Bir TV kanalında orta yaşlarda siyahi bir kadın “ …onun elliyi aşkın eşi olduğunu ve bu eşlerinden yüzden fazla çocuğu olduğunu öğrendiğimde ona ikinci kez hamile kalmıştım bile..” dediğini duyduğumda, Dwight York isimli şahsın kim olduğunu ve bu kült yapılanmanın, bu noktaya nasıl geldiğini ister istemez araştırma gereği duymuştum. Amerikan hapishanelerinde sayıları çok olmasa da zaman zaman bu oluşumdan mahkumlara rastladığım olmuştu. Lakin önce Ensariler daha sonra Nuwaubian olarak adlandırılan bu hareketin, bu denli sapkın bir tabiatı olduğunun çok sonraları farkına varabildim.
Amerika’da yaklaşık üç bin kadar kült yapılanma ve bunların takriben dört milyon kadar takipçisi var. Kült yapı deyince aklımıza, özellikle son yıllarda medyada da gündem olduğu için, Dwight York isimli siyahi bir adamın kurduğu, Nuwaubian Hareketi gelir. Cinsel suçlu olarak 135 yıl ceza alan Amerikan Federal Hapishanelerinde 2004 yılından beri tutuklu bulunan Dwight York’un, bu hareketinin serüveni oldukça ilginçtir.1945 Boston, Massachusetts doğumlu Dwight York çocukluk yıllarını bu bölgede geçirir. 1967 yıllarında Ensariler adında sufi bir hareketin New York temsilcisi olur. Anlaşılan o ki, siyahi hareketlerin oldukça rağbet gördüğü 1970’li yılların Amerika’sında kendisine olan ilgiyi keşfeden York, kendisi de bir siyahi lider olma arzusundadır.
Etno-sentrik akımların revaçta olduğu o yıllarda, York’un siyah ırka fazlaca atıf yapması ve Afro-Amerikalı halkın ırki köklerine dikkat çekmesi, bu hareketin, Brooklyn bölgesinde Pan-Africans şeklinde adlandırılmasına sebep olmuştur. Kanımca o dönemde yükselen etnosentrik damarı keşfeden York, hareketin ismini de Nuwaubian Hareketi olarak değiştirir.
Nuwaubian, Nubyalılar demektir. Nubya bugün, Sudan sınırları içinde kalan ama kadim Mısır kültüründe çok önemli yeri olan bir bölgedir. Hatta kadim Mısır medeniyetinin annesi olarak dahi tabir edilir.
Dwight York, kadim Mısır’ın Nubya kültürünü ihraç ederek, hali hazırda kimlik arayışı içinde olan ve köklerini bilmeye oldukça aç siyahi bir toplumun liderliğini bu vesileyle kazanmayı ve etrafına binlerce insan toplamayı başarmıştı.
Dwight York, 1993’te Amerika’nın Georgia eyaletinin Putnam kentinde, Tama-Re isimli bir Altın kent projesi başlattı. Bu ütopik kent, Mısır mimarisine uygun, antik Nubya kentini hatırlatan içinde piramitlerin olduğu enteresan bir yapıydı. Bu ütopik tasarımlı antik kentte, kadınlar, erkekler ve çocuklar ayrı yerlerde komün halinde yaşıyorlardı. Haftanın belli günlerinde evli olanlar aileleriyle birlikte vakit geçirmek durumunda oluyorlardı.
Bu akıllıca tasarlanmış bir projeydi. Zira gerek geçmiş yıllarda ve gerekse kısmen bugün, Amerikan toplumundan nispeten kopuk ve izole olarak yaşayan siyahi halk, bu ortamda kendisini, adeta kadim Mısır dönemindeki krallar ve kraliçeler gibi hissedebilmekteydiler belki de. Zira onlar, Dwight York’un öğretileriyle kendilerinin üstün bir ırk olduğuna ve insanlığın bu uygarlıktan neş’et ettiğine inanıyorlardı.
Lakin 1970'lerde sufi hareket olarak başlayan bu yapılanmanın lideri Dwight York o kent içinde tıpkı kadim Mısır'ın Firavunlarını andıran bir hayat yaşıyordu. Bu ütopik antik kentte kadınlar ve erkekler ve çocuklar ayrı yerlerde komün halinde yaşıyorlardı. Yeni evlenecek çiftlere Dwight York, nasıl bir cinsel birliktelik içinde olmaları gerektiğini uygulamalı olarak gösteriyordu.
