Bir önceki yazım Türkiye halkına dairdi (link) ve o yazıya “ortalama almanın ve genellemenin güzel bir şey olmadığını, ama bazen yapılması gerektiğini” söyleyerek başlamıştım. Yine aynı şekilde bir girizgah burada da gerekli. Bu yazım benim de bir zaman aralarında bulunduğum Gülen cemaati tabanının “ortalama” özelliklerine ve değişik şahsi kanaatlerime dair olacak.
Yazımın ana kısmına başlamadan şunu belirteyim: Gülen cemaati Türkiye halkının içinden neşet etmiş bir topluluk. Dolayısıyla bir önceki yazımda eleştirdiğim şeyler değişik boyutlarıyla bu topluluk içinde de var. Onları tekrar yazma saygısızlığını bir önceki yazımı okumuş olanlara yapmayacağım ve başka şeylerden bahsetmeye çalışacağım bu kısa yazımda.
Öncelikle kendimize şunu hatırlatalım. Bundan bir 7-8 öncesine kadar Gülen cemaati—özellikle tabanıyla—Türkiye halkının büyük bir bölümü tarafından çok hoş bakılan bir topluluktu. Eğitim faaliyetlerinin kalitesi, başarısı ve yaygınlığı; kendilerinin ve başkalarının çocuklarını dindar ve ahlaklı yetişmesine gayret etmeleri, dindarların da başarılı olabileceğini göstermeleri, mensuplarının yumuşak tavırları… Bu ve benzeri sebeplerden dolayı Türkiye halkının en azından azımsanmayacak bir yüzdesi tarafından bir umut ışığıydı belki de. Tabii ki kenarda olanlar oluyordu; toplum yüzünde olduğu kadar kamu ve özel sektörde—problemli bir şekilde—büyüyordu bu cemaatin gücü. Ama ne önemi vardı? Kadrolaşmayan hangi grup, görüş, cemaat, tarikat vardı ki Türkiye’de?
Sonra ne oldu da bu melek emsali bir topluluk, şeytan emsali hale geldi kamuoyu gözünde? Kısaca “tarihin cilvesi” ve “hususi hizmetler” olarak cevabı verilebilecek bu önemli sorunun cevabına burada girmeyeceğim; çünkü önceki yazılarımda, tweetlerimde ve YouTube konuşmalarımda yeterince bahsettim bu mevzudan.
Asıl şu çok önemli soruyu soralım. Peki bu insanlar 7-8 önceki hallerine göre değiştiler mi bugün? Bugün farklı insanlar mı? Hayır değişmediler, çoğu itibariyle farklı insanlar değiller. O zaman—bu iki zaman arasında ve birbirinin tamamen zıddı olan—bu iki değerlendirme birden doğru olabilir mi? Olamaz.
Ne melek emsali, ne şeytan emsali bu insanlar. 7-8 sene önce de değillerdi, şimdi de değiller. Öncelikle yiğidin hakkını verelim; ben şahsen iyi karakter ve ahlak bakımından Gülen cemaati mensupları Türkiye ortalamasının en azından bir tık üstündeydi diye düşünüyorum. Başlıca güzel özellikleri (elbette ki ortalamadan bahsediyorum burada) Türkiye ortalamasına göre daha fedakar, daha çalışkan, daha yumuşak huylu olmalarıydı. İnanmış insanlardı, davalarının doğru olduğundan şüpheleri yoktu. Altın nesil olma gayreti içinde koşturuyorlar, adeta bir hülya içinde yaşıyorlardı.
