Kur’an ve sünnete vakıf bir insan olarak ben şuna inandım “Bir cemaate mensup olmak zarurettir/görevdir/farzdır.”
Fakat bu inancımı böyle ifade etmedim. Çünkü bazı kavramlar o kavramları, güzel temsil etmeyenler yüzünden toplum nezdinde sabıkalı hale gelebiliyor. Tarikat ve Cemaat kelimeleri de bunlardan biri… Ben yıllarca bu kelimelerin yerine “organize” kelimesini kullandım.
Neden kullandım, çünkü organize kelimesi, bütün tarikat, cemaat, vakıf, belediye ve devlet gibi oluşumları içine alan, 3 insandan, 3 milyar insana kadar insanların iş bölümü yaparak yaptıkları her işi içine alan bir kelime…
Yapmak istediğini, tek başına yapamayacağını düşünen, tek başına yapsa bile daha fazla fayda/verim/değer elde edemeyeceğini inanan insanın, diğer insanlarla birlikte iş yapmasının adı: Organize olmaktır.
Kısaca bütün insanlar tek başına yapamayacağı her iş için organize olur.
Peki, “organize/cemaat olmanın zıddı nedir?” denirse, tek başına hareket etmek denebilir.
Münferit kelimesi için TDK sözlüğünde “Tek, ayrı, kendi başına olan” anlamına geliyor.
Platformun adı münferit ama platformunun bir “Yayın ve Yönetim Kurulu (YKK)” var. Yani kimse tek başına hareket etmiyor.
Benim anladığım kadarı ile bu platformu münferit yapan, herhangi bir tarikat, cemaat veya benzeri bir grupla bağlantısı olmayan bireylerin yazı yazması…
Demem o ki: Hayatın içinde insanın münferit/tek başına/bağımsız hareket ettiği alan neredeyse yok gibi…
Bir toplumda devlet en büyük/makro organizasyonken aile de en küçük/mikro organizasyondur.
Doğduğumuzda bir organizasyonun/ailenin içine doğarız. O organizasyon, bizim kimliğimizi ve kişiliğimizi inşa eder. Sonra biz de aile oluruz yani organize oluruz…
“İnsan sosyal bir varlıktır” sözü: İnsan organize hareket eden bir varlıktır sözünü de içine alır…
Bu işin felsefesini sayfalarca yapabilirim…
Alanı daraltıp sadede gelirsem; Kur’an’ı ve (“Kur’an’ı doğru anlayan bir insan nasıl yaşar?” sorusunun cevabı olan) peygamberleri doğru anlayan bir Müslüman münferit/tek başına hareket etmez.
Tek başına hareket eden hiçbir peygamber yoktur. Her peygamber, vahyin rehberliğinde, inandığı değerleri, diğer insanlara götürmek için organize olmuştur.
Organize olmak şuurlu bir Müslüman için bir görevdir.
Bir misalle devam edelim. Ahlaksızlığı dünyayı saran bir yangına benzetelim; Kur’an bu yangın karşısında her Müslüman’a sorumluluk yükler. Bu sorumluluğun farkında olan Müslüman, yangına karşı tek başına mücadele etmek istediğinde, yangın karşısında yetersiz kalacağını bilir ve bu bilgiden yola çıkarak kendi gibi düşünen insanlarla yangına karşı birlikte mücadele verir.
Şimdiye kadar ortaya çıkan bütün tarikatlar ve cemaatlerin ortaya çıkmasının arkasında bu ve benzeri düşünceler vardır.
Önceki yazımızda şunu demiştim artık bu işler tarikatlarla ve cemaatlerle olmuyor.
Yapılması gereken: “Ben Müslümanım” demenin sorumluluğunu omuzlarında hisseden Müslümanların bulundukları ülkelerde tamamen yasal çerçevede faaliyet gösteren dernek, vakıf vb. yapılar içinde organize olması.
Bu süreçte ben de birçok insan gibi sıkıntılar yaşadım. Fakat ne yaşarsam yaşayayım, The Cemaatin ve benzerlerinin yaptığı yanlışlar benim gelecekte iyi insanlarla organize olup yapacağım doğruların katili olmayacak.
Elimde, dünyadaki bütün tarikat ve cemaatleri fesh edecek bir yetki olsa, onların hepsini kapatırım. (Bu bölümde buyurgan bir dil kullandığımın farkındayım. Siz bunu tavsiye olarak okuyabilirsiniz.)
Sonra da onlara “Eğer gerçekten bulunduğunuz ülkelerde hala İslam’a hizmet etmek istiyorsanız, kuracağınız dernek ve vakıfların tüzüğünde şunların yazması ve içinde bulunduğunuz topluma şunları deklere etmeniz gerekiyor” derim.
Bu derneklerin veya vakıfların tüzüğünde şunlar yazmalı.
...
Yöneticiler seçimle iş başına gelecek.
Kararları yönetim kurulu verecek.
Verilecek her karar verilmeden önce, o karar için bağımsız yani o yapıyla bağı olmayan uzman görüşü alınacak.