Dwight York cemaatine kendisinin Rizq isimli bir gezegenden ışınlandığına ikna etmişti. Tabii bunu ben ilk duyduğumda, onu takip edenlerin eğitim seviyesinin oldukça düşük Amerika’nın sadece cahil kısmı olacağını düşünmüştüm. Lakin Dwight York’un özellikle Georgia bölgesine yerleştikten sonra siyasetle de ilgilendiğini ve müritlerini o bölgenin polis teşkilatlarına yerleştirdiğini duyunca kendisinin konuşma yaptığı sesli kayıtları dinleme ihtiyacı hissettim. Dwight York’un yaklaşık 450 kadar yazılı eseri olduğunu öğrendim.
Dwight York, Mısır’da ve Sudan’da eğitim amaçlı bulunan ve oradaki üniversitelerde okuyan ikna etme kabiliyeti yüksek bir şahıs. Geçmişinde 13 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz ettiği için hüküm giymiş fakat Mısır’dan döndükten sonra Sudan’da bugün etkin olan Ensariler isimli sufi hareketin New York’ta temsilcisi olmuş bir isim. Lakin daha sonraları hareketin sadece ismi değil felsefesi de değişiyor. Dwight York, hareketin adını Nuwaubian Hareketi olarak değiştiriyor. York’un adeta kadim Mısır’ın Firavunlarına benzemeye çalıştığını görüyoruz.
Öğretilerinde İslam, Hristiyanlık, UFO öğretileri ile beraber Mısır Kermetik mistizminin de mezcedildiği eklektik bir inanç sistemi görülüyor. Mesela Tanrı’nın her 25 bin yılda bir, insan kılığında yeryüzünde tecessüm ettiğine inanıyor. Tanrı’nın, kendisinin de geldiğini iddia ettiği Rizq isimli gezegende, ikamet ettiğini iddia ediyor. O gezegenden gelen, insana benzeyen kimselerin, önce Mısır medeniyetini inşa ettiğini ve insanlığın da oradan geldiğini iddia ediyor. Nubya halkının, işte o seçilmiş ırk olduğunu söylüyor. Sümer mitolojisindeki Anunaki öğretisini, kadim Mısır mistizmi ve yine İslam ve Hristiyan öğretileriyle de karıştırarak eklektik bir din ortaya çıkmış oluyor.
Bu yazıda York’un dini öğretilerinin detaylarına girmeyi gerekli görmüyorum. Ancak Amerika’nın göbeğinde böyle bir kült yapılanmanın toplumda karşılık görmesinin sosyo-psikolojik sebepleri üzerinde mutlaka durulmalıdır.
Nuwaubian hareketinin kurucusu Dwight York, Amerika’da yaşayan Afro-Amerikan topluluğun kimlik arayışı ihtiyaçlarına cevap bulmaya çalışarak taraftarlarını cezbediyor. Zira her toplumun kendi tarihini bilmek gibi bir ihtiyacı vardır. Üstelik kölelik gibi bir geçmişi olan siyahi topluluğun egosunu tatmin edecek derecede mistik ve mitolojik bulgularla bir argüman geliştirmek sosyo-psikolojik açıdan oldukça tesirli olmuştur.
Peki bu harekete insanlar niçin rağbet etmiştir? Nitekim o dönemde siyahiler için İslam Ulusu (Nation of Islam) ve Martin Luther King Hareketi siyahilerin ekserisinin tercihidir. Sanırım Nuwaubian kültünü onlardan ayıran özellik daha gizemli ve mitolojik unsurların bu hareketin içinde olmasıdır. Özellikle Elija Muhammed’in kurduğu İslam Ulusu hareketinde dini müktesebat çok sığdır. Onlar daha çok siyahiler adına bir özgürlük mücadelesi vermişlerdir. Dwight York, Mısır’da Kahire Amerikan Üniversitesinde ve Sudan’da uzun yıllar kalmış bir isimdir.
