Neredeyse bir yıl olmak üzere yeni adresimiz munferit.net’e bloğumuzu taşıyalı. Eski takipçilerimiz bileceklerdir, bloğumuzun ilk ismi “Münferit Müslümanlar”dı, Temmuz 2018’de bir blogspot web adresinde yayın hayatına başladı. Yeni ismimiz “Münferit Fikir Platformu (MFP)” bir süre sonra seçildi, Mart 2019 itibariyle de yeni web adresimize geçildi. Bu güzel bloğun kurucusu benim, bloğumuz yayına başladıktan bir süre sonra kurulan “Yayın Yönetim Kurulu (YYK)”nin ise 6 üyesinden birisiyim.
Yine Mart 2019 civarında YouTube hesabımızı açtık. YouTube kanalımızda ilk başlarda kısa animasyonlar ve (YYK üyeleri arasında) “podcast”ler yapıyorduk. İlk “söyleşi”mizi Emir Yıldız ile Ağustos 2019’da gerçekleştirdik ve o vakitten beri söyleşilerimize devam ediyoruz.
Bu yazımda size MFP bloğu, YouTube kanalı, twitter hesabı, ve facebook grubu hakkında bir “durum raporu” sunmak, sonrasında da son zamanlarda yapılan bir kısım yorumlara dair yorumlarda bulunmak istiyorum.
Öncelikle bloğumuz. Bu yayınlanan yazı MFP’nin 378. yazısı olacak. Bloğumuzda ayrıca söyleşi, podcast ve animasyonları da yayınlıyoruz. Toplam yayın sayımız 408. Bloğumuzun yeni adresindeki sayfaları 1 yıldan kısa bir sürede 2 milyondan fazla (an itibariyle yaklaşık 2.02 milyon) okundu. Günlük ortalama 5 bin civarında sayfa görüntüleme oluyor (genelde bunun aşağısına çok inmiyor, bazı günler çok üzerine çıkabiliyor). Ortalama bir yazı 2-3 bin defa okunuyor ama çok daha fazla sayıda okunan yazılarımız mevcut. Mesela “Ankesör Yalanı” yazısı 15 binden fazla, “Cemaat Hakkında, Ali Hakkında” yazısı 12 binden fazla defa okunmuş. Yayınladığımız yazı-videoların altına şimdiye kadar 2500’e yakın yorum yapılmış. Yorumları küfür ve ağır hakaret içermediği durumda silmiyoruz. 50’den fazla yorum alan üç yazımız var: “Ben Neden Müslümanım ve Kendimce Müslümanlığım,” “Serzeniş,” “İslamda Reform Olur mu Olmalı mı?”
Yayınladığımız 378 yazı 75 değişik yazar tarafından yazıldı. Yazarlarımızın ekseriyetinin bloğumuzda çıkan 1 yazısı bulunuyor. 10 yazıdan fazla yazısı çıkan yazarlarımızı yazı sayılarına göre şöyle sıralayabiliriz: Ahmet (59), İsa Hafalır (41), Deniz Tavacı (24), Bilgin Erdoğan (23), Adnan Salih (17), Nuri Turan (15), Vahdettin Polat (15), Cihat Mirzaoğlu (14), Enes Gökçe (14), Ahmet Şeker (13), Ali Bulut (11), Emir Yıldız (11).
Son zamanlarda kadın yazarlarımızın sayısının artması mutluluk verici. Bir Garip Tuğba, Hamuş, Hazan, Seda, Sümeyra son zamanlarda yazıları yayınlanan kadın yazarlardan (önceden yazan Safinaz the Survivor ve Sosyolog M.Z. gibi kadın yazarlarımız da var.) Kadın yazarların getirdiği farklı ses bence MFP için çok önemli. Umarım ileride daha çok sayıda kadın yazardan yazı yayınlayabiliriz.
YouTube kanalımızın abone sayısı yakın zamanda 1000’i geçti (an itibariyle 1042). Şimdiye kadar 17 söyleşi, 4 YYK podcast’i ve 4 animasyon yayınladık. Yayınladığımız videolar 100 binden fazla izlendi (an itibariyle 103,850). En çok izlenen üç söyleşimiz Barbaros Şansal, Ali Aktaş ve Emir Yıldız (ilk) söyleşisi. İzleyicilerimizin yüzde 62’sı Türkiyeden izliyor, ikinci sırayı yüzde 8 civarıyla Amerika ve Almanya paylaşıyor. Yine Youtube kanalımızda da son zamanlarda kadın misafirlerimiz artmaya başladı: Nebiye Arı, Acun Karadağ, Melek Çetinkaya (şu an Deniz Zengin’in söyleşisini yayına hazırlıyoruz).
Twitter hesabımız (çok nadir durumlar dışında) sadece yazıları ve videoları paylaşmak için paylaşım yapıyor. An itibariyle 5739 takipçisi var. MFP twitter hesabımız sadece twitter hesabı bulunan yazarlarımızı ve söyleşi konuklarımızı takip ediyor. An itibariyle takip ettiği 45 hesap var. Facebook grubumuz çok aktif değil. Blog yazılarını orada da paylaşıyoruz yine de.