Ardından alınacak kararlar artı ve eksi yanları ile bütün üyelere duyurulacak.
Gelecek itirazlar dikkate alınacak ve cevap verilecek.
Her şey şeffaf olacak.
Karar defteri olacak.
Orada yazanların dışında kesinlikle faaliyet yapılmayacak.
Yeni-eski her üyenin bilgi edinme hakkı olacak.
Her seviyede, herkes periyodik olarak hesap verecek.
Maaşlı çalışan varsa, belli periyotlarda mal beyanında bulunacak.
Eleştiri en temel hak olacak.
Niyet ve amaç net bir şekilde ortaya konacak.
…
Bu maddeler, yine bu maddelerle uyumlu bir şekilde çoğaltılabilir.
Yöneticiler seçimle iş başına gelecek.
Kararları yönetim kurulu verecek.
Verilecek her karar verilmeden önce, o karar için bağımsız yani o yapıyla bağı olmayan uzman görüşü alınacak.
Ardından alınacak kararlar artı ve eksi yanları ile bütün üyelere duyurulacak.
Gelecek itirazlar dikkate alınacak ve cevap verilecek.
Her şey şeffaf olacak.
Karar defteri olacak.
Orada yazanların dışında kesinlikle faaliyet yapılmayacak.
Yeni-eski her üyenin bilgi edinme hakkı olacak.
Her seviyede, herkes periyodik olarak hesap verecek.
Maaşlı çalışan varsa, belli periyotlarda mal beyanında bulunacak.
Eleştiri en temel hak olacak.
Niyet ve amaç net bir şekilde ortaya konacak.
…
Bu maddeler, yine bu maddelerle uyumlu bir şekilde çoğaltılabilir.
Bu dernekler veya vakıflar bulunduğu ülkelerin insanlarına şunu deklere etmeli;
...
Yaşadığımız ülkenin anayasasını, birlikte yaşama sözleşmesi olarak görüyor ve sözleşmenin bütün maddelerine uygun harekete edeceğimize söz veriyoruz.
Biz ülkemizde yaşayan herkesin (eşcinsel ve ateist de olsa) inanç ve ifade özgürlüğüne saygı duyuyoruz.
Dinimiz İslam, Biz Müslümanız. Bizim yaşadığımız ülkelerde, İslam devleti talebimiz yok ve olmayacak. (Sayımız beşken de olmayacak beş milyonken de olmayacak)
Devletten öncelikli talebimiz adalet olacak. Yine bu adaletin toplumsal yansıması olarak, devletin bütün inançlara eşit mesafe durması ve onlara inançlarını yaşayabilecek ortam sunması olacak.
Devletin laik olmasını her durumda savunacağız.
Yaşadığımız ülkeyi vatan bilecek, o ülke insanlarının iyi ve kötü günlerinde onlarla birlikte sevinecek, onlarla birlikte üzüleceğiz.
Yaşadığımız ülkede amacımız, ülke insanlarına yük olan değil, onların yüklerini taşımada destek veren, katma değer üreten bireyler olmak.
Yaşadığımız ülkede vergi vermeyi en temel görev bilecek,
Vergi vermeden alacağımız her hizmetin haram olduğunu, o ülkedeki bütün insanların haklarına tecavüz olduğunu kendi üyelerimize ilan edeceğiz.
…
Bu maddelere yine bunlarla uyumlu yeni maddeler ilave edilebilir.
Yaşadığımız ülkenin anayasasını, birlikte yaşama sözleşmesi olarak görüyor ve sözleşmenin bütün maddelerine uygun harekete edeceğimize söz veriyoruz.
Biz ülkemizde yaşayan herkesin (eşcinsel ve ateist de olsa) inanç ve ifade özgürlüğüne saygı duyuyoruz.
Dinimiz İslam, Biz Müslümanız. Bizim yaşadığımız ülkelerde, İslam devleti talebimiz yok ve olmayacak. (Sayımız beşken de olmayacak beş milyonken de olmayacak)
Devletten öncelikli talebimiz adalet olacak. Yine bu adaletin toplumsal yansıması olarak, devletin bütün inançlara eşit mesafe durması ve onlara inançlarını yaşayabilecek ortam sunması olacak.
Devletin laik olmasını her durumda savunacağız.
Yaşadığımız ülkeyi vatan bilecek, o ülke insanlarının iyi ve kötü günlerinde onlarla birlikte sevinecek, onlarla birlikte üzüleceğiz.
Yaşadığımız ülkede amacımız, ülke insanlarına yük olan değil, onların yüklerini taşımada destek veren, katma değer üreten bireyler olmak.
Yaşadığımız ülkede vergi vermeyi en temel görev bilecek,
Vergi vermeden alacağımız her hizmetin haram olduğunu, o ülkedeki bütün insanların haklarına tecavüz olduğunu kendi üyelerimize ilan edeceğiz.
…
Bu maddelere yine bunlarla uyumlu yeni maddeler ilave edilebilir.
Şimdi geldik bu yazının en önemli bölümüne. Bu bölümün girişinde Türkiye’de bulunan belli başlı tarikat, cemaat ve grupların isimlerini verelim.
İsmail Ağa Cemaati (Önderi Mahmut Ustaosmanoğlu)
İskender Paşa Cemaati (Zahit Koktu, Esat Coşan ve şimdi oğlu Nurettin Coşan)
Erenköy Cemaati (Muradiye Vakfı) Önderleri: Tahir Büyükkörükçü (Gazeteci) Ahmet Taşgetiren ve Topbaşlar
Süleymancılar, Önderleri: Kemal Kaçar’ın torunları Denizolgun kardeşler.
İhlascılar (Enver Ören)
Kırkıncı Hoca ve Yazıcılar gibi diğer Nurcu gruplar
Nakşibendi Yahyalı Cemaati Önderi: Ramazan Dinç.
Hakikatçiler, Önderi: Ömer Öngüt.
Hazneviler, Önderi: Muhammet Muta Haznevi
Menzilciler, Önderi: Abdulbaki Erol.
Uşşakiler, Önderi: Fatih Nurullah.
Kadiri Muhammediye, Önderi: Muhammet Ustaoğlu.
Hizbül Tahrir.
Tillocular.
Halveti Tarikatının Şabaniye kolu
Nurettin Yıldız Gurubu
Ve The Cemaat grubu
…
Yurt dışında da bağlantıları olan bu yapıların hepsine şu soruyu soralım.
Yukarıdaki tüzük ve deklarasyonun altına imza atar mısınız?
Şimdiye kadar izledikleri çizgiye bakarsak at(a)mazlar.
Bu imzayı atamayan Müslümanlar yaşadıkları ülkelerde, kendi gibi düşünmeyenler için potansiyel tehlike olurlar mı? Evet.
Halkın bir kısmına sempatik gelseler bile, istihbarat örgütlerinin yakın takibinde olurlar mı? Evet.
Bunların büyümeleri, o ülkedeki insanlarda endişeye sebep olabilir mi? Evet.
“Sayıları azken, zayıfken diyalog, hoşgörü, birlikte yaşama” diyorlar ama yarın sayıları arttığında, daha güçlü olduklarında farklı bir şey söylemeyeceklerinin/yapmayacaklarının teminatını ver(e)miyorlar” diyenler olur mu? Evet.
…
Bir ilahiyatçı olarak neden imza atamadıklarını, attıkları zaman Kur’an ve sünnette -onlara göre- karşılarına çıkacak problemleri de biliyorum. Hatta yukarıdaki gruplardan bazılarının bu metni imzalayanları tekfir edeceğini de biliyorum. Bunları bilmenin yanında bu grupların problem gördükleri hususların nasıl aşılacağını da (estağfurullah) biliyorum. (O bilgileri başka yazıların konusu yapmayı düşünüyorum.)
Bu yazının final cümlesi şu olsun: Yaşadıkları ülkenin insanlarına güven veremeyen tarikatlar, cemaatler ve benzeri gruplar o ülke insanlarına inandıkları değerler adına fazla bir şey veremezler.
Verdikleri “az”la avunurlar. Verebilecekleri “çok”un önünde kendilerinin engel olduğunun da farkına var(a)mazlar.
Bir kere daha söyleyerek bu yazıyı bitireyim: Elimde yetki olsa yukarıda yazdığım maddeleri tüzüğüne koymayan ve deklere etmeyen hiçbir dini grubun faaliyetine izin vermem.
Yani onların İslam’a zarar vermesine; Müslümanları güvenilmez insanlar gibi göstermelerine, bir iç tehdit gibi algılanmalarına sebep olacak hiç dernek veya vakfın kuruluşuna izni vermem.
Böyle bir yetkim hiç zaman olmayacak ama -Allah ömür verirse- bir gün şu imkanlarım olacak. İleride bir dernek veya vakıf kuracak olursam mutlaka ama mutlaka tüzüğüne yukarıdaki maddeleri koyar, yukarıdaki metni deklere ederim.
Veya bir derneğe veya vakfa üye olacaksam tüzüğünde yukarıdaki maddelerin olmasını ve yukarıdaki metni deklere etmesini isterim.
Başlıktaki soruya dönersek, bence her münferit yukarıda bahsettiğimiz tüzük ve deklarasyon çerçevesinde organize olmalı…
Deniz Tavacı
24 Yorumlar
Deniz bey, maddeler çok güzel, fakat islam gerçekten bu maddelere uyumlu mu?
YanıtlaSilHem müslüman olup hem o maddeleri samimi olarak uygulamak mümkün mü?
Allah gücü ele geçirip zorla da olsa uygulatmayı emretmiyor mu?
Mesela diyelim Mekke civar demokrasiye geçti, müşriklerde mekkede yaşıyor.
Onlar pislik değil mi, ateistler pislik değil mi, mekke civarındak ''pislikler'' orda yaşamaya devam mı edecek?