Peki Türkiye halkına nispeten daha fazla bulunan kusurları yok muydu? Vardı elbet, bunun başlıcasını Mücahit Bilici sert ama doğru bir tespit ile ifade etmiş 2014’un Mayıs’ındaki Taraf yazısında: “Gülen Cemaati maalesef dünyanın en bencil cemaatidir. İslam’a hizmet misyonu ile hareket ediyor olması bu gerçeği değiştirmiyor. Birey olarak en fedakâr insanlardan oluşan bu cemaat, grup olarak son derece bencil bir şekilde hareket edegeldi.” Bencillik ve enaniyet kişiler arasında görünmese de “grup olarak” görülüyordu ne yazık ki Gülen cemaatinde; ve bunun başlıca sebebi yukarıdaki paragrafta bahsettiğim fedakarlığı ve çalışkanlığı da ortaya çıkaran “inanmışlık ve adanmışlık” ile alakalıydı, bir de Altın nesil olduklarına inandırılmışlıklarıyla.(*)
Belki de bu sebepten dolayı gayri muslimlere göstermeye çalıştıkları diyaloğu-hoşgörüyü diğer müslüman gruplara göstermediler. Bu ve “paralel devlet” girişimlerinin korkutucu boyutu yüzünden muhtemelen, 7-8 sene öncesinde dahi Türkiye toplumu tarafından takdir edilseler bile güven duyulmadılar. Cemaat trolleri “bizleri kıskandıkları” için bunu bize yaptılar diyedursunlar, iktidarın yaptığı propagandanın tutmasının sebebi “devletten korkma”nın hemen yanı başında “cemaate olan güvensizlik”tir diyebiliriz. Bunları Gülen cemaatinin “ekstra” kusurları olarak bir kenara yazalım.
Peki bu ve başka sayılabilecek başka kusurlar şu an gördükleri muameleye bir haklı sebep olabilir mi? Bence kesinlikle hayır. Ne yapmış bu insanlar Allah aşkına? İçlerinde binde biri bile bulmayan insanların yaptıkları şeylerin (soruların verilmesi, paralel devlet faaliyetlerindeki hukuksuzluklar, 15 Temmuz’a karışma vs) cezasını neden çekiyorlar hep beraber? Suçun kişisel olması gerekmez mi? Vicdan sahiplerine göre gerekir; modern hukuka ve İslam hukukuna göre de gerekir. Bir insan soru almış veya vermişse suçludur, işini kötüye kullanmışsa suçludur, ihaleye fesat karıştırmışsa suçludur vs. Ama bunları yapmamış bir öğrencinin, öğretmenin, esnafın, ev hanımının suçu nedir?
Hadi diyelim polis, asker, istihbaratçı, hakim, savcı gibi kritik meslekleri olan Gülen cemaati mensubu insanlara şüphe ile baksaydınız ve dikkatlice soruştursaydınız; gerekirse belli bir süreliğine açığa alsaydınız. Ama Bylock programı yükledi diye, Bankasya’ya para yatırdı diye, sendikaya üye oldu diye 6 sene 3 ay hapis cezası vermek nedir Allah aşkına? 6 sene 3 ay! Ortalama insan ömrünün 10’da biri civarı! O hapisteki yıllar, o hapis beklentisi ile dışarıda işsiz ve cüzzamlı gibi tecrit edilmiş yıllar, o hapse girmeyeyim diye Meriç’ten veya Ege’den ulaşılan Yunanistan’da ve sonrası başka ülkelerde yaşanan mülteci hayatı yılları, o yıllar geri gelmeyecekler! Bu tam manasıyla bir zulümdür.
Tabanın tamamı masumdur demiyorum (tepenin tamamı suçludur demediğim gibi) ama suç olarak tanımlanan kriterlerin suç olmadığını ve suçun yeniden tanımlanması gerektiğini söylüyorum. Biliyorum bu söylediklerim boşuna. Bir şey değişmeyecek. İktidar zulme, Gülen cemaati muktedirleri mağdurların arkasına sığınıp aynı teraneyi okumaya devam edecek. Ama her şey bir yere kadar. Bir yerde patlayacak bu. Çünkü doğal değil bu durum. Umarım çok uzun beklemeyiz Gülen cemaati tabanını şeytan yerine koymaya son vermek için, ağızlarda FETÖ lafını yersiz gereksiz dolandırmayı bırakmak için; ve en önemlisi bu inanmış ve “kandırıldım” diyen ülke muktedirlerinden çok daha fazla kandırılmış iyi niyetli insanların yaralarını sarıp onları rehabilite etmek için. O günlerin çok bekletmeden gelmesi için bir öngörüm yok ne yazık ki, sadece umudum var; ve umut fakirin ekmeği…
İsa Hafalır
(*) Yukarıdaki paragrafı “di”li geçmiş zaman kullanarak yazdım. Peki şu an nasıl? Hala cemaate gerçekten gönül bağı ile bağlı olanların çoğunda—görebildiğim kadarıyla—aslında çok bir değişiklik yok. Bunu maşallah Twitter’da genelde trol hesaplarla (ve nadiren gerçek isimli hesaplarla) ifade ediyorlar. Az bir kısmında değişiklik var, ve ben bu az kısmı çok değerli görüyorum.
18 Yorumlar
Hayatta en büyük yanılgımız herkesi kendimiz gibi sanmamızdır.Cemaatin tabanının da hatası buydu.Gülene kendi gibi sanıp kandılar.Halkın haksızlığa izin vermeyeceğine kendileri gibi sanıp kandılar. Gülen bir ikna ustası bir ruh hastasıydı.Gülen'in bir Ruh hastası olma ihtimalini düşünmediklerinden onun hikayeleri o kadar içten anlatmasını yalan olamaz ,samimi sandılar.Samimi görüntü aslında tam olarak onun hasta olması kendini öyle sanmasıydı , anlamadılar .Anlayamadılar. İnsanın en büyük yanılgısı herkesi kendi gibi normal sanmasıdır. Kendi gibi iyi sanmasıdır. O nedenle en çok iyiler kandırılırlar. Kötüler kötü olduklarından herkesi kötü bilir ve guard' larını alırlar. Daha az kandırılırlar o nedenle. Cemaatin tabanı bunu anladı ve değişiyor emin olun ama bu iyiliğin normal sevyeye inmesi.Kötüleşme diyemiycem.Kötülük yapmak iyi için zordur.En fazla iyilik yapmaktan vazgeçirdi bu acı tecrübe onları.
YanıtlaSilBu yaziyi okurken ici sizlayan sadece ben miyim?
YanıtlaSilButun birikimimizi iyiligimizi,iyilige,iyilik yapmaya olan inancimizi caldirdik,kendimizi aptal yerine konulmus hissettik.
O kadar calisip,iyi niyetle fedakarlik yaptik,sonunda vatan millet ana baba arkadas es dosttan,dinden imandan olduk.
En kotusu ne oldugunu hala ogrenemedik.
İsa Bey, sizin gibi cemaatin içerisinden kopmuş insanların en büyük yanılgısı da zaten bu: tabanı suçsuz görmek. "Biz bir şey yapmadık yaptıysa bizi kandıranlar yaptı" vs. şeklindeki yaklaşımlarınız. Size reva görülen zulümden önce işlediğiniz suçu önce anlayın. Allah bu musibeti boşuna size göndermedi. Suçlusunuz, hem de çok ciddi bir suç işlediniz, ama anlayamıyorsunuz.
YanıtlaSilSuçun tanımı olması gerekir. Mesela adam öldürmek bile tek bir suç değildir hukukta. Kazara öldürmek ayrı suçtur, tedbirsizlikle öldürmek ayrı suçtur, öfkeyle öldürmek ayrı suçtur, planlayarak öldürmek ayrı suçtur, canice duygularla öldürmek ayrı suçtur vs. O halde fetöcülük diye bir suç olabilir mi? Bugün o fetöcü denilenler arasında tümüyle yanlışlıkla oraya atılan da vardır, fetönün abisi olduğu halde henüz deşifre olmamış terör örgütü yöneticisi de. Devletin görevi herkesi bir çuvala koyarak hepsini terörist ilan edip ağaç kökü yesinler demek değil, bu ayrımları yapmaktır. Dolayısıyla söylediğin gibi hepsi suçluysa bile yapılan cezalandırma adaletsizdir. Bu bir.
Silİkinci olarak eğer İslam'ın sapık bir yorumuna inanmak zatı itibariyle suçsa ve aç bırakılmayı, terörist ilan edilmeyi gerektiriyorsa her bir vatandaşı İslam testinden geçirip sapık inançları olanların hepsini terörist ilan etmemiz gerekir. İnanmayanları veya gayrı müslimleri ne yapacağız? Ama onlar zaten Müslüman değil bunlar İslamı bozuyor diyeceksiniz klasik. Peki bu adamlar tamam kardeşim bir Müslüman değiliz Fethullahı peygamber olarak görüyor onun dinine inanıyoruz derlerse terörist olmaktan kurtulacaklar mı? İnançlarının sapık olması yüzünden bir insan terörist ilan edilip çoluk çocuk aç bırakılabilir mi?
Üçüncü olarak eğer bu yapının tabanında tek yaptığı şey mesela bu yapının yurdunda öğrenci olarak kalmak olan 20 yaşındaki genç suçluysa, bu yapıya her türlü yardımı yapmış olanlar nasıl suçsuz olabiliyor? Mesela en basitinden Hüseyin Gülerce bir dönem Fethullah'ın sağ koluydu bu adam içeri alınıp itirafçı filan oldu ve mahkeme tarafından mı serbest bırakıldı? Yoksa hiç bir hukuki sürece tabi olmadan doğrudan en makbul köşe yazarlarından mı oldu?
Son olarak diğer bir yerde geleneksel İslamı savunuyordunuz. Burada çoluk çocuk insanların aç bırakılmasını, 18-20 yaşında gençlerin hapislerde çürümesini savunuyorsunuz gördüğüm kadarıyla. İşte sizin anladığınız İslam'dan çıkan adalet bu kadardır. Dünyanın herhangi bir yerinde de kinden, nefretten, şiddetten başka bir şey çıkmamaktadır.
Haksızlığın, hukuksuzluğun, zulmün her zaman karşısında durdum. O grubun mensuplarını da terör örgütü üyeliği ile mahkum etmelerini haksızlık olarak görüyorum. Elbette bu şekilde cezalandırmak zulümdür. O zulmü işleyenlerin de elbette ( bu dünyada veya ahirette) bir şekilde Allah (cc) karşılığını verecektir.
SilFakat benim dikkat çekmek istediğim konu, bu grubun içerisinde yer almış olanlar, kendi yöneticilerinin gerçekte düşündükleri insanlar olmadıklarını anlamış olsalar bile, asıl suçlarını ( günahlarını) hala anlayamamış olmalarıdır. Kendilerini tamamen suçsuz görmektedirler. Halbuki, kendi amaçları doğrultusunda dini tahrif etmekten çekinmeyecek kadar ileri gidebilen, islam dairesinin dışına çıkaracak lafları bile çok rahat bir şekilde sarfetmiş birinin peşinden gitmekte ısrar etmiş olmaları en büyük suçlarıdır. Ehli insaf olan bir çok günümüz islam alimi olan zatların onca uyarılarını kulak ardı ettiler. Suç olarak bu onlara yeter de artar. Fakat hala bir çokları bunun farkında değil. Ben buna dikkat çekmek istiyorum, başka da bir kastım yoktur.
Tabi bu tanımladığım suçun Türkiye Devletinde cezai bir karşılığı yoktur. Fakat Allah indinde çok büyük bir suçtur. (Bu noktada bana itiraz getirecek olanlar, yazımın giriş parağrafını tekrar okusunlar)
Ben Allah-u Teala'nın bu zulmü, onların gerçeği görebilmeleri için bir fırsat sunmak için onlara gönderdiğine inanıyorum. Bu elbette zulmü yapanı masum yapmayacağı gibi, cezasız bırakılacakları anlamına da gelmiyor.
Umarım cevabımdan sizin öne sürdüğünüz 4 maddeyle de mutabık kaldığımızı anlamış olursunuz.
Adsız 18 Ocak 2020 10:00, tamda fetullacıların çakal zihniyetini temsil ediyor. Kendi başlarına bir iş geldimi hemen seküler bakış açısına sahip oluyorlar, senin başına bir iş geldimi olay "sır kapısı" moduna evriliyor.
SilOsman K size hakaret etmemek cok zor biliyormusunuz?
YanıtlaSilYani Turkiyede herkes pur-i pak tek kirli cemaat tabani degilmi?
Siz kendinizi neye guvenerek bu kadar temiz goruyorsunuz,birde su tavriniza,hadsizliginize,herseyi mukemmel yapiyormus gibi havalar basan imanli salvolar yapisiniza bakmadan,insanlari suclu ve affesilmez goruyorsunuz...
Siz ALLAH misiniz,elinizde net bilgimi var?
Suc kisiseldir,cemaatteki bir insan suc islememisse islememistir,Allahtan daha fazla Allah gibi hukum veriyorsunuz..
Yok cemaatin tabani sucluymusta,yok hala anlamiyolarmista,Allah ceza vermiste...
He yani herkes cok iyi guzel dortdortluk,tek cemaattekiler surunuyor...
Herseyimiz tastamam muslumanlar olarak,tek gunahkarlar cemaatciler...
Nasıl tabirler kullanıyorsunuz, kendini Allah yerine koymak sözünü ne kadar kolay kullanıyorsunuz! Öyle sözler söylüyorsun ki söylemediğim sözlerle itham ediyorsunuz.
Silİşin özü, burası özgür fikir platformu; ben de özgürce fikrimi söyledim, cemaatin suçsuz olduğunu iddia ettiğiniz kesimi de suçludur dedim. Size düşen, suçunun ne olduğunu sormanızdır, katılmazsanız neden suçsuz olmadığını söylemenizdir. Ana fikir hakkında konuşmayıp, konuyu başka yerlere çekmeye çalışmakla nereye varabilirsiniz ki?
Osman Bey yorumunuzun altına İmzamı atarın
SilTürkiye'de 15 Temmuz'da askeri darbe yapmaya kalkışan; adı kumpaslar, soru çalmalar, cinayetler, cinsel içerikli şantaj kasetleriyle anılan FETÖ'cülerin hepsı sucludurve içlerinde Masun olanı yoktur.
Ha sizin yaptiginiz sey Allahcilik oynamak degil,benim yaptiginiz seyin adini koymam mi,tabiri kullanmam mi yanlis!
YanıtlaSilYahut siz cemaattekekiler suclu sucsuz farketmez hepsi sucludur demediniz mi?
Oyle demediyseniz sorun yok..
Ben soyle anliyorum,cemaatteki herkes suc islesin islemesin sucludur,suclu olduklarininda farkinda degiller,bunlarin hepsi Allahin ceza verdigi kisilerdir,ama koyun olduklarindan dolayi kendilerine ceza kesildiginden bile haberleri yok...ama cok sukur ki Osman k gibi kisile,ellerinde Allahtan gelmis bir kagitta sucluyu sucsuzu bildikleri icin allah gibi biliyorlar cemaatteki herkesin,herbir ferdin suclu ve gunahkar olduklarini...
Adamin kafasinin tasini attirmayin da!!!!
Bir kimsenin suç işlediğini sadece Allah mı bilir, kul bilemez mi? Nasıl bir mantıktır bu? Bir kimsenin suçunu biliyorsun ve suç işlemiştir diyorsun. Karşılığında "sen Allah mısın?" diye saçma sapan bir karşılık buluyorsun. Arkadaşım, cemaattekilerin tabandan tavana kadar hepsinin çok önemli bir suçu vardır diyorum, bildiğim için söylüyorum. Fakat siz ne suç işlemiş diye sormuyorsunuz, onun yerine "sen Allah'tan kağıt almışsın" gibi saçma sapan alaycı bir ifadede bulunuyorsunuz.
YanıtlaSilBir insan suc islememisse ve siz ve sizin gibiler tarafindan illa suclusunuz diye suclaniyorsa,nolacak bu insanin hali?
YanıtlaSilCemaatin tabani dedigimiz,birsuru insan sucsuz..bunu adiniz gibi biliyorsunuz.nasil bu kadar emin bir sekilde taban tavan yok hepsi suclu diyor sunuz..
Yaptiginiz yanlis diyincede afralar tafralar..Iste adalet olmussunuz ferman veriyorsnuz,elinizden gelse Allah olacaksiniz da gelmiyor.
Hayır kardeşim onların hepsi, kendi amaçları doğrultusunda dini tahrif etmekten çekinmeyecek kadar ileri gidebilen, islam dairesinin dışına çıkaracak lafları bile çok rahat bir şekilde sarfetmiş birinin peşinden gitmekte ısrar etmiş olmaları nedeniyle Allah indinde çok büyük bir suç işlemiştir.
SilFakat bu onların işlemedikleri bir suçtan, hele hele terör örgütü üyeliğinden mahkum edilmelerinin mazur görülmesi için bir gerekçe olamaz. Ben de zaten görmüyorum.
Allah c.c indinde zati alinize,esi menendi bulunmaz mumin kimliginize,indirilen baska bildiginiz,nice kesin hukumler var acaba?lutfetsenizde bir daha youluzdan sasmasak,boyle affedilmez gunahlara gitmesek!!
YanıtlaSilBenim bildigim affedilmez gunah Allah c.c ye sirk kosmakti..Uyduruktan feto cuvalina konmak affedilmez bir gunah degildi.
Ya sizin dinden haberiniz yok ya benim!!
Biz ikimizde muslumansak bi yerde anlasmaliyiz,bu ne pehriz bu ne lahana tursusu!Bu kadar fark olur mu ya!
Sayın Klmdr, Yazılanları nerenizle anlıyorsunuz inanın ki çözemedim. Zira saafi akıl ile anlamadığınız ortada. Çünkü "affedilmez günah" tabirini hiç kullanmadım, o söz bana ait değil. Ayrıca terör örgütü bahanesi ile herkesin mahkum edilmesinin, sizin tabirinizle "uyduruktan feto cuvalina konmak"ın karşısında durduğumu verdiğim cevaptan anlayamamışsınız.
SilBahsettiğim büyük suçun bilinmesi için ise bana bir şey indirilmesine de gerek yok, çünkü zaten Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Keriminde bu suçtan bir çok yerde bahsetmiş, inananları bilgilendirmiştir. Hatta bu suçun Kur'an-ı Kerimin bir hülaasası, özü olan Fatiha suresinde (son ayet) bahsedilmesi bile, ne kadar önemsendiğini göstermesi açısından da önemlidir. Tabi anlayana.
İçlerinden binde biri deyip duruyorlar.
YanıtlaSilBu binde bir her ne hikmetse bazı kurumlara belli yıllardan sonra alınan kadroları %80'e varan oranda fetöcülerden doldurmuş. Hem de öyle böyle değil. En kifayetsizleri sırf fetöcü diye getirmişler.
Peki bu kadrolar hep binde birden mi seçilmiş. İşte burası püf noktası. Devlet kurumlarına yerleşenler işte tam da o taban denilen kişiler. Hususiler bilmem neredeki astsubaylık okulunu veya polis okukunu başka hususilerle doldurmadılar. O kadar hususi de yok zaten. Taban dediğiniz o insanlarla doldurdular. Kendisine soru verilenler de afiyetle yediler kul haklarını. O soru çalma işi öyle üç beş yüz kişilik bir olay değil. Onbinlerce taban dediğiniz terörist işin içinde.
Fetö üyesi oldugu ve fetöye hizmet ettiği için nedamet getirmeyen herkes teröristtir. Taban dahil.
10 yıl kadar önce cemaatten biriyle yaptığımız konuşmada aramızda şöyle bir diyalog geçti.
YanıtlaSil-Ankara'da Büyükşehir Belediye Başkanı size ciddi destek oluyor, hem yapılan hizmetlerin duyurulması, hem cemaatin organizasyonlarına yer ve imkan sağlanması, hem de cemaatin üniversite, okul gibi oluşumlarına katkı sağlanması noktasında samimi bir çaba içinde olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte belediye başkanının adı son derecece ağır yolsuzluklarla da anılmaktadır. Hizmetin, şaibeli olduğu belli olan bir maddi desteği kabul etmesini nasıl değerlendiriyorsun? diye sordum.
-Cemaatçi arkadaşım bana, belediye başkanı şayet yolsuzluk yapıyorsa bu onun kendi günahıdır, fakat bizi ilgilendiren kısmı hizmetimize ciddi destek olunmasıdır. Allah bizi başkalarının günahlarına bekçi tayin etmemiştir gibi bir laf etmişti.
