayamıyorsanız, bu demektir ki siz dopamine ve günlük yaşamın diğer tüm uyarıcılarına ciddi sekilde bağımlısınız. Günümüzde bu bizim bir standardımız olsa da, aslında son derece sağlıksızdır.
Neden Dopamin Orucuna Karar verdim?
Her yönden gelen dürtülerle aşırı uyarıldığımızın ve gittiğimiz her yerde bilgi ile aşırı yüklendiğimizin farkına vardım. Bizi artık yeterince teşvik etmeyen eğlenceli şeylerden çabucak sıkıldığımızı ve eğlencenin çıtasının gittikçe yukarı doğru çekilmeye devam ettiğini gördüm. Odaklanma ve dikkat etme yeteneğimiz gün geçtikçe, hızla azalıyor. Kabul edelim çoğumuz durup hatta oturup 30 dakika boyunca sosyal medyayı kontrol etme veya bize daha fazla dopamin veren bir şey yapma gereği duymadan kitap okuyamıyoruz. Bu acı bir gerçektir.
Çevremdeki birçok insan hayattan ne kadar bunalmış olduklarından, stresli veya sıkışmış hissettiklerinden bahsediyor. Ama sonra ne yapıyorlar? Başka bir Narcos veya Game of Thrones bölümünü izleyerek akıllarını uyuşturuyorlar. Zihinlerine, sorunlarına ilişkin içgörüler oluşturmak ve çözümler bulmak için gerekli boşluğu, zamanı ve uyarıcı içermeyen ortamı sağlamıyorlar. Bilgi, eğlence ve dikkat dağıtıcı bir denizde boğulmaya devam ederken, gerçek sorunları hala çözüm beklemektedir.
Ben kimseyi tam suçlayamıyorum (sadece biraz suçlayabilirim belki), çünkü günümüzdeki dikkat dağıtıcı şeylerin çoğu bizi bağımlı tutacak şekilde tasarlandı (örneğin Nir Eyal tarafından yazılan 'Kancaya Yakalanmak' kitabını okuyun).
Bu sebepler yüzden dopamin orucunu uygulamaya karar verdim. Zihinsel 'sıfırlama düğmesine' basarsam ve tam bir gün boyunca haricî uyaranlar olmadan yaşamanın nasıl olacağını görmek istedim. Zihnimin buna ne tepki vereceğini görmek istedim.
Delirir miyim? Yoksa değerli yeni iç görüşler bulur muyum? Sıkılır mıyım? Yoksa bu benim bir sonraki buyyuk buluşum mu olur? Bunu öğrenmek istedim.
İşte Olanlar…
Şimdi iki gün önce uyguladığım 24 saatlik dopamin orucu, gerçekten büyüleyici bir deneyim oldu. Ve dürüst olmak gerekirse, düşündüğüm kadar zor değildi. Aslında, o kadar çok fayda elde ettim ki, bu dopamin orucunu her altı ayda bir yapacağım inşallah.
Zihnim sessiz ve dingin idi, fakat yüksek derecede odaklı kaldı.
Hayatım boyunca aklımın bu derecede dingin ve fakat inanılmaz bir şekilde odaklanmış olduğu bir günüm olmamıştı. Buna tanık olmak gerçekten şaşırtıcıydı. Aklımızın ve düşüncelerimizin gün boyunca bizi vuran tüm dış uyaranlarla nasıl kirlendiğini anlamamı sağladı.
Özellikle o günkü iki meditasyon seansım sırasında zihnimin ne kadar sakin olduğunu fark ettim. Normalde meditasyon yaparken zihnimin sakinleşmesi biraz zaman alır, bir düşünceden diğer düşünceye atlar ve tüm oturum boyunca sessiz kalamazdı.
Bu sefer farklıydı…
Meditasyona başladığım andan itibaren zihnim tamamen sessizdi. Her 10-15 saniyede bir ortaya çıkan tek düşünce 'şu an gerçekten bu kadar sessiz mi?' idi.
Aynı zamanda, zihnim inanılmaz derecede odaklanmıştı. Gün boyunca, düşüncelerimi çok bilinçli bir şekilde derin düşünme yapmak istediğim bir konuya yönlendirebildim: işim. Normalde derin düşünmek istediğimde, zihnimi konuya veya probleme odaklamakta zorlanabiliyordum. Ancak bu sefer farklı birşey oldu. Nihayet bu konu (yani işim) hakkında düşünmek için var olan zihinsel kaynaklarım erişilebilir idi ve bu da harika yeni anlayışlara yol açtı...
İşyerim Hakkında Değerli Yeni Bilgiler Kazandım
Dopamin orucuna başlamadan önce, bu günü işim hakkında bircok şeyi eleştirel düşünmek için bir an olarak kullanmaya niyet ettim. Neleri iyi yapıyordum? Sonraki iyi adımlar neler olmalıydı? Yakında ne gibi değişiklikler yapmalıydım? Bu tür şeyler.
Son olarak, zihnim izledigim son 16 Instagram yayınını veya en sonuncu komik kedi videosunu işlemekle meşgul olmadığından, tüm gücünü kullanabildi. Onu işimi derinlemesine düşünmeye yönlendirebildim. Gün boyunca yeni fikirler, yeni içgörüler ortaya çıktı. Neyi iyi yaptığım ve bir sonraki adımımın ne olması gerektiği konusunda netlik kazandım.