Yeni bir din getirmeden veya islamı değiştirmeden bahsettiğiniz maddelerin islama gerçekten inanan hiçbir grup tarafından onaylanacağına inanmıyorum.
Bence siz de takiyye yapıyorsunuz :)
hocam ateistler niye her şeyi islama getiriyor?
Silislam'ın 1000 tane yorumu var belki herkeste 1400 yıldır bu yorumlardan birine tutunmuş devam ediyor.
senin dediğin kısım bir tane yorumu ve sen ısrarla gerçek islam bu diyorsun. ışid da aynısını diyor.
Dersinki 1000 tane yorumu olan şeye ben inanmıyorum, okey. ama illa en ilkel yorumunu getirip islama çakmaya gerek yok
kardeş, kuran diye bir kitap var, hadisler var, 1400 yıllık uygulamalar var, ben kendimi kandırma peşinde değilim, gerçeğin peşindeyim.
SilAçık kuran ayetleri dururken İnsanın aklıyla dalga geçer gibi islam bu değil demek akıldan istifa etmektir. Sizin yorumunuza mı inanalım Allahın söylediğine mi?
Allahın söylediği eğer kitapta yazan değilse, çarpık kaçamak zamane yorumlarınız ise, o zaman siz ne dediğini bilmeyen kendini ifade edemeyen bir Allaha inanıyorsunuz.
İşid gibiler daha dürüst, onlara, kuranı ve islamı çarpıtanlardan daha çok saygı duyar oldum, hayal dünyasında bir dini yaşamıyorlar, inandıkları dini olduğu gibi yaşıyorlar.
burada da defalarca işidin usa tarafından kurulduğu deklare edildiği halde, işidin ne islamı ne de müslümanları temsil etmediği tespit edildiği halde neden ısrarla işidi müslümanmış islamiyeti yorumlayan bir grupmuş gibi lanse etmeye çalışıyorsunuz?
Silİşidin müslüman olduğununa neye göre karar veriyorsunuz? nedir sizi onların müslüamanlığı temsil ettiğine ikna eden argümanlar?
ateistler neden her şeyi islama getiriyor? Nedeni malesef İslamı şu anda temsil eden kurum olmayışı. ve dediklerinde samimi olmamaları. madem dine karşısın? hristiyanlık hakkında budistlik hakkında da demeç ver. sadece islamla ilgili sözler söyleme. nede olsa senin için hepsi din ve sen karşısın.
İşidi kimin kurduğu önemli değil, yaptığı herşey islama uygun. Sahabeler mesela halit insanları islamdan çıktı diye ateş kuyularında yakıyordu işid de yakıyor.
SilPeygamber ve sahabeler cariye alıyordu, kuran nice ganimet vadediyordu (içlerinde cariyeler de var) işid de ganimet alıyor, peygamber tebük seferi için beyaz cariye vadiyle isteksizleri motive ediyordu, işid beyaz cariyelere tecavüz ediyor (pardon istifraş yapıyor).
Kuran el kol çaprazlama kesin diyordu, peygamber kesmişti, işid de kesiyor.
Kuran önce ''dinde zorlama yoktur'' diyordu, sonra ''onları gördüğünüz yerde öldürün'' diyordu, peygamber ''bizi yurdumuzdan çıkardılar'' diye müşrikleri kınıyordu, sonra onlara ''siz pisliksiniz, 4 ay süre, sonra onarı gördüğünüz yerde öldürün'' diyordu, islamcılar her yerde aynısını yapıyor,
güçlenene kadar demokrat, sonra ''kafire verilen söz geçersizdir''.
Bu gibi problemleri görüp dile getirenler inanın ateistler falan değil, yıllarını islama vermiş ama artık kendini kandıramayıp gözünü açan insanlar.
Sizin de kendinizi kandırmayı bırakıp akıl ve vicdanın yoluna geleceğiniz günler yakındır. İslamı eğer cesaret edebilirseniz orjinal kaynaklarından okuyun, rafine süzme güzellemelerden değil.
Ama pek de tavsiye etmiyorum, psikolojiniz bozulma dininizden çıkma ihtimali çok yüksek.
Cahillik mutluluktur.
Kuranda yazan gerçek islam değil, peygamberin uygylamaları gerçek islam değil, sahabeleri yaptıkları gerçek islam değil, ne o zaman bu gerçek islam?
SilBen söyleyeyim, hayal ve temenni, ''yenilerin masalları''.
Neden hristiyanlıktan bahsetmiyorum, çünkü konumuz değil, problemlerimizi kaynağı değil, yaşadığım ve tüm hayatımı işgal eden, uğruna 25 yılımı verdiğim din değil.