“Durum raporu” babından bir YYK üyesi olarak paylaşmak istediklerim bu şekilde. Bence MFP’nin kuruluşundan bu yana geçen 19 ayda başarısı kayda değer. Umuyor, diliyor ve öngörüyorum ki MFP kısa soluklu bir girişim değil, yıllarca yaşayacak ve bireylere ses verecek bir sosyal medya olgusu (ve hatta bir felsefe) şeklinde büyüyerek devam edecektir. MFP’nin bence neden önemli ve değerli olduğunu burada anlatmayacağım. Önceki yazılarımda değinmiştim (link 1, link 2, link 3).
Durum raporunun ardından birkaç güncel meseleye değinmek istiyorum. Bu güncel meselelere dair yorumlarımı MFP adına değil, MFP YYK’sının tamamı adına değil, MFP kurucusu sıfatıyla da değil; sadece bir “birey,” “yazar,” ve “YYK üyesi” olarak yapıyorum. Twitter üzerinden “münferitçi” gibi laflarla (ve hakaret içeren değişik versiyonlarıyla) itham, hakaret, küfür görmeye epeydir alıştım zaten. Son zamanlarda özellikle Ali Aktaş’ın üç buçuk sene önceki bir tweet’inin üzerinden ona girişilen linç girişiminin yan ürünü olarak değişik yorumlarda bulunuldu. Öncelikle Ali Aktaş’ın bahsi geçen 3.5 sene önce attığı tweet’ini savunmuyorum. Ama şunu diyorum. Ali Aktaş’ın söylediklerini dikkate almak lazım. Mesela benimle yaptığı MFP söyleşisinde (link) çok ama çok önemli tespit ve önerilerde bulundu.
Asıl bahsetmek istediğim başka bir itham. Yakın zamanda Emre Uslu’nun bir iddiası oldu: “Platformunuzun ana savunularından biri itirafçılığı özendirmek” (link). Bunu aslında daha önce de ifade ettim, ama hayatlarını “bir gaye” için yaşayanların anlaması zor oluyor! MFP’nin amaçlarını (link) ve yayın ilkelerini (link) YYK olarak biz zaten açıkça yazdık sayfamızda. Bunların arasında itirafçılığı özendirmek gibi bir şey yok. Biz özgürlükçü olarak herkese ses vermek istiyoruz, “itirafçı”ları (aslında hukuki terime göre etkin pişmanlıktan yararlananları) ademe mahkum etmek yerine onlar da bir yazı gönderirlerse veya söyleşi yapmak isterlerse (ve bu yayın ilkelerimize uygunsa) onlara ses vermekten çekinmiyoruz. Meselenin bir önemli tarafı da şu. Yukarıda bahsettiğim 378 yazı, 17 söyleşi ve 4 podcast’in yüzde kaçında itirafçılığı özendirici şeyler mevcut? Bence yüzde sıfır; ama yanılıyor olabilirim, belki binde birdir! O kısımları göstersinler, o kısımların yüksek olduğunu göstersinler, ondan sonra desinler itirafçılığı özendiriyor diye.
Biz Ömer Faruk Gergerlioğlu ile, Melek Çetinkaya ile uzun söyleşiler yapıyoruz mağduriyetleri detaylandıran; onlarca yazı yayınlıyoruz olan zulmü eleştiren. İktidar yanlıları bize “bunlar Fethullahçı, FETÖcü vs” demiyor; sevgili cemaat gönüllülerin (hardcore Gülenist diye adlandırebileceğim) bir kısmı, ne mitçiliğimizi, ne münafıklığımızı, ne iran ajanlığımızı bırakıyor! Eyvallah, ne diyeyim? Bir kere daha ifade edeyim. Benim bu twitter hesabı, blog ve youtube kanalını açarken gayem sadece özgür düşüncelerimi ifade etmek ve başkalarının özgür düşüncelerini ifade etmesine ortam sağlamaktı. MFP o vakitten beri bence farklı bir çizgiye çıkmadı.
Son olarak MFP’nin “bence”lerini yazayım. MFP tabusuz bir yer. O yüzden her şeyi eleştirebilir. MFP yazarları arasında dindarlar da, ateistler de, sağcılar da, solcular da var. MFP yazarlarının düşüncelerinin birbirine uyuşmadığı çok yerler var (1), ve bu çok güzel ve önemli bir şey. MFP geleneksel manada amacı olmayan bir yer; gizli ajandası hiç yok. Nasıl olsun ki? Her isteyenin yazısını yayınlayabildiği bir yer! MFP gerçeği arıyor. Gerçeğin ise sadece bir kısım düşünceleri dinleyerek bulunamayacağını, herkesi dinlemek, herkese kulak ve fırsat vermek gerektiğini biliyor. MFP’yi tabusu, idolü, saplantısı, gizli veya açık hedefi olanlar anlamakta zorlanıyor. Zorlansınlar, problem değil. MFP zaten başkaları için değil, kendisi için yapıyor bütün bunları. Kendisi öğrenmek istiyor, kendisi değişmek istiyor, kendisi bel(li)ki hiç bulunamayacak doğruya, gerçeğe, hakka doğru ilerlemek istiyor. MFP, kurucusu olan şahsımdan kat ve kat büyük ve önemli bir yer (ben büyük ve önemliyim demiyorum,) çünkü MFP bir orman; dik, güçlü ve birbirlerine çok benzemeyen güzel ağaçlardan oluşan. MFP’nin bir parçası olduğum için mutluyum.