Beynim daha yüksek bir viteste çalışıyormuş gibi hissettim. Neredeyse beyin gücümü normalden daha fazla kullanabiliyormuşum gibi (tıpkı Sınırsız filminde olduğu gibi). Tabii bunun nedeni, beynimin çalışma belleğinin, dopamin orucum boyunca sınırlı miktarda veri almasi idi. Bu nedenle, bir konu hakkında derinlemesine düşünmeye odaklanmak için daha fazlası mevcuttu.
Düşüncelerimi Nihayet Benim Gibi Hissettim
Çok meşgul olduğum zamanlarda veya Netflix, video oyunları ve sosyal medya ile kendimi şişirdiğim günlerde zihnim çok meşgul olabiliyordu. Artık düşüncelerim üzerinde hiçbir kontrolüm yokmuş gibi geliyordu. O günlerde stresli, olumsuz ve (çok) rastgele düşünceler yaşamak benim için nadir bir olgu değidi.
Ama dopamin orucum sırasında bu tamamen farklıydı. Sonunda artık düşüncelerim bana aitmiş gibiyi. Düşüncemi koşullandırabilecek daha az etken vardı ve bu nedenle düşüncelerim daha kontrollü, daha sakin ve daha doğal hissediyordu. Ve buna sahip olmak çok güzel bir duygu :)
Beynim Şeker ve Yağın Dopamin Vuruşunu İstedi (halbuki aç değildim)
Önceden, 24 saat boyunca yemek yemeden durmanın bu zorluğun en imkansız kısmı olacağını düşünmüştüm - ama tamamen yanılmışım. Aslında, açlık hissi yaşamadım da sadece 5-6 kez 30 saniyelik bir açlık hissi dalgası yaşadım.
Bununla birlikte bana ilginç gelen beynimin, özellikle şekerli atıştırmalıklar, hamburger ve pizza gibi yüksek trans yağlı gıdaların tadını özlemesi (ve muhtemelen onların getirdiği dopamini) ve bunları istemesi idi.
Normalde nispeten sağlıklı beslenmeme rağmen, vücudumun dopamin orucu sırasında herhangi bir yiyeceği işlemeye gerek duymadığını açıkça fark edebildim. Gün boyunca tutarlı bir enerji seviyem vardı ve vücudum çok hafifti. Enerjide hızlı bir düşüş veya yavaşlama hissi yoktu, ki bu bana 'normal' günlerimde ara sıra oluyordu.
Çok fazla zaman israf ettiğimi fark ettim
Dopamin orucu sırasında aldığım iç görülerden biri, çok fazla zaman israfımızın olduğu idi. Neredeyse hepimizde durum aynı. Zaman kullanımı konusunda ne kadar iyi olduğumuzu düşünürsek düşünelim. Dopamin orucu sırasında defterime sunları yazmışım:
“Bir günde inanılmaz şeyler yapmak ve gerçek ilerleme sağlamak için çok zamanımız var. Keşke uyuşmamış olsaydık, dikkatimizi dağıtıp ve kitle dikkat dağıtıcı silahlarıyla boğulmasaydık. Maalesef ki odağımızı gerçeklerden ve arzu ettiğimiz şeylerden uzaklaştıran sahte zevklere bağımlıyız. ”
Sosyal medyada boşa harcadığımız, Netflix'i izlediğimiz veya video oyunları oynadığımız her zaman aslında bir delilik. Beni burada yanlış anlamayın, kesinlikle bu tür aktiviteler için bir zaman ve yer olduğunu düşünmüyor değilim - ama saatlerce değil. Bir saatlik eğlence kazanabilmek için, bir saat boyunca okuma, dersleri takip etme, yeni şeyler yaratma veya sadece hayatınıza ve hedeflerinize yansıtma yapmak ile takaslı götürün. Günde sadece bir saat ile başlayın. Bu değişiklik tek başına bir yıl boyunca hayatınızı büyük ölçüde değiştirme gücüne sahiptir.
Şimdi Kendin Yap
Dopamin orucu sırasında yazdığım gibi:
“Bu dopamin orucunun yaptığı şey, size yansıtmalar, planlamalar yapmanız, strateji oluşturmanız ve derinlemesine düşünmeniz için gerekli düşünsel alanı sağlamaktır. Dinginlik yaratır ve mutsuz, bunalmış, stresli veya hayatta sıkışmış gibi hisseden herkes tarafından yapılmalıdır. Sadece size hangi faydalarının ortaya çıkacağını görmek için bile herkes tarafından yapılmalıdır! Bugün kendinize yapacağınız bu iyilik, sizin bir sonraki adımlarınıza ve hayatınızda yolunda gitmeyen şeylere ışık tutacaktır ”
Bunlar, 24 saatlik dopamin orucunu herkese tavsiye etmemin sebepleridir. Sizi korkuturlarsa bazı kuralları uyarlamaktan çekinmeyin. Belki sizin için daha erişilebilir hale getirmek amacıyla 'yemek yok' kuralı yerine 'kesinlikle organik gıdalar yemek' kuralı ile değiştirin. Yine de, kendiniz için bunu denemenizi ve yeni keşifler yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Dopamin Orucu yapmayı planlıyorsanız yorumlarda bize bildirin (veya yaptıysanız, nasıl gittiğini bize bildirin!).
Kişisel Gelişiminize,
-Jari Roomer
Kişisel Gelişim Laboratuvarı Kurucusu
Asıl Metin: https://medium.com/personal-growth-lab/i-did-a-24-hour-dopamine-fast-this-is-what-happened-8f691f33c608
-Çeviren: Amy-jaan Twitter: @zlemADIYAMAN3
0 Yorumlar