Header Ads Widget

test banner

Sormayan, Sorgulamayan Bir İnsan Modeli: Barboros Kocakurt

Burada “Gülen’in Vefatından Sonra “Cemaat”e Ne Olacak?” başlığı altında bir yazı yazmıştım. Bu yazıda, o yazıyla ilgili bir anektodumu paylaşmak istiyorum. 

Bir gün, İstanbul’un Avrupa yakasında, bir yurtta Cevdet Türkyolu gibi Gülen’in manevi evladı mesabesinde olan Barboros Kocakurt’u dinliyoruz. Uzun uzun Gülen’den bahsetti. Zaten ondan başka da sermayesi yoktu. Birçok “Abi” gibi işi gücü hatıra anlatmaktı. 

Bu hatıra anlatma işini de bir başka yazı konusu yapmak isterim. Çok iddialı bir laf edersem “Gülen cemaatinde” benim gibi Ali Ünal gibi çok az sayıda “hoca” hariç dini sohbet yapan, dinin felsefi temellerini anlatan hoca sayısı çok azdı. Talep, hâtıra yönünde olunca, arz da o şekilde oluyordu. Hâtıra anlatan hocalar en popüler hoca oluyor, onların da son kullanma tarihi en fazla 2-3 sohbet oluyor, sonrasında kendilerini tekrar ettikleri için 3. defa gittikleri yerde dördüncüye davet/rağbet olmuyordu. Tabi bu durum, The Cemaat’e has bir durum değildi; Tarikatların ve cemaatlerin geneline ait bir problemdi. 

Gelelim Barboros Kocakurt’un anlattıklarına; Gülen’den övgü dolu sözlerle bahsettikten sonra “Allah hocamızı başımızdan eksik etmesin” dedi. Ben sohbetin ardından “o bölgenin abisine” “ölümlü bir insan için böyle dua edilir mi?” dedim. Cevap: “Sen Barboros Abinin kim olduğunu biliyor musun? Bir bildiği var ki, söylüyor…” oldu. 

İşte görüyorsunuz “Türkiye’nin en entelektüel” cemaatinin hali… Gülen’in yanında yetişmiş “abi” ve “bölge abisinin” seviyesi… 

Peygamber de olsa, fani biri için “Allah onu başımızdan eksiz etmesin” duası, kabul olmayacak bir duadır. Sözün kulaktan girip, üzerinde düşünülmeden ağızdan çıkmasına örnektir… 

Kimileri buna “galat-ı meşhur” diyebilir. Galat-ı meşhur, kelime veya deyimlerin yanlış bir biçimde kullanılması sonucu doğrunun yerini almasıdır. 

Eğer biri “Allah onu başımızdan eksiz etmesin” duasını yaparken, bu yanlışla, “Allah’ım, önümüzdeki bu örnek şahsiyetin, bizlere yaşayarak öğrettiği Kur’an ve sünnet ilkelerini baş tacı yapmayı, bir ömür onların rehberliğinde yaşamayı bizlere nasip et” doğrusunu kast ediyorsa, mazur görülebilir mi? 

Bence hayır. Çünkü bu yanlış duayı yapan birçok kişiye sordum cevapların çoğu “öyle duyduk…” şeklindeydi… 

Türkiye’de avamda seviyenin dipte olduğunu, bu ve benzeri ifadeleri halkın çoğunun üzerinde düşünmeden kullandığını biliyorum. 

The Cemaatteki malzemenin kalitesini gösteren Barbaros örneğinden sonra, TR’deki bir çok cemaat ve tarikatların seviyesini gösterme adına bir menkıbe anlatayım. Tabi benim menkıbe dediğim bu örneğe onlar “Sahabe hayatından muhteşem bir tablo” diyorlar. 

Yeni Akit’ten Abdullah Yıldız’ın köşesine aldığı menkıbe şöyle: Bu menkıbede parantez içindeki kırmızı yazılar benim yorumlarım. 

“Rasûlüllah Efendimiz (s.) Zatü’r-Rika gazvesinden dönüyordu. Müşriklerden biri, “Muhammed’in arkadaşlarından birini öldürmedikçe onlardan vazgeçmeyeceğim” diye yemin edip İslam ordusunun arkasına düştü. Ordu konakladığında 
Hz. Peygamber (s.): 

-“Bu gece benim için kim nöbet tutar?” dedi. 

Muhacirlerden Ammar b.Yasir (r.a) ile ensardan Abbad b. Bişr (r.a) kalkıp: 

-“Biz tutarız” dediler. Hz. Peygamber onlara: 

-“Vadinin çıkış yerinde bekleyin” dedi. 

Onlar vadinin çıkış yerine geldiklerinde Abbâd (r.a ), Ammar’a (r.a): 

-“Gecenin başında mı, sonunda mı nöbet tutmak istiyorsun?” dedi. Ammar (r.a): 

-“Gecenin başında sen dur” dedi. 

Bunun üzerine Ammar (r.a) uzandı. Abbâd (r.a) da (o kadar insanın güvenliği kendisine emanet edilmişken, nöbet tutması gerekirken, emanete ihanet edip) namaza durdu. O sırada Müslümanları takip eden müşrik yol ağzına gelmişti. Namaza duran Abbad’ı (r.a) görünce, nöbetçi olduğunu anlayıp ona bir ok attı. Abbâd (r.a) sırtına saplanan oku çekip yere attı ve (hemen arkadaşlarını uyardı. Maalesef tehlikenin geldiğini fark ettiği halde böyle yapmak yerine, şahs-i kemalet derdine düşerek) namaza devam etti. Adam bir ok daha attı. (Abbad’ın hemen kırmızı alarma vermesi gerekirdi. Bir ordunun -o ordu içinde Hz. Muhammed’in (sav)- hayatını tehlikeye atma adına) Abbâd (r.a) o oku da çekip yere attı ve namaza devam etti. Adam bir ok daha attı. Abbâd (r.a) üçüncü oku da çıkarıp yere attıktan sonra rükû’a vardı ve secdeye gitti. Ondan sonra arkadaşına: 

-“Kalk, ben yaralandım, artık hareket edemiyorum” dedi. Ammâr (r.a) yerinden fırladı. Adam onu görünce kendisini fark ettiklerini anlayarak kaçtı. 

Ammâr (r.a.) arkadaşının kanlar içindeki halini görünce: 

-“Sübhanallah, ilk yarayı alınca, neden beni uyandırmadın?” dedi. Abbâd b. Bişr (r.a.): 

-“Ben bir sûre (Kehf sûresini) okuyordum, onu yarıda kesmek istemedim. Fakat adam bana ikinci ve üçüncü oku da atınca rükû’a varıp seni uyandırdım…. (M. Yusuf el-Kandehlevi, Hadislerle Müslümanlık, Akçağ Yay., 1/470-471 -Ebu Davud, Beyhaki- (Link

Yazar Abdullah Yıldız yazısını şu dua ile bitiriyor: “Efendimizin (s.) kıldığı namazları örnek alan ashabın kıldığı namazlar gibi namaz kılmak niyazıyla...” 

Aynı menkıbeyi Gülen’in vaazlarında da defalarca dinledik. Prizma serisinde geçen şekline şu linkten ulaşabilirsiniz. 

Bu menkıbeyi Abdullah Yıldız’ın köşe yazasından vermemin sebebi, bu tür menkıbelerin sadece The Cemaat’te makbul olmadığını göstermekti. 

Şimdi bu menkıbe üzerinden şu soruları soralım? 

Abbad b. Bişr’in yaptığı doğru mu? 
Kendi şahsi kemalatı için, sırf namazdan aldığı zevk/huşu ve huzur için bütün bir ordunun hayatını tehlikeye atmasına onay verir misiniz? 
Örnek gösterilecek bir insan mı, yoksa görevini ihmal ettiği için cezayı hak eden bir asker mi? 
Aynı durumda siz olsanız, siz de aynısı yapar mısınız? 
Farz-ı muhal, Gülen’in kaldığı kampın güvenliği namaza dursa ve vücuduna üç ok saplansa, ama namazı bozup kamptakileri uyarmasa, o güvenliğin akıbeti ne olur? 
Gülen, o güvenlikçiyi diğer güvenlikçilere örnek gösterir mi? 
Yine farzı muhal, Abbad bin Bişr, Abdullah Yıldız’ın yaşadığı sitenin güvenliği olsaydı ve Gülen’in kampındaki güvenlikçi gibi yapsaydı, Abdullah Yıldız o güvenlikçiyi köşesinde bir namaz kahramanı olarak tanıtır mıydı? 

Size basit gelebilir ama milyonlarca insan bunları sorgulamadan dinliyor, takdir ediyor ve üzerinde düşünmeden güzel örnek diye anlatmaya devam ediyor… 

Ben yıllarca The Cemaat içinde bunları sorguladım. Sorgulamalar damlaya damlaya göl olunca, deniz olmasından endişe eden “Abiler”, Abilerin Kanun Hükmünde Kararnamesi (AKHK) ile vazifeme son verdiler. 

Böylesi menkıbeler Kuran ve Peygamber terbiyesinde yetişen sahabelere hakarettir. Ben hiçbir sahabenin kendini düşünerek bir ordunun hayatını tehlikeye atacağına ihtimal vermiyorum. Burada şunu da söylemem lazım, bunlara sorgulamadan inanmasına rağmen The Cemaat’in seviyesi diğer tarikat ve cemaatlere göre çok iyi idi. Çünkü öyle saçma şeylere inananlar var ki, yazsam kitap olur… 

İslam toplumunu bir insan bedeni gibi düşünürsek, bu ve benzeri örnekler o bedenden alınan kan örnekleri gibidir. Tahlil sonucu: Kişideki imanının taklidi olduğuna ve buna bağlı olarak bilinç eksikliğine işaret ediyor… 

Sorgulamadan kabule alışık olan, mottosu “itaat et, rahat et” olan bir yapının 15 Temmuz’dan sonra tabanı tarafından sorgulanması kolay hazmedeceği bir şey değil. Enes Kanter’in Gülen’in çayından artakalanı içmesi de The Cemaat’te hala bir şeylerin değişmediğini gösteren zavallı ve rezil bir örnek. 

Bir de böyle bir rezaleti matah bir şeymiş görmeleri ve göstermeleri yok mu… 

Deniz TAVACI 
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Deniz Tavacı;
    Aşağıdaki linkten Gülen'e ait yazıyı okuyabilirsiniz. Bilgileriniz sizi yanıltıyor.

    https://fgulen.com/tr/fethullah-gulenin-butun-eserleri/kirik-testi-serisi/fethullah-gulen-dirilis-cagrisi/12307-fethullah-gulen-namazi-hissetmek-icin-ne-yaptiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahsettiğiniz linke baktım. Orada farklı bir şey göremedim... Orada da namazını bozmayıp ordunun hayatını tehlikeye atan bir insandan bahsediliyor...

      Sil
    2. "Allâh'a yemin ederim ki, Peygamber Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) korunmasını emrettiği bu gediği kaybetme endişesi olmasaydı, sûreyi yarıda bırakarak namazı kesmektense ölmeyi tercîh ederdim."

      Bu ifadelerden durumun kontrol altında olduğu sonucu çıkıyor.

      Tarihi olaylar şöyle olsaydı, ben öyle yapmazdım gibi yorumlarla değerlendirilmemeli. Ki ordaki vurguların tamamı namaza dair huşu değerlendirmeleri.

      Teşekkürler.

      Sil
  2. Sahabe,de bir insan.hata yapamaz mı, meseleye ,iki farklı tevil yapılabilir..bir sürü sıkıntılı husus var bizde, bunların zaruret sırası çok arkalarda..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada konunun özü, tarikat ve cemaatlerde insanların anlatılanları düşünmeden, araştırmadan kabul etmeleri..

      Bir sürü sıkıntılı durumun sebeplerinden birine dikkat çekiliyor. Ayrıca elbette onlarda insan hata yapar ama hata yapan biri namaz kahramanı ve ruh insanı diye sunulmaz... Ayrıca bu hadisenin sağlam kaynaklarda referansı da yok...

      Sil