Vesselam.
İsa Hafalır
Twitter: @isaemin
(1) Zaten her yazının altına (aşağıya da yazdığımız gibi) ''MFP blogda yazılan tüm yazılar yazarların şahsi görüşleridir, MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini ifade etmez'' diye ekliyoruz.
(1) Zaten her yazının altına (aşağıya da yazdığımız gibi) ''MFP blogda yazılan tüm yazılar yazarların şahsi görüşleridir, MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini ifade etmez'' diye ekliyoruz.
10 Yorumlar
İsa bey, yazarların ve sizlerin görüşlerinizden dolayı size kim ne derse desin önemi yok benim gözümde. Ne Emre Uslu, ne Fethullah, ne de bir başkası. Yazıları, yorumları okuyorum ve kendi zihnimde değerlendiriyorum. Birilerinin buradaki yayınlar için "şöyleydi, böyleydi" diyerek yönlendirmeye çalışması komik ve basit kaçıyor. "İtirafçılığa yönlendiren yazılar" okumak istiyorum belki. Belki de "dinleri kabul etmeyen yazılar" okumak istiyorum. Kime ne :) Bireysel fikirleri duymak için geldim ve ortamı sevdim.
YanıtlaSilEyvallah hocam, anlaşıldığım için mutlu oldum :)
SilTopluluğu yapılan saldırılar yolun kaderi :)))))
YanıtlaSilBu arada ali hocam kendisine yapılan saldırıya çok takıp ucuz tartışmalara girmiş gerek yoktu.
:)) evet bence de (görebildiğim kadarıyla) ali hoca tepkisel davrandı biraz. gerek yoktu.
SilUcuz tartışma mı?:)) Ali aktaş fetullahçılara bildiğin füze atmaya başladı, o bile uyandı sonunda kimin ne olduğunu anladı, kafalarına kafalarına füzeleri sallıyor, ama fetullahçılarda isabet edecek bir kafa olmadığı için zombi gibi trollük yapmaya devam ediyorlar.
SilUcuz tartışmadan kastettiğimi yanlış anlamışsınız demek istediğim tepkisindeki öfke, kırılganlığa gerek yoktu. Konu bir ara sol camiaya dokunmuş. Profesyonel olmak lazım
Silsüreci izleyenler her şeyin farkında. Ruşen Çakır'ın da arada sizin tabirinizle füze attığını görüyoruz ama profesyonelce
Allah sizlerden razı olsun. Siz hizmet hareketi mensubusunuz, fetö mensubu değil. Şakirtsiniz, gülenist değil. Sizin gibi olan bir de facebookta etkin pişmancılar grubu var.
YanıtlaSilHatırlatmadan geçmeyeceğim: Belki de yazar hiçbir hareketin mensubu olarak tanımlamıyordur kendini. İnsanlar bir süre bir gruba temas etmiş olabilirler, bir süre oradaki fikirleri de benimsemiş olabilirler. Sonra o grubun felsefesini, çalışma prensibini, eylemlerini uygun görmeyip terkedebilir. Saygı göstermek gerekir.
SilBu kısımları genel olarak yazıyorum: platformdaki yorumlarda kişilere bazen saldırgan bir üslupla ex-cemaatçi, fetöcü, dönek gibi tanımlamalar yapılıyor. 15 temmuz 2016 yı yaşayıp kendisini sorgulayan insanlar olması normaldir. Gönül vermiştir bir davaya fakat onun sandığı kadar temiz olmadığını görünce uzaklaşmıştır. Hayatta insanın başına gelebilecek şeyler bunlar. Hatasını görüp düzeltmeye çalışana yardımcı olmak gerekir. Aşağılayıcı üsluplar o tür bir dili kullananın kendisini tarif eder. Bu bakımdan MFP, dini duyguları ve maddiyatları istismar edilmiş insanların rehabilite olmaları için yardımcı oluyor diye düşünüyorum. İnsanlar birbirlerinin fikirlerinden faydalanıyor. Cahil toplumlar olayları komplo teorileri ile açıklar. Platforma yapılan Mit ajanı, İran ajanı, derin güçlerin projesi gibi yakıştırmaları gülünç ve zavallıca buluyorum. Umarım takipçiler birey olmanın rahatlığını başkalarına da aktarırlar. Sevgiler saygılar
Tekrardan eyvallah hocam :)
SilHerkesin özgürlükten bahsettiği ama sadece kendi fikirlerine izin verdiği bir dünyada, herkese açık gerçekten özgür platform için teşekkürler.
YanıtlaSilİnşallah bu çizgiyi hep korursunuz.