Yazımın
ilk kısmına gelen eleştirilerden ve İslam karşıtı arkadaşların daha
önce okuduğum yazılarından görebildiğim kadarıyla bu eleştiriler ciddi
felsefi analizlerden ziyade tarihsel olaylarla ilgili yorumlarını
içeriyor din karşıtı arkadaşların. Belki Turan Dursun tarzı eleştiriler
diyebiliriz bunlara, yani düşünceden ziyade olaylar ve kişilerle uğraşan
eleştiriler.
Bu eleştirilerin iki önemli sorunu olduğunu
düşünüyorum. Birincisi olaylar ve kişiler üzerinden ilerlediği için, bir
kısım Müslümanlar çıkıp ben bunların kaynağı olan hadislere inanmıyorum
dediğinde (ki diyenler var) bu eleştirileri yapanların tepkisi genelde
hadislerin ne kadar sahih olduğunu ispatlamaya çalışmak oluyor. En
hakiki has İslam budur seninkisi çakma İslam gibi. Yani bir nevi Işid
tarzı gruplarla aynı bakıyorlar İslam'a. Diyelim söylediğiniz doğru ve
en hakiki İslam bu ama Müslümanlar ona değil yeni bir İslam'a inanıyor,
kendi uydurdukları bir İslam ve bu İslam'da sizin eleştirdiğiniz şeyler
yok. Müslümanlar artık buna inanıyor. Ne yapacaksınız? Eleştirebilmek
için Müslümanları en hakiki İslam'a mı çağıracaksınız? Ben hadislerin
tümüyle uydurma olduğunu düşünmüyorum ama dinin ne Işid'in ne de yerli
dinsizlerimizin iddia ettiği gibi statik bir inanç sistemi olduğuna da
inanmıyorum. Yani bugünkü İslam veya herhangi başka bir din bugün
insanlar neye inanıyorsa odur. Mesela bazı tarihçiler çıkıp aslında Hz.
İsa hiç yaşamadı gibi yorumlarda bulunuyor. Şimdi bu neyi değiştirecek?
Ortada bugün bile milyarlarca insanın inandığı bir din var, adamlar
binlerce yıldır bunun üzerine koca bir teoloji külliyatı, sanat, felsefe
vs. inşa etmiş, sen çıkıp aslında Hz. İsa hiç yaşamadı diyerek neyi
değiştirmeyi umuyorsun? Yaşadıysa da o din orada duruyor, yaşamadıysa da
duruyor. Adamın inandığı şeye bir eleştirin varsa çık bunları söyle.
Adamın inanmadığı şeyin aslında inanması gereken şey olduğunu söyleyerek
inanması gereken şeyi eleştirmeye İngilizce'de “strawman argument”
deniyor. Yani kendini savunabilecek gerçek adama saldırmak yerine
samandan bir adam yapıp habire ona vurup duruyorsun. Hani akıldı,
bilgiydi, anlamaydı? Ucuz haklı çıkma taktikleri bunlar. Schopenhauer'ın
"Haklı Çıkma Sanatı" diye bir kitabı var. Tartışmalarda çamura yatmanın
38 yöntemini anlatır, orada 3 numara. Amaç sadece haklı çıkmaksa başka
taktikler de bulabilirsiniz oradan.
İkinci sorunsa bence daha zor
görülen ama daha önemli bir sorun. O da bir çeşit anakronizm yapıyor bu
arkadaşlar eleştirilerinde. 2019 yılının değerlerini ve anlayışını alıp
gidip 16.yy'a veya 7.yy'a uyguluyor sonra da buradan bir açık
bulduklarını düşünüyorlar (aslında benzer bir anlayış pek çok dindarda
da var). Sorunu şu şekilde anlatmaya çalışayım. Bu gece bu yazıyı
okuyanlara bir ilham gelse, Tanrı kendisini hepsinin inanacağı şekilde
açık etse bu insanlara en sevgili kulum İstanbul'daki falanca adamdır
gidin bulun ve ona tabi olun dese. Hep birlikte kimmiş bu adam diye
gitsek ve insanlara yardım eden, doğru dürüst bir adamla karşılaşsak.