2. yorumu ypaan kişiyim
SilKARDEŞ diye hitap eden arkadaş
Ateist olmuşsun ama hala o kadar sığ bakıyorsun ki. Tepkiselsin duyguların beyni esir almış
Ben böyle anlıyorum kuranda bu yazıyor diyorsun, tamam git ateist ol o zaman. Ama senin gibi düşünmeyenleri " akıldan istifa " diye niye alay ediyorsun o zaman?
ateist oldun madem çok bilgilisin önce konuşmayı ifade özgürlüğünü öğren, sana adam diyor ki ben gelip kelimenin ilk manasını almıyorum bu yorumu yapmayacağım diyor. kalan tüm yorum yöntelmleri elinin tersiyle siliyorsun. ALLAH için git iki bilimsel bir çalışma uğraş da yorum metodu neymiş sadece kuran da mı var bi bak. Diğer yorum yöntemlerine akıldan istifa diyemezsin. bu cahillik bu ortadoğu da var.
ışid daha çok saygı duyuyorum diyorsun, Neyine saygı duyuyorsun kardeşim bak sana diyorum ki bilmiyorsun. Bir metni istediğin gibi yorumlayabilirsin bir çok yorum yöntemi vardır ve hiç biri birbirinden üstün değildir. Zahiri dil bilgisi yorumu yapıp diğerlerini cahillikle suçluyorsun ya hayatında hiç pozitif bilimlerde yorum metodolojisi okumadığın buradan belli.
Dinin en rezil yorumu Işid'ın ki, tutarlılığı falan da yok. Işid ın yaptıklarını helal gören başka yorumlar var mı? Var onlar gene tutarlı.
İlk okul terk ateist yorumlarını gördükçe deliriyorum, boşuna ateist olmuşsun git öğren başka sebep bul sonra ateist ol. Karşıdaki zaten sana diyor ki bana göre ayetin yorumu bu ben buna inanıyorum. Bir insanın inancını nasıl çürüteceksin? Yok sen ayeti bilmiyorsun gerçeği bu, gel önce benim gibi düşün sonra ben ayeti eleştireceğim ama senin inandığın gibi olunca ayeti eleştiremyiorum. Böyle rezillik mi olur. İnanç hürriyeti var, isterse ineğe tapar aşağılayacı konuşamazsın
Sonra da kendine bakmazsın adamları akıldan istifa falan gerizakalıkla suçluyorsun
Işid cariyelere tecavüz ediyordu pardon istifraş yapıyordu. Bunlar liseli tavırları. Açık açık dinde istifraş var bu bana göre tecavüz kardeşim diceksin. Lisede benim babam senin babanı döver dönemindemiyiz, islam'a laf sokmaya gerek yok. Ne bu tepkisellik. zaten demişsin 25 yılımı verdim diye, tamam ama seni mağdur eden bir muhatabın yok, tepki vermene gerek yok. İnanları vaz geçirmek için de elindeki sağlam delillerle vur, eline ne geçerse atarsan tepkiselliktir bu.
Dostum bu ne şiddet bu celal!
SilAdam sormuş, işidin neresi müslüman diye, ben de (buraya sığmaz ama) bir iki örnek verdim. Çok dağınık olunca tepkisellik olarak algılamanız normal.
İslam tarihini kuran ayetlerini okuyunca, yorum diye kendini kandıranlara üzülüyorum. İsteyen istediği gibi yorumlar, ama o yorumları eleştirmek, hatta saçma olduğunu söylemek benim hakkım olduğu gibi sizin de benim yorumlarımı kıyasıya eleştirmek hakkınız.
Bilimsel metod, ifade özgürlüğü, ergen tavırları... herşeyi saydırdınız, çok kızmışsınız, bunu altında içten içe yazdığım şeylerde haklılık payı olmasını bilmeniz ve bunun sizi rahatsız etmesi olabilir mi?
(şimdi de psikoanalize başladım diye kızacaksınız :)
Kızmaya gerek yok, mübarezei efkardan barikai hakikat çıkarmış.
Saygılar.
Günümzde islama, en büyük kötülük müslümanların içlerindeki beyinsizlerden, hırsı aklını aşanlardan, fasıklardan, zalimlerden, haddini bilmeyenlerden geliyor.
YanıtlaSilislamı 25 yıl yaşadığını söyleyenler, yada inceleyip gerçeği gördüğünü söyleyenler, hangi kaynaklarda neye dayanarak fikir değiştirdiklerini söylerlerse, hangi kitapları gerçek islam diye okuduklarını belirtirlerse ona göre konu anlaşılmış olur ve cevabı olanlarda buna karşılık yazabilirler.
ben gerçekleri kaynaklarıyla yazayım sizde kabul etmiyorsanız kaynaklarıyla cevap verin.
1-islamda ateş ile cezalandırmak yasaktır. kaynak : Resulullah: 'Allah’ın azabıyla (yani ateşle) tazip/azap etmeyin.' Buhari, İstitabe, 2; Ebu Davud, Hudud,1
Halidin,Alinin veya bir başkasının ateşle azap ettiğine dair delili kaynağıyla birlikte sizin sunmanızı bekliyoruz.
