Ne zaman mazi hakkında yazacak olsam yüreğim daralıyor; bu sebeple yazmaktan hayli uzak dursam da yazmanın adeta bir terapi olacağını düşünüp yazıyorum bu satırları…
KHK ile işinden olmuş, düzeni dağılmış, belli bir süre eşini beklemiş bir kişiyim sizlerin bazıları gibi.Benim hikayemde de gözyaşı ve hüzün var... Uykusuz geceler, ağlayan gözler, hasret kokan sözler var. Hangi birine üzüleyim diyerek okuduklarım, önce hangisine yanayım dediğim acılar var, hem de yanı başımda.
Çaresizce el sallamışlığım, kardeşime selam söyleyin demişliğim var en can-ciğer dostlarıma, görüşe giden yakınlarına.
Evimde yedirip içirdiklerimden şikayetçi olup hiçbir şey olmamış gibi gelip aaa çok üzülüyorum bu halinize diye ağlamış iki yüzlü akrabalarım var...
Acaba ne zaman gelecekler ki diye sormadığım tek gecenin sabahında çalan zille aranan evim, sadece 1 gün bile kalsam ömre bedel bir karakolda gözaltım var benim...
Eşim tahliye olunca dünyaları vermişler gibi sevinen kızımın hadi baba parka gidelim dediğinde elektronik kelepçe ile biraz daha bekle kızım diyen bir adamın hüznünü görmüşlüğüm var benim...
Bir bayram sabahı aynı karında yatmadan da kardeş olunur sözünün kanıtı arkadaşımı aldıklarında bir yıl evladıma ağlayarak sarılıp o evladından ayrı nasıl dayanıyor demişliğim var benim...
Öz kardeşimi iş yerinden kelepçe ile götürdüklerini duyunca 5 gün ciğerlerimin kokusunu burnumda duymuşluğum, seccadede kalbimin atışlarını ağzımda hissetmişliğim var benim...
Velhasıl o kadar acı birikti ki gönül heybemde, sığmıyor artık yüreğime...
Sadece iyi ki ahiret var... Sebep olan herkesin hesabı iki cihanda da çetin olsun diyerek kurtulmaya çalışıyorum her şeyden...
Bu kadar acıya rağmen zerre acıya uğramayanlar israfı kelam edince yazmak istediğim çok şey var… Diliyorum devamı gelir.
Gerçek şu ki sorgulanmayan bir hayat bomboş geçiyor. Her şeye yeniden başlamak zor da görünse, iyi hissettiriyor.
Birey olmanın huzuru ile acıları bir tecrübe görüp, hızla hakikatte ilerlemeliyiz. Zira batıl bizi yıllarca oyalamış, haberimiz yok.
Evet evet, en büyük hakikat şu ki gönül verdiğimizi sanıp peşinden ısrarla gittiğimiz çok şey batılmış.
Yapılagelenlerin sağlamasını ilahi kelamla yapınca ortaya çıkan bu hakikat aslında öze yoğunlaşmayıp tali şeylerle uğraşarak kaybettiğimiz zamanın kefareti belki de.
“Sorgulamayan cahil, sorgulatmayan zalimdir" sözünden yola çıkarak tüm zalimlerin yerle yeksan olduğunu görmeyi dileyerek girizgâh olan yazımı sonlandırıyorum.
Neden ve neye göre batıl adlı çalışmamla devam edeceğim inşallah.
Sümeyra
0 Yorumlar