Ama adam hiç eğitim almamış, çok fakir birisi olsa, yanına gittiğimizde
bedensel çalıştığı ve maddi imkansızlıklardan dolayı ortalama İstanbullu
kadar sık yıkanamadığı için ter kokusu alsak, konuşmaya başladığında
dili çok düzgün olmasa, sağlıkla ilgili konu açıldığında bilimsel olarak
yanlışlığı ispatlanmış bunu da hepimizin bildiği köyünde duyduğu bir
kısım önerilerde bulunsa, uluslararası konular açıldığında dünyadan hiç
haberi olmadığını fark etsek, tavır hal ve davranışlarını doğup büyüdüğü
çevreden aldığını anlasak vs. Acaba kaçımız ilk olarak inandığı
mesajdan şüphe duyar? Peki gittiğimizde adamın müthiş karizmatik, zeki,
yakışıklı, çok iyi konuşan, varlıklı, çok iyi eğitimli vs. vs. birisi
olduğunu görsek kaç kişi inanır acaba aldığı mesaja? Peki Tanrı için
önemli olması gerekiyor mu tüm bu şeylerin?
Bence tümüyle insani
hatta hayvani bir iç güdü insanları bu noktada yönlendiren. Benzetme
birebir değil tabi ki, fakat 7. yy'da Arap yarımadasında yaşamış bir
Peygamber'in hak peygamber olması için bizden daha çok tıp bilmesi,
kıyamete kadar olacak tüm bilimsel gelişmeleri biliyor olması, kendi
toplumundaki adetler ve kuralları tümüyle terk edip 2019 yılında bizim
için geçerli olan kurallara mı tabi olması gerekiyor? (niçin 5019 değil
de 2019?) Ben gerek dinsizlerde gerekse dindarların çoğunda bu anlayışın
hakim olduğunu düşünüyorum. Yani seviye şu, Cübbeli Ahmet Hoca çıkıp
peygamberin dışkısı mis gibi kokardı, kanını içen hastalık yüzü görmezdi
diyor. Ateistlerimiz de ha ha ha çok saçma işte görüyorsunuz niçin
inanmıyoruz diyorlar. Seviye aynı. Kendi adıma ben Turan Dursun
tarzındaki bu iddiaların hiçbirini anlamlı bulmuyorum. 21.yy toplumunun
şartlarına göre gelişmiş bir takım değerleri mutlak kabul edip bunlara
iman edip, 7.yy’ı bunlarla yargılamak ya kendi değerlerinin mutlak
olmadığını görememekle veya yine anlamak yerine haklı çıkma çabasıyla
açıklanabilir.
Bununla kısmen ilişkili diğer bir eleştirim
dindarların dinle ilgili detaylardan dolayı Müslüman olduğunu
düşünmeleri. Mesela bir arkadaş gelip peki kutuplarda namaz nasıl
kılınacak diyor. Söylüyorum, hadi canım olur mu öyle şey diyor. Nasıl
bir cevap olsa vay çok haklısın diyecekti acaba? Ben tüm kainatı yaratan
bir yaratıcının varlığına inanmışım, bu yaratıcının bir insanı
peygamber olarak insanlara yolladığına inanmışım, kutuplarda namazın şu
şekilde mi bu şekilde mi kılınacağı mı bu inançlarımı değiştirmemin
gerekçesi olmalı? Kendi adıma dinle ilgili daha felsefi konular üzerine
düşünmüşlüğüm vardır ama kutuplarda namaz nasıl kılınacak gibi fıkhi
konular hiç kafama takılmadı.
Din karşıtı insanların
argümanlarında sıkça karşılaştığım diğer bir sorunsa tarih boyunca
insanlığın yaşadığı tüm sorunları dine yüklemeleri. Mesela ben
baktığımda belirli türden insanların belirli durumlarda benzer
davrandığını görüyorum. Yani başka bir canlı türünü incelediğinizde
nasıl çok tipik, tahmin edilebilir davranışları varsa, insanlarda da
aynı davranışları görüyorum. Bu ister modern bir şirkette olsun, ister
12.yy Katolik kilisesinde olsun, ister 16.yy Osmanlı devletinde olsun
davranışlar aynı. Özellikle hırslı, atak insanlar her zaman benzer
davranışlar sergiliyorlar. Fakat ateistler tarihten bu türden kişilerin
dindar olanlarının davranışlardan örnekler getirip bunların tek nedenini
din olarak açıklıyorlar. Din savaşlarında şu kadar adam öldü vs. Peki
din savaşları dedikleri Hristiyanlık içi savaşlardan vs. önce paganlar
varken ölmüyor muydu? Vahşet yok muydu? Ya modern zamanlarda? Sadece iki
dünya savaşında neredeyse 100 milyon insan ölüyor. Vahşete gelirsek
tarihin hiçbir döneminde yapılmamış vahşetler modern dönemlerde
yapılıyor. Özellikle resmi olarak ateist olan devletlerin
gerçekleştirdikleri baskılar, katliamlar herhangi bir dinin veya
kilisenin yaptıklarının fersah fersah ötesinde ve bunlar diğerleri gibi
tarihin derinliklerinde değil modern zamanlarda yapıldılar. Mesela
Stalin Rusya’sında yapılanlar, Mao Çin'inde yapılanlar, mesela Pol
Pot'un Kamboçya’sında yapılanlar vs. Dahası bunlar 2019 yılında bile
yapılmaya devam ediyor Çin gibi bazı ateist ülkelerde. Ama din dışı
arkadaşlar için varsa yoksa dindarların yaptıkları baskılar ve şiddet.