Amerika’nın göbeğinde bir insanın, kendisinin bir başka gezegenden geldiğine binlerce insanı ikna etmesi nasıl mümkün olur? diye ilk başta ne kadar hayret etsek dahi biraz kendi içinde yaşadığımız toplumun ne tür menkıbelere inandığını düşünürsek, bu hayretimiz daha da anlaşılır hale gelecektir. Düşünün ki doksanlı yaşlarda konuşmaya dahi gücü kalmamış üstelik kötürüm olan piri fani bir sufi şeyhinin takipçileri, bu adamın dağlarda bastonuyla terörist kovaladığına inanabiliyorsa veya peygamberimizin veya bazı sahabenin zaman zaman tecessüm edip ziyaretlere gelebildiğine ikna olmuş ise ağzı laf yapan ve sufi alt yapısı olan bir liderin takipçilerinin, özellikle UFO teorilerinin revaçta olduğu bir zamanda liderlerinin uzaydan ışınlandığına niye inanmasınlar?
Kanımca İslami açıdan çözüm, temel kaynak olan Kur’an’a dönmektir. Kur’an ile fıtrat yasalarının örtüşmek zorunda olduğuna inanan bir kimsenin, bu tarz kültlerin batağına düşmesi mümkün olmaz. Dwight York Allah her 25.000 yılda insan kılığında tecessüm eder dediğinde birilerinin çıkıp bu söylediğinin Kur’an’a aykırı olduğunu söyleseydi ve bu çılgınca iddiaların delillerini sorma cesareti gösterebilselerdi bu hareket Amerikan toplumunda böyle bir travma ile sonuçlanmazdı.
Lakin bu kültün bazı fanatikleri hala Dwight York’un, şu an dünyada olmadığına ve o hapiste olan kişinin onun kılığında bir başka kişi olduğuna inanıyorlar. Burada da bir kült yapının lideri hangi duruma düşerse düşsün birilerinin hala o liderin gizemine inanabileceğini gözlemliyoruz.
Bunun temelde iki sebebi olabilir. Birincisi o liderin takipçileri üzerinde hala sevgisinin ve etkisinin devam ediyor olması, ikincisi ise insan psikolojisinin gerçekleri kabullenmektense onu yadsımak istemesidir.
Bilgin Erdoğan
Twitter: @BilginErdogan1
2 Yorumlar
Kültler genişleyip büyüyünce din olur. Dinlerle kültlerin aynı şey olduğunu düşünen tek ben miyim?
YanıtlaSil"Dwight York Allah her 25.000 yılda insan kılığında tecessüm eder dediğinde birilerinin çıkıp bu söylediğinin Kur’an’a aykırı olduğunu söyleseydi..."
YanıtlaSilbu kadar komik bir argüman olamaz.
Sanki söz konusu kültün müridleri müslüman Anadolu halkı filandı da, onlara "Kuranda böyle yazmıyor" derseniz "haaa tamam o zaman inanmadık" diyeceklerdi.
üstüne üstlük, müslüman olmayan bir halkta hiç işe yaramayacak olan "Kuran'da böyle yazmıyor" demek bizim müslüman halkımızda bile işe yaramıyor.Zira kuranın 896786372 tane yorumu var. Kimse onların okumuyor. Okusa anlayacak durumda değil. Bir kere bizim anadilimiz Arapça değil. İlla ki bir ekole, bir yoruma bir tefsire sığınmak zorundayız. Kaldı ki bir şıh, şeyh yahut bir manyak ben uçtum, kondum dese, inanmak ile Kuran'da yazana inanmak arasındaki "inanç" farkını bana açıklar mısınız? İman/inanç zaten böyle bir şey. Rasyonel değil. Mantık izlemiyor. İçsel, sezgisel....
Bu şahsın 50 karısı olması tuhafsa peygamberin bilmem kaç karısı kaç cariyesi olması neden değil?
bu şahsın uzaydan gelmesi tuhafsa, Hz. İsanın babasız peyda olması neden değil ? (bence daha bile tuhaf! uzaylı muzaylı en azından bir yaşam formu, bir ötesi bir ahiri bir silsilesi var)
Mesele uzaysa, başka gezegense, başka yaşam formlarıysa, Zülkarneyn başka bir gezegene giderken neden tuhaf değil?
Süleyman cinleri amele edip çalıştırırken neden değil?
gibi yüzlerce "Kuran'da yazan şey" veya "İslam inancında yer alan şey" neden değil?
Neden sadece işinize gelen yerde mantık ve fıtrat kanunu arıyorsunuz?
Yahut neden demiyorsunuz ki "yav, ben bunu böyle dedim ama şimdi diyecekler ki Kuran/İslam çok mu mantıklı sanki ? ben buna göre de argümanlar yazayım bari yazıma?"