2- kölelik durumu yıllardır en ince detayına kadar tartışılmış şeylerdir. bilakis islamda köle sahibi olmak köle olmak gibidir.
istifraş konusu belki ilk defa duyanlar o da ne diyeceklerdir ama bu da kendine ait olan bir mal hükmünde olan bir cariyeyi yatağına almak demek onla evlenmek demek, artık kölelik statüsünden çıkarmak demek.
istifraş kelime manası ise bir erkekle bir kadının cinsellik hakkını yaşaması demektir. yani bugün evli herkes gibi.
Bu yöntemle, cariyenin aile hayatı yaşamasına imkan verilmiş, bırakın onu fuhşa teşvik etmeyi, tam aksine, İslam dini, cariyeyi fuhşa yönlendirecek bütün yolları ve yöntemleri yasakladığı gibi, ona aile kurma, eş olma, anne olma şerefini kazandırmış, anne olunca da hürriyetini elde etmiştir..
ama sen bu durumu kalkıp, adam canı istediği köleyi yatağına atar, isterse grup yapar gibi anlıyorsan bakış açını bilgiyle değiştirmeni tavsiye ederim.
köle(erkek köle ) cariye (kadın köle) demektir. islamda köle demek sadece savaş esiri olarak ele geçirildiği durumda geçerli olur.
Günümüzde cariye kölelik kuralları geçerli olmadığı için böyle bir olayı düşünmek zor. lakin şartların değiştiği bir ortamda yine savaş hukuku yaşanırsa bu durumlar ortaya çıkacaktır.
İslam her döneme hitap ettiği için tüm insanların karşılaştığı ve karşılaşabileceği sorunlara çözüm getirir. İslam köleliği ile filmlerde beyazların siyahilere uyguladığı kölelik gibi düzenler aklınıza geldiği ve filmleri etksinde kaldığınız için farklı düşünmeniz normal.
şöyle yazayım daha iyi anlaşılır. diyelimki bir köleniz var. yediğinizden yedireceksiniz. giyimini kuşamını barınmasını kendi asgari şartlarınızda sağlayacaksınız. erkek ise köleniz ve evlenmek istiyorsa tüm masraflar size ait evlendireceksiniz. onun aileside sizin bakımınızda. yahu bu nasıl kölelik. tek yaptığı şey size ati olmak ve emrinizde çalışması. inanın şu anda şirketlerde çalışan maaşlı işçiler islamdaki köleden daha beter durumdalar. Bu nedenle bazı alimler islamda köle sahibi olmak köle olmaktır sözünü kullanmışlardır.
kaynaklarınıda belirteyim.
Köle ve câriyelerle evlenmenin teşvik edilmesi (Bakara 2/221; Nisâ 4/25)
Kölelere karşı kötü muamelenin yasaklanıp onlara iyi davranmanın dinî ve hukukî bir sorumluluk haline getirilmesi (Nisâ 4/36
gelirlerinin belirli bir bölümünü köle âzadına tahsis edilmesi.(Tevbe, 9/60)
Dostum köleliği savunuyorsun ve insanlara bu normal gelin Müslüman olun ya ne var bunda diyorsun. Kabul etmeyenlere de beyinsiz diyorsun.
Sil"bu da kendine ait olan bir mal hükmünde olan bir cariyeyi yatağına almak demek " Allah için mal hükmünde cariye ne demek ya?
iNSANI MAL GÖREN yatağa atan bir sistem İslam olamaz. 4,5 MİLYAR yıllık yaratıcı insanı halife yaratan bir yaratıcı köleliği meşru göremez. Savunduğun şeye bakar mısıın ne var bunda diyorsun.
Sonra da millete gerizekalı demişsin. Yukarıdaki ateist arkadaşa da dedim, önce bir kendinize bakın sonra millete laf dersiniz.
(İslam inanmayan herkes ateist değildir, başka dinden falan da olabilir)
SilAteşle yakma konusu: Halidin ateşle yakması ve ebu bekrin bu emri verdiği gibi rivayetleri Taberide bolca anlatılır. bu rivayetlerin doğruluğunu şüpheli bulan birçok alim de vardır.
Alinin mürtedleri yaktırdığı ve ibni abbasın bunu yanlış bulduğunu, (çünkü Hz Muhammed bazı kişileri yakalayınca önce yakın demiş, sonra yakmayın sadece öldürün demiş) mürtedleri sadece öldürmek gerektiğini söyledği rivayet vb.leri Buhari cihad 149, Ebu davud ve nesaide vardır.
Köle kadın ile sahibi istediği gibi cinsel ilişkiye girerdi. Zorlama yorumlara gerek yok. Eşine için bile (kocası çağırınca gelmeyen kadına melekler lanet eder) deniyorsa cariyenin durum ne olabilr ki.
Savaşlarda yağma yapılırken kadınlar da yağmalanır, onlarla istedikleri gibi cinsel ilişkiye girerlerdi, kadınlar hamile kalırlarsa satış değeri düşeceği için ''azl yapmak caiz mi '' diye peygambere sorulduğu herkesin bildiği bir konudur.
Esirlerden evli kadınlarla cinsel ilişki konusunda şüpheye düşenlere ayet gelmiş, onlarla da ilişkiye girilebileceği belirtilmiştir.
Cariyelerle cinsel ilişki çok sıradandır. Bunun neyi tartışılıyor anlaybilmiş değilim.
Köle ve cariyelerle evlenmek teşvik edilmez, aksine kınanır, çünkü cariye orta malı gibidir, Kuranda evlenmeye mehir vermeye gücü yetmeyenlere zinaya düşmektense kerhen cariye ile evelenbilecekleri ama sabretmenin daha iyi olacağı söylenir. (Tabi ki bunlar kendi cariyesi olan kimseler değil, fakir kimseler).
SilHz Ömer ''çocuğnun yarı köle olmasını istemeyen cariye ile evlenmsin'' der.
Aynı cariyenin iki sahibi olduğu (yani bir cariyei ortak olarak satın alan kişiler) ve cariye ile ikisinin de ilişkiye girmesi sonucu doğan çocuğun kime ait olduğu konusunda tartışmalar bile olurdu.
Cariyelik böyle bir kurumdur. Cariye ile evlenmek züldür.
Cariye ile evlenmeye teşvik nerden çıktı.
köleliği savunmuyoruz. realiteden bahsediyoruz. savaşta ele geçen insanın statüsü bu. ya öldüreceksin, ya köle yapacaksın, ya hapse atıp besleyeceksin, başka bir durum söz konusu değildir. Serbest bırakıp tekrar sana saldırmasına müsade edemeyeceğine göre.
YanıtlaSilsen düşmanla savaşın sonucunda meydana gelen bu durum için ne öneriyorsun da kölelik durumunu kabul etmiyorsun?
kölenin hukuki durumu mal statüsündedir. durup dururken bir insana mal demiyoruz. Yaratıcı ayetlerle köle insanları bir an önce normal hayat şartlarına kavuşturmak için elinizden geleni yapın diyor zaten, bunun neresi anlaşılmıyor. Tarihte yüzlerce köle gördüğü bu ince nezaket davranışlarından dolayı islam dinini seçtiği vakadır. adam işkence gördüğü, bir dine girermi?
isteyen kabul eder isteyen etmez. ben kaynaklarıyla yazdım. karşı gelenlerde kaynaklarıyla cevap versin.
''Zenc isyanı'' nı bir araştırın. Köleliğin islam medeniyetindeki yerini ve nezaketi öğrenirsiniz.
Silaraştırmaya gerek yok çok iyi bildiğimiz bir konu. bak yukarda ayet olarak yazdık "Kölelere karşı kötü muamelenin yasaklanıp onlara iyi davranmanın dinî ve hukukî bir sorumluluk haline getirilmesi (Nisâ 4/36"
Siladamlar aytein gereğini uygulamamış kötü davranmış kölelerde isyan etmiş. yani islam kötü davranın mı diyorda sen bunu yazıyorsun.
sizin durum aynı trafik magandaları olayı gibi. biz trafik kitabında kemer tak kırmızı ışıkta geçme diye yazıyor diyorsunuz. siz biize magandaları örnek gösteriyorsunuz. aha bak adamlar yapıyorlar bu trafik kötü diyorsunuz.
sen evliliği karıyı yatağa atmak olarakmı yorumluyorsun da istifraş yapanı aynı kefeye koyuyorsun
YanıtlaSilArkadaşlar,
YanıtlaSilKölelik ve cariyelik İslam’ın getirmediği, ama önce ıslah ettiği ve zamanla tamamen kalkmasını hedeflediği bir statü idi; dünya milletlerinin de aynı noktaya gelmeleri sonunda geri dönüşsüz olarak tarihe karıştı. umarım bir daha geri gelmez.
İslam’ın hedefi bütün dünyada insana yaraşır bir özgürlük ve adalettir.
"Alinin mürtedleri yaktırdığı ve ibni abbasın bunu yanlış bulduğunu, (çünkü Hz Muhammed bazı kişileri yakalayınca önce yakın demiş, sonra yakmayın sadece öldürün demiş) mürtedleri sadece öldürmek gerektiğini söyledği rivayet vb.leri Buhari cihad 149, Ebu davud ve nesaide vardır."
YanıtlaSilyazmışsın ama eksik yazmışsın. cümlesinin sonunu yazmamışsın. sonunda şu yazar. BU RİVAYET ZAYIFTIR. Bu kısmı neden görmezden geldin?
Hocam sizde ne büyük bir enaniyet varmış farkında bile değilsiniz. Doğrular ile yanlışları bir araya getirerek, kendinizce tartışılmaz doğru kabul edip bir tüzük oluşturmuşsunuz. Sonra da tüm tarikatlar/cemaatler buna uysun, uymazsa kapatılsın diyorsunuz. Her şeyi de maşallah biliyorum zannediyorsunuz ama bir çok şeyi bilmediğinizin farkında değilsiniz, en büyük sorununuz da bu olsa gerek.