Bu
konuyla ilgili ve özellikle Türk ateistlerinde çokça gördüğüm başka bir
çelişki siyasi olarak otoriter bir bakışa sahip oldukları halde yeri
geldiğinde dindarları bunlardan dolayı suçlamaları. Mesela Peygamber
veya falanca İslam hükümdarı şu kötülüğü yaptı bu şiddeti uyguladı vs.
dedikten hemen sonra başka otoriter liderleri savunabiliyorlar pek ala.
Yani karşımızdaki insanlar 7. yy’ı yargılarken birden Dworkin oluyorlar
ama biraz sonra 21.yy'ı konuşurken Mao gibi tüm dindarları kesmek
lazımdı, bak Çin'e nasıl da ilerledi veya ah Atatürk olacaktı ki bunlara
hiç fırsat verir miydi vs. gibi şeyler söyleyebiliyorlar (bunlar şahsen
duyduğum cümleler dinsiz bazı arkadaşlardan).
Yine dinin ve
dindarların yaptığı iyilikler de görmezden geliniyor dinsizler
tarafından. Yani kilise engizisyon kurdu diyerek bu sürekli anlatılıyor
fakat daha en baştan beri kilisenin bilginin sanatın merkezi olduğuysa
es geçiliyor. Aynı şekilde dünyanın geriye kalan bölgelerinde de İslam,
Budizm, Hinduizm gibi ana dinler binlerce yıl boyunca dünya nüfusunun
ezici çoğunluğu için temel hukuk ve ahlak kaidelerini belirlediler,
bilginin ve sanatın ana kaynağı ve koruyucusu oldular. Bugün dünyanın
neresine gidersek gidelim modern öncesi dönemdeki büyük mimari eserler,
sanat eserleri, felsefi metinler, müzik eserleri hep dinle alakalı ve
dinden kaynaklanmışlardır. Yani evet dini kurumlar özellikle kendilerine
olan güvenlerini kaybettikleri dönemlerde zaman zaman baskıya,
hoşgörüsüzlüğe kaydılar fakat bu bence son derece insani bir tepki.
Modern seküler kurumlar, devletler kendilerine olan güvenlerini
kaybedip, kendilerini tehdit altında hissettiklerinde çok hoşgörülü mü
oluyorlar? İnsanda ne varsa dini kurumlarda da bunlar var zira dini
kurumlarda da işleri melekler gelip yürütmüyor.
Bunlarla ilgili
diğer bir eleştirim, dinsiz insanlar, özellikle Türk olanları, sanki
gelişmişlikle dinsizlik arasında bir ilişki varmış gibi bir kabul
içerisinde oluyorlar genelde. Oysa böyle bir şey yok. Mesela Arnavutluk
komünist dönemde onlarca yıl ateizimle yönetildi. Giderseniz tarihi
camilere ve kiliselere kadar yıkıldığını, tüm dinlerin kökünün
kazındığını görebilirsiniz. Sünnet gibi kültürel diyebileceğimiz dini
uygulamalar bile tümüyle yasaklanmış. Ve gelinen noktada kendisinin
Müslüman aileden mi Hristiyan aileden mi geldiğini bile bilmeyen
insanlar var. Müslüman kökenli olanları bile domuz eti yiyiyor vs. Fakat
sonuçta Arnatvutluk önceden neyse yine o. Avrupa'nın en fakir
ülkelerinden birisi. Yolsuzluk diz boyu. Kan davaları, kadınlara
uygulanan şiddet gibi geleneksel uygulamalar aynen devam ediyor vs. Buna
karşılık Malezya, Türkiye gibi çok daha dindar olan Müslüman ülkeler
çok daha iyi durumda. Yine Bulgaristan gibi başka ülkelere de
bakılabilir bu açıdan. Yani toplumlar sadece tek bir boyutla yani dinle
değerlendirilemez. Mesela Ortadoğu'nun bazı bölgelerinde namus
cinayetleri var, bazı yerlerinde yok. Fakat bunun olduğu yerlerde
genelde dinleri aşan bir uygulama oluyor bu. Hem Müslüman'ı hem
Hristiyan'ı namus diye öldürüyor kızlarını. Ama başka yerde de ne
Müslüman öldürüyor ne Hristiyan. Peki Arnavutluk'ta olduğu gibi bir
diktatör gelip herkesi ateist yaptı diye birden bu uygulamalar ortadan
kalkıp Almanya mı olacak bu ülkeler? Arnavutluk örneğinde görüldüğü
üzere olmuyorlar. O halde dini yok edersek her şey düzelecek kolaycılığı
yerine biraz daha sofistike bakarak Almanya ile Irak'ın asıl farkı
nedir bunları anlamaya çalışmak lazım.