-17/25 aralık soruşturmalarının akabinde cemaatçi bazı tanıdıklarımla yaptığım konuşmada ise; Allah bizi diğer müslümanların günahlarına bekçi tayin etmedi neden başkalarının ayıp/günahlarını araştırıyorsunuz, Allah setr edendir. Neden müslümanların günahlarını ifşa etmeye çalışıyorsunuz diye sorduğumda,
-Örtülecek günahlar vardır, örtülemeyecek günahlar vardır, diye cevap vermişti.
Cemaat ve taraftarlarının önce kendisiyle yüzleşmesi lazım ve iki yüzlülüğü bırakması gerekir.
Şayet bir kısım bürokratlar yolsuzluğa bulaştıysa 17/25 aralık 2013 tarihinden kısa süre önce mi bu işi yapmaya başladılar daha öncesinde çok mu günahsızlardı. Yoksa dershane meselesiyle, hükümetin icraatları çıkarlarına dokununca mı yolsuzluk soruşturmaları akıllarına geldi. Eğer "benim zararıma davranmadıktan sonra, ben her türlü ahlaksızlığı görmezden gelmeye hazırım" diye düşünüyorlarsa bu islami bir bakış açısı değil. Müslümanın her hal ve şartta doğru ve dürüstlük timsali olması icab eder.
Soruların temin edilmesi meselesini bir cemaatçiye danıştığımda, bana
YanıtlaSil-hali hazırda imanla küfür arasında bir cihat var. Efendimiz (s.a.v.) savaşta hile yapılmasına cevaz buyurmuştur. Soruların temin edilmesi meselesine böyle bakmak gerekir demişti.
Şayet hizmet denilen bu oluşum ile hizmetin yanında yer almayan diğer kişiler arasında bir savaş varsa ve cemaat müntesipleri bunu böyle kabul ediyorsa, savaş hukuku kuralları egemen olur. Savaşta düşman kuvvetlerinin sadece muharip güçlerine değil, levazımcısı, çamaşırcısı, yemek yapıcısı, wc temizleyicisi dahil hepsi düşman kabul edilir. Yukarıdaki yorumlarda, soru temin etmenin cemaatin binde birinde karşılaşıldığını çalmayan kişilerin masum olduğunu iddia etmiştir. Soru çalma hadisesinin azınsanacak oranlarda olmadığı bellidir. Ben ihraç edilmiş bir hakimim. Bizim meslek grubumuzda 4000 kadar hakim savcı FETÖ suçlamasıyla ihraç edilmiştir. Bilindiği üzere hakim savcı çalışma evleri FETÖ'nün soruları dağıtmak için tertiplediği yöntemlerden biridir. Etkin pişmanlıktan yararlanarak ifade verenler hakim savcı çalışma evlerinde kalan kişi sayılarını isim isim bildirmiştir. Bugüne kadar hakim-savcı çalışma evinde kalan 88 sanık etkin pişmanlık ifadesiyle 1639 hakim savcının adını vermiştir. Avukatlıktan hakim savcılığa geçenlerde ise farklı bir teknik uygulanmış, adaylar çalışma evlerine alınmadan çeşitli illerde yapılan organizasyonlarla sınavdan iki gün önce sorular cemaat tarafından adaylara gösterilmiştir. Bunların sayısı yaklaşık 500 kişidir. Rakamlarla görüldüğü üzere soru çalma hiç de azımsanacak oranlarda değildir. Velevki cemaat yapılanması geçmişte iyi şeyler de yapmış olsun, bu iyilikler başka ahlaksızlıkların vizesi olarak görülemez. Soru çalmak hırsızlıktır, aşağılıktır, bir gencin geleceğini çalmaktır. Bırakın müslümanlığı, insanlık kaidelerine bile uymamaktadır. Sevgili peygamberimiz Mekke'den hicret ederken kendini öldürmeye gelenler de dahil olmak üzere bir kısım müşriğin malları kendisinde emanet bulunuyordu. Evden ayrılmadan önce malların sahibiplerine teslim edilmesi için Hz.Ali'ye talimat vermiştir. Nasıl olsa savaştayız, bunlar da benim canıma kastetmiş, öyleyse ben de onların malını yiyeyim dememiştir. Şayet savaştaysanız kazanınca mükafatı olduğu gibi kaybedince ağır zarara uğramanız kaçınılmazdır.