YanıtlaSilCemaatlere, özelde tarikatlara yönelttiğiniz eleştiriler günümüze mahsus bir durum değil. İşin aslı islam bir itaat dinidir. En başta Resulullah'a (SAV), sonra ulul emre, sonra alim olanlara itaat. Tarikatta da durum budur, aslolan itaattir. Tarikatın başındaki mürşide itaat... Bir itaat ettin mi artık o saatten sonra aklını bir tarafa koyacak, mürşidinin dizinin dibinden ayrılmayacaksın. Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Şah-ı Nakşıbendlerin, Aziz Mahmud Hüdayilerin... aklınıza gelebilecek tasavvuf erbabı büyük velilerin o mertebeleri elde etmelerindeki anahtardır itaat.
Sizin kötü bir örneği baz alarak, mutlak doğrularmış gibi tüzük olarak sunduğunuz tartışmaya açık konulardan bir çoğu, elbetteki tasavvuf erbabı gruplarda bir karşılık bulmayacak, önerileriniz(dayatmalarınız) havada kalmaya mahkum olacaktır. İtaat müslümanların en büyük koruyucusu, en önemli silahıdır. Kritik nokta kime itaat edildiği ile alakalıdır. Müslüman uyanık olacak, itaat edeceği kimsede şeriate, edebe muhalif bir hal var mıdır ilk önce ona bakacak. Yoksa medeniyetin en önemli buluşlarından biri olan bıçağın yanlış ellere geçip göğsüne saplanarak hayatını elinden alması gibi dinini elinden alıp sizi ortada bırakabilir. Tıpkı Gülen cemaatinde olduğu gibi.
Günümüzdeki insaf sahibi ehl-i sünnet mensubu alimlerin ittifakla, "bunu söyleyen dinden çıkar, kafir olur" veya "bu haller ancak münafıklarda olur" dediği bir kimsenin peşinden gitmekte inat edip de, dönüp "ya bir dakika bunlar çok vahim iddialar, bu işin aslını bir araştırayım" diyeceğine, "bizim abilerimizin bir bildiği vardır, böyle değildir." diyerek, adeta gözüne at gözlüğü takarak, ya da "bizi çekemiyorlar o yüzden böyle konuşuyorlar" peşin hükümleri ile gittiği yolda gitmeye devam eden bu insanların düştüğü durumun müsebbibi, tarikat/tasavvuf/cemaat prensipleridir demek, en basit tabirle kolaya kaçmaktır. Şimdi bu yolda olmakta inat edip de, uğradıkları mağduriyetler nedeniyle başkalarını suçlayanlara şunu söylemek istiyorum; "Başınıza gelenin tek sorumlusu kendinizsiniz. Siz başkalarına kulaklarınızı tıkayarak, başınızı kumlara gömerek Allah'ın yolundan sapan birinin peşine takıldınız. Allah size cezanızı bu dünyada verdiği ve size gerçekleri görmeniz için bir fırsat verdiği için ne kadar şükretseniz azdır. Dua edin de hesabınızı bu dünyada halletsin, ahirete bırakmasın da bir an önce doğru yolu bulasınız." Peki size zulmedenler n'olacak mı? Allah kimsenin yaptığını yanında bırakmaz, müsterih olun.
Sadece Allah ve Rasulune mutlak itaat vardır.
YanıtlaSilOnun dışındakilere Allah'ın Kitabı ile sevk ve idare ettiği sürece itaat vardır. şayet yöneticiler Bir günah ve haram işlemeyi emrederse o zaman dinlemek ve itaat etmek yoktur. Allah'a isyan etmeyi emrederse itaat yoktur. Haramı helal kılarsa itaat yoktur.
İtaat sadece meşru ve helal olan olan şeyleredir.
Allah'a isyan hiç bir gerçek tasavvuf yolunda düşünülemez. Tasavvufta itaat konusunda muteber olan, özellikle eskiden yazılmış kitaplardan bilgi edinmenizi tavsiye ederim.
YanıtlaSilSaygılar
Müslümanlar zaten tek cemaattir. Müslümanları ayrı cemaatlere, tarikatlere ayırmak fitnedir, bozgunculuktur. Halleri, açık denizde gemiden tahta söküp filika yapmaya çalışan akılsızların halleri gibidir.
YanıtlaSilAdsız kardeşim, ortada yüzlerce filika varken bindiğim gemi nerede söyle oraya gelelim :)))
Sil"Müslümanlar tek cemaattir" diyen kardeşim, Peygamberimizden itibaren, günümüze kadar zaten tarikatlar vardı. Sen söylediklerinle 1400 yıldır müslümanların fitne içinde olduğunu söylemiş oluyorsun. Halbu ki senin bu söylediğini söyleyen hiç bir muteber bir ehl-i sünnet alimi çıkmamış. Bunu söyleyen varsa de kendisine itibar edilmemiş, O yüzden sana bilgini gözden geçirmeni tavsiye ediyorum.
Sil