Son olarak dinsiz
arkadaşların tavırları üzerine bazı eleştiriler yapmak istiyorum. Bu
kişiler niyeyse kendilerinde dindarların inançlarını, düşüncelerini,
davranışlarını sorgulama hakkını görüyorlar. Ben şu ana kadar
düşüncelerinde, davranışlarında, inançlarında her durum ve şartta
tutarlı olabilen hiç kimseyi görmedim. Psikoloji bilimi insanların
biasları, çelişkileri, zaafları üzerine çalışmalarla dolu. Fakat
ateistler dindarlardan kendilerine inançlarının doğruluğunu matematiksel
kesinlikte ispatlamalarını istiyorlar. Bu olmadığındaysa kendilerinin
haklılığının ispatlandığını zannediyorlar. Oysa söz konusu olan
dindarların değil de ateistlerin düşünceleri, inançları, kabulleri,
davranışları olduğunda kendileri bir açıklama yapma veya hesap verme
zorunluluğu görmüyorlar davranışlarında. Mesela yukarıda da biraz
bahsini ettiğim üzere 7. yy’daki bir olayı 21. yy değerleri ile
yargılayarak bir dindarı sorguya çekebiliyorlar ama 21. yy değerlerinin
özellikle 7. yy da niçin geçerli olması gerektiği konusunda hiç bir
açıklama yapma gereği hissetmiyorlar zira kendi bakışları zaten evrensel
doğru onlara göre.
Bir zaman NY Times'ta ABD'nin önde gelen bir sosyal bilimler üniversitesinin rektörü tarafından yazılmış bir yazı okumuştum (link).
Öğrencileri arasında şahit olduğu aşırı eleştirel bakış açısını
sorguluyordu yazıda. Öğrencilerin derslerde tüm düşünürlerin açıklarını
bulmak için uğraştıklarından ve bunu da zeka göstergesi ve başarı olarak
gördüklerinden fakat bu düşünürleri anlamak ve onlardan bir şeyler
öğrenmek için yeterince çaba sarf etmediklerinden yakınıyordu. Mesela
bir yerde şöyle yazıyor "Eleştirel bakış tabi ki akademik ortamın ve
öğretimin temellerindendir, fakat inançsızlık fetişizminin zeka
göstergesi olarak görülmesi kültürel kaynaklarımızın eriyişine neden
oluyor". Bu yazı dinle ilgili bir yazı değil (bir önceki cümlede
inançsızlıktan kasıt düşünürlerin fikirlerine inançsızlık) fakat ben
özellikle Türkiye'de karşılaştığım dinsiz arkadaşların yaklaşımlarını da
bu yazıda eleştirilen gençlerin tavırlarına benzetiyorum ve ham bir
yaklaşım olarak görüyorum. Dahası ilk yazıda anlatmaya çalıştığım üzere
bu türden her şeyi eleştirmeye ve yanlışlamaya odaklanmış bir bakışın
kendi açıklarını görmüyor olması da bence çelişkili.
Dinsiz
arkadaşlara İslam'a girmelerini değil ama kendi kabullerinden biraz daha
şüphe duymalarını ve başkalarının kabullerine biraz daha saygılı
olmalarını öneriyorum (saygıdan kasıt sadece insanların inançlarına
karışmamaları değil bunun ötesinde o insanların da kendileri kadar
zekası olabileceğini ve tercihlerinin makul nedenleri olabileceğini
düşünmeleri). Kendi haklılığından ve karşısındakinin haksızlığından 100%
emin, misyoner ve militan tavırlar şahsen beni her zaman irrite etti,
ister dinlerin misyonerleri olsun ister ateistlerin. Buna karşın
başkalarından önce kendi inançlarını sorgulayanların, gerçeği
arayanların, dünyayı ve insanlığı anlamaya çalışanların
yaklaşımlarınıysa kim olursa olsun saygıdeğer buluyorum. Bu nedenle
Dworkin gibi ateistlerle birlikte yaşamak konusunda sorun
yaşamayacağımızı düşünüyorum. William Butler Yeats adlı bir şairin bir
şiirinden aldığım şu dizelerle bitireyim yazıyı.
The best lack all conviction, while the worst
Are full of passionate intensity.
-Ahmet Şeker
21 Yorumlar
müslümanken ateist olan birisi yