Mor Beyin olayını çözen “Koray Peksayar’ın 52 sayfalık raporuna göre:
“Mor Beyin” adlı uygulama geliştirici ekip, Google Reklamları ve Google Analytics hizmetlerine bağlantı için sayfa koduyla birlikte kendi belirlediği diğer HTML kodunu, kullanıcının farkındalığı dışında uygulamanın reklam alanı içerisinde gömecek şekilde bir tasarımda bulunduğu ve bu tasarımı yayınladığı uygulamalarda genel olarak kullandığı açık olarak anlaşılmaktadır.
Bylock net adresine yönlendirme yapan iframe kodunun da bu ekibin tasarrufuyla ilgi reklam alanında görünmez nokta halinde yüklettiği ve her iframe yüklenmesinde, kullanıcı ByLock uygulama sunucusuna bağlantı kurmuş gibi görünecektir.” (Fetö’nün Bylock Zokası, Ali Aktaş)
Görüldüğü gibi Mor Beyin öyle tesadüfü bir şey gibi durmuyor. Mor Beyin uygulamaları Bylock serverını kullanmıyor, reklamlarda bir yönlendirme var.
Diğer yandan benim teknik bir bilgim yok. Ama haberlerden gördüğüm her serverın bir IP’si oluyor. Bu serverlar hard disk gibi verilerin depolandığı yerler. Yani Bylock ile ilgili tüm bilgiler (mesajlar, kullanıcı isimleri, onların şifreleri vs.) buralarda depolanıyor. Bunların yerini tespit edip, fiziksel olarak da alabilirsiniz. Uzaktan virüs ile içindeki bilgileri de çekebilirsiniz. Bu ikisini de yapamazsanız, Türkiye’de 80 milyonun IP adresi belli, kimler bu IP’ye bağlanmış tespit edebilirsiniz. Bugün niye Wikipedia’ya giremiyoruz? Çünkü sitenin IP adresi belli ve yasaklanmış. Yasaklanmış şu demek: Türkiye’deki 80 milyon Türk IP adresi bu Wikipedia IP’sine bağlanamıyor. Bu durumda VPN lazım. VPN ne işe yarar? VPN sayesinde siz önce yurtdışında başka bir bilgisayara bağlanıyorsunuz o bilgisayar gidip Wikipedia’ya bağlanıyor.
Bylock serverı ABD’deyken kullananların hiçbir bilgisine ulaşılamadı. Oradaki serverın IP’si bile bulunsa, tüm bağlananları çıkarabilirlerdi, ama o bile bulanamamış demek. Bu kadar zorsa Litvanya’daki nasıl bulundu?
VPN’in ne olduğunu anlattım, Bylock’a bir süre sonra sadece VPN ile bağlanılabildiğini söylemiştim. Peki öyle olunca sizin IP’niz nasıl tespit ediliyor? VPN zaten güvenilir bir şey değil. Neden? En basitinden size bu hizmeti sağlayan ucuz bir şirket. İstihbarat örgütleri bu şirketleri gidip satın alabiliyor. Bırak sonradan satın almayı başta kendi o şirketi kurup, Türkiye’de ücretsiz VPN diye reklamını yapmış olabilir. Bu yüzden “Tor” vardı. Yani sizin bağlanmak istediğiniz IP ile sizin aranızda bir şirket IP’si yok. Tamamen sizin gibi halktan bir vatandaş var, gönüllü bilgisayarını size açıyor. Ama 2014 yılında FBI Deep web’in en sağlam sitelerinden biri olan Silkroad’u çökertince, kimse Tor’a da artık güvenmiyor. Teknik detayını bilmiyorum. Ama 2014 yılı itibariyle devletler internette anonimliği bitirmişti.
Whatsapp’da mesajlar çift taraflı şifreleniyor. Bu özellik sonradan gelmiş olması lazım Whatsapp’a. Bu ne demektir. Siz bir mesaj attığınızda o mesaj Whatsapp’ın serverına gidiyor oradan gönderdiğiniz kullanıcıya. Peki servera giderken o mesaj ele geçemez mi? Evet sizi takibe almışlarsa ele geçebilir. Ele geçtiğinde ama şifresi oluyor, önce şifrenin kırılması lazım.
Bu bilginin ne önemi var? Hiçbir önemi yok, dediğim gibi devlet ancak 1 kişiyi gözüne kestirdiğinde onun iletişimini takip eder ve o zaman önemlidir bu şifreleme olayı. Bylock’ta direk 100 binlerce insanın bilgisi server’dan alınıyor.
Diyebilirsiniz “Gülen cemaati Bylock yerine Whatsapp kullansa ne olacaktı? Bak işte o çift taraflı şifreleme başta yokmuş.”
Bylock’ta da o özellik hiç yoktu ki. Ayrıca doğrudan takip edilecek kadar önemli biri misiniz? Sizi takip etmeye karar vermişlerse zaten fişlenmişsinizdir. Sizin telefonunuzu da dinlerler, diğer uygulamalardan attığınız mesajları da takip ederler. Önemli biri değilseniz bırakın Whatsapp kullanmayı normal mesaj atın, hiçbiri depolanmaz.
En güvensizden en güvenliye bir sıralama yapılırsa, en güvensiz Bylock, en güvenlisi normal mesaj. Komik ama öyle. Tabi bu suça bulaşmamış kişiler için geçerli.
Diyebilirsiniz ki normal mesajı devlet dinlemek isterse ama dinleyebiliyor, o riski almamak için Bylock iyi değil mi? Bylock’ta da çift taraflı şifreleme yok, mail atmak gibi bir şey. Çok rahat araya girip takip edilir.
Kronolojik olarak belli tarihleri vereceğim.
Mart 2014 Bylock ortaya çıkıyor.
22 Temmuz 2014 Paralel Devlet Operasyonu ile birçok polisin tutuklandığı gün ve çoğu kişinin dijital materyaline el konuluyor.
Temmuz 2014 Mit’in Bylock’u tespit ettiği, itirafçıların bu durumu söylediği belirtiliyor.
14 Ağustos 2014 Bylock serverı ABD’den Litvanya’ya taşınıyor.
Ağustos 2014 Morbeyin ortaya çıkıyor
Ağustos-Eylül 2014 Gülen cemaati tabanı yeni bir program sandıkları Bylock’u yüklemeye başlıyor
Eylül-Ekim 2014 Askerlerin sivil abileri Bylock tespit edildi diye Eagle’a geçiyor. 15 Temmuz sonrası birçok itirafçı beyanı var. Bylock güvensiz diye Eagle’a geçmişler 2014 Eylül-Ekim gibi (Link)
Şubat 2016 Taban Bylock programını bırakılıyor ve bazıları Eagle’a geçiyor.
Gazetelerin Bylock’un haberini yapması da var, tahminim 2015 yılı gibiydi.
Bu kronolojiye bakınca:
1) Server neden yer değiştiriyor ve neden Litvanya?
2) Askerlerin sivil abileri neden 2014 Eylül-Ekim gibi Eagle’a geçiyor?
3) Askerler, Polisler neden ankesör kullanıyor, madem bu programlar güvenli onlar neden hiç Bylock ya da Eagle kullanmıyor? Malum savcı ve hakimler kullanıyor.
4) Morbeyin neden 2014 Ağustos’ta ortaya çıkıyor?
5) Morbeyin 2014 Ağustos’da ortaya çıkıyorsa bu programın güvensiz olduğunu ve başka insanların programa dahil edilerek bir örtme operasyonu yapıldığının göstergesi değil mi? Öyleyse neden taban da yüklüyor o dönem?
6) Taban neden 2016 yılında Eagle gibi 2 sene öncenin programını yüklüyor? Neden o dönem kullanılan mevcut programı yüklemiyor? Tango görünümlü yeni kripto programı mesela?
7) Taban Eagle’a geçtiğinde Eagle’ı 2014 yılında kullanmaya başlayanlar hangi programı kullanıyor
8) Bylock’tan önce başka gizli programlar var mıydı? Varsa taban bunları neden kullanmadı? Sonradan ne değişti de tabana böyle bir hizmet(!) vermeye karar verdiler?
9) Bylock Nisan’da ortaya çıktığına göre neden Ağustos’a kadar bu programı taban kullanmadı?
10) Hususi kesimin kullandığı onca gizli programdan neden sadece Bylock Mit tarafından tespit edildi?
Buraya kadar anlattıklarıma göre zaten cemaatin tabanının bir gizli programa asla ihtiyacı olmadığını anlamışsınızdır. Olsa bile teknik olarak neden Bylock? Gerçekten teknik olarak en güvenlisi mi?
2014 Ağustos’ta bu program tabana yayıldığında 100 binlerce insan bu programı yüklediğinde MİT’in o zamana kadar haberi olmamış olsa bile. O dakikada haberi olmayacak mı? Olduğunda serverın IP’sini bulması ya da yerini bulması çok mu zor? Hepsini geçtim zaten 2015 yılında gazetelere haber olan şeyi 2016 Şubat’a kadar niye kullanıyorsunuz. Tabanın da büyük bir kısmı 2015 yılında bırakıyor bu arada.
Buraya kadar anlattığım şeylere göre normal yoldan mesajlaşsanız bile devletin 100 bin insanı takip edecek gücü yok. Onların mesajlarını depolayacak gücü yok. Bylock’ta binlerce insanın mesajları depolanmış.
Şöyle ifade edeyim, 100 bin kişilik listeyi devlete veriyorum. Bunlar Gülenci mesajlarını ve aramalarını dinleyin. Devlet diyor ki elimde o teknoloji yok, ben bu kişilerin sadece HTS kaydını (kim kimi ne zaman aramış) depolayabilirim. Onun dışında ne aramalarını dinleyebilirim ne mesajlarını görebilirim ne Whatsapp yazışmalarına ne de Kakao vs. kullandıkları diğer uygulamadaki yazışmalarına erişebilirim. Ama içlerinde önemli olanların telefonlarını ve mesajlarını takip edebilirim. Telefonuna sızdıracağım virüsle de diğer uygulamalardaki yazışmalarına bakabilirim. Burada bu iş için çat patlasa 500 personelim var, ancak 500 hedef insana bunu yapabiliriz.
Peki devlet 100 bin kişinin tüm yazışmalarını ve konuşmalarını nasıl takip edebilirdi?
Onun için tam olarak Bylock gibi bir uygulama lazımdı… Nitekim 2017’den sonra da tüm yazışmalar peyderpey geliyor. 2017’ye kadar yani bu yazışmalar gelmediği dönemde Gülen cemaatinin yöneticileri “ellerinde yazışmalar yok, bu Bylock tespiti sahte, Bylock güvenli bir program, kesinlikle fişleme listelerine göre Bylock iftirası atıyorlar” diye yalanlarına devam ettiler. “Aman efendim hiç yazışmalar olur mu, 3 gün içinde zaten o mesajlar siliniyordu, yazışmalar depolanmıyor ki…” Aynen programın bir özelliği 3 gün sonra attığınız mesajlar siliniyordu. Meğerse sadece sizden siliniyormuş, hepsini serverda depolamışlar. Bu arada yazışmaların %99’unda sıkıntı bir durum yok.
Bylock öyle bir rezillik ki, yukarıda sorduğum sorulardan kaçmak için her türlü yalanı attılar ama işin içinden onlar da çıkamıyor. Ne deseler zıttı çıktı ve millet soruyor, sorguluyor. İlk yazıda Gülen’in söylediği sözleri hatırlayalım. Herkesin kullandığı bir program, yaptıkları fişlemelere göre bizden olanları seçip cezalandırıyorlar. Tabi bunu yiyenler de var maalesef. Yemese bile sorgulamaların önüne geçmek için bu şekilde bilgiyi yayanlar da var. Tüm sorulara “ama bu yasal bir program” diye cevap verenler de var. Ne sorarsanız sorun ama bu yasal diyorlar.
Özetlersek;
Yukarıdaki haberde (Link) gördüğünüz gibi Jandarma’da görevli sivil bir abi ki kendisi Adil Öksüz gibi bir akademisyen, 2014 Ekim’de kesin bir emirle Bylock kullanmayı bıraktığını söylüyor. Temmuz’da silmesi gerekir diye düşünebilirsiniz, niye Ekim’de silmiş? Belki itirafçı olan kişi yanlış hatırlıyor ya da o zaman o da önemsiz orta düzey olduğu için umursanmamış. Tahminim o sıra Eagle programına geçtiler. Peki koca bir cemaat neden 2016 Şubat’a kadar Bylock kullandı. Tek bu haber değil birçok itirafçı Bylock’u 2014 Yazın silip, Eagle programına geçtiğini söylüyor.
Bu bir yana Mor Beyin’in başlangıcı 2014 Ağustos. 2014 Ağustos zaten tabanın ilk yükleme tarihi… Haydahh…
Mor Beyin’de yaptıkları farklı uygulamaların Bylock serverına bağlanmasıydı. Mit zaten Bylock’u tespit etmiş. Tek yapması gereken Bylock’un server IP’sini bulmak, onu bulduğu an Türkiye’den kimler o IP’ye bağlanıyor 1 günde ortaya çıkarır. Burada ortaya çıkacak IP’leri çoğaltmak için 11.480 insan daha bu ağa dahil ediliyor.
Tamam da sonra neden taban bu programı yüklüyor? Bu Mor Beyin hamlesini yaptıktan sonra kimsenin o programı kullanmaması gerekir. Ayrıca o sıra serverı da taşımış görünüyorlar. Cemaatin saçmalıkları bitmez.
Kıble pusulası gibi birçok uygulama ile birçok insanı bilerek Litvanya’daki Bylock serverının IP’lerine yönlendiriyorsun. Öyle olunca yargılamaları sulandırmak istemişler deniyor. Kendi çekirdek kadrosunu korumak için Mor Beyin’e başlıyor, ama baktı bu az oluyor tüm tabana yayıyor ve çift dikiş önlem alıyor.
Ayrıca siz oraya Mor Beyincileri de dahil etseniz bunu devlete söylemediğiniz sürece hepsi tutuklanacak, ki asla söylemediler de. Cemaatin gazetesi bunu hemen haber yapabilirdi, yapmadı. Yani Mor Beyin ve tabanı dahil ederken, ya biz devlet o zaman kimseyi tutuklamaz diye düşünmüştük, biz böyle olsun istemedik diyemezler. Buna yönelik bir devam hamleleri yok çünkü.
Şu net, tespit edilmiş bir programı yüklemişiz. Hani program güvenli, yüklemeyen hain dedikleri zamanda ben zaten MİT’in tespit ettiği ve ele geçirdiği ya da ele geçirmesi çok muhtemel programı yüklemişim. Çünkü 100 bin insanın kullandığı gizli bir program olmaz/olamaz. Tam tersi kendini gizlemek için değil, kendini ifşa etmek için böyle bir program kullanılabilir. Devlet bir site kurup şu Gülenciler şuraya bir giriş yapsın, sayım yapıyoruz dese ancak bu kadar olabilirdi.
Amaçları neydi bilemiyorum. Mağduriyetleri artsın devlet içinden çıkamasın bu yargılamaların olabilir. Vezirlerimiz tespit edilmesin, hemen araya dışardan bakan biri için Gülenci gözüken ama tabandan olan yüzbinlerce kişiyi dahil edelim ki, kim vezir kim piyon anlaşılmasın olabilir. Sonuç olarak tabandan bir öğretmen de yüklüyor bunu, öğretmen gözüküp mesleğini yapmayan mahrem imamlık yapıp Kara kuvvetleri imamı da yüklemiş, ikisi dışardan bakınca aynı.
İnsanları fişletip, Gülen’i darbeye ikna etmek olabilir. Ne alaka demeyin. Gülen’in zorla darbeye ikna edildiğine inanıyor çoğu isim. O zorlamayı bu şekilde yapabilirlerdi, bizim Bylock’u tespit etmişler gibi. Üzerine Banka, Sendika vb.
Diğer yandan bir darbe planına girecekleri için MİT bu Bylock, Banka, Sendika gibi işlerle uğraşsın, kurmayların bir tanesi bile takip edilmesin diye düşünülmüş olabilir.
Kontrol ve istihbarat manyağı biriyseniz kendi cemaatinizi de dinlemek ve takip etmek istersiniz. Sonuçta serverdan yazışmalara bakabiliyorsunuz. Kemalettin Özdemir kendisi polis imamıyken Gülen’in emiriyle dinletildiğini söylüyordu. PTT Messenger ile devlet ne yapmak istiyorsa, paralel devlet de Bylock ile başta onu yapmak istemiş olabilir.
Tabi bir yandan Gülenci yönetim bunları planlarken, içlerinde itirafçı olmayı düşünenler de arka plandan Yargı organları ile bir pazarlığa girmiş. Sonuçta bir de Bylock’un ele geçirilme olayı var. 30’a yakın gizli program kullandılarsa tek ele geçen bu. Cambaza bak oyunu mu yaptı cemaat devlete bilmiyorum. Diğerlerinin de ismi MİT tarafından biliniyor ama hiçbiri çözülemedi. 30 programın hepsinin serverı ABD’deydi de bir bu Bylock mu Litvanya’daydı ondan mı tek bu çözüldü bilmiyorum.
Tepedekilerin çok rahat itirafçı olup pazarlık yapabildiklerini bildiğim için bu ihtimali de çok yüksek görüyorum. Polis teşkilatının tüm listesini garson usb’si ile teslim ediyor biri. Zorla insanları 2016’da Sendikaya üye yapmalar. Banka Asya’ya para yatırtmalar. Digitürk aboneliği iptalleri. 10 yıl kaydı tutulan ankesör numaralarıyla askerleri aramalar. Bunu her hafta sonu belirli saatlerde sırayla kendinden sorumlu olduğu 3 askeri arayarak yapmalar.
Normal cep telefonundan arasa tespit edilemeyecek bir sivil imam, askerleri sırayla ankesörden arıyor. Ve 1 günde tüm TSK’da ankesörden aranan personel çıkarılıyor. Sonra bakarlarsa ardışık aramaya bakıyorlar. Cep telefonundan arasa, ancak o kişinin sivil imam olduğu tespit edilirse aradığı askerlere bakabilirler. O sivil imam gibi binlercesi olduğunu düşünün devletimiz tek tek uğraşmak zorunda kalacaktı. Hele bir de hatlar üzerine değilse, hiç işin içinden çıkılamazdı. Ama gerek kalmadı ankesör var.
Böyle sorular sorunca işte bizim tarlayı çoktan sürmüşler deniyor. Hatta Adil Öksüz örnek gösteriliyor.
Kesinlikle katılmıyorum. Cemaatin tepesindekilerin TCK bağlamında işlemedikleri bir suç kalmamış ki, böyle insanlar para ve güç nerdeyse oraya gider. Siz kaybederseniz çoğu itirafçı olur. Bu hayatın gerçeği. Niye itirafçı oldun bak günah mı diyeceksin soru çalmayı, sahte delil koymayı organize etmiş birine?
Gülen’den her türlü pisliğin fetvasını alan biri ile Gülen’in iyi bir hoca olduğunu düşünen tabandan birinin cemaate ve dine bakışı aynı mıdır? Biri artık gerçekleri görmüş ya bu cemaatten ayrılacak ya da para ve güç bitine kadar kalacak.
Kendini kurtarmak için tepe yönetimdeki herkes ikili oynamış olabilir.
Gülen ve çevresi niye tek bir açıklama yapmıyor? “Efendim işte açıklayamaz ya şimdi bunların zamanı değil ya açıklarsa insanların inancı sarsılır...”
Evet sarsılır, Gülen’in zerre kalp gözünün açık olmadığı, beyin gözünün bile kapalı olduğu. Peygamber ile istişareyi bırak, ilkokul seviyesinde kararlar bile veremediği ortaya çıkar.
Ahmet
Twitter: @a_wolfenstein
3 Yorumlar
Ahmet bu yazı için seni tebrik ederim. Bylock la alakalı bir çok yazı okudum ama bu kadar doyurucu bir yazı okumadım.
YanıtlaSilŞimdi sıra Gülencilerde, bütün bunlar için bir cevapları var mı merak ediyorum.
Gülen ve etrafının en büyük sorunu kibirdir.Doktor kadar doktorluk bildiğini iddia ettirecek kadar kibirlidir. Kibirden ne yaptıklarını göremediler. Aldıkları Risk' den direk etkilenmeyecekleri en fazla insancıkları yem edecekleri içinde seçilmiş ve dünyayı yönetecek kişiler olduklarını da düşünerek her riski aldılar..Kendileri Amerika' da çiftliklerinde suikast ihtimaline karşı evlerini değiştirirken(o kadar riske bile katlanamayan cesaret abidesi seçilmiş hoca) , herkesi ortada bıraktılar. Zeki bir şizofren haplarını almayı kesince anormalleşti ve kendini kurtarıcı ,yenilmez, Allah'ın dünyadaki eli falan sandı. Sonuç çok acı oldu.İslamın eğitimli kesimini bitirip dindarlığı gazlanmış , eğitimsiz, akılsız ve muhakemesiz bir gruba bıraktılar. Kemalistler plan yapsa dine bu 2 ruh hastası kadar zarar veremezdi..
YanıtlaSilKafana kemalist kadar taş düşsün. Düştü zaten :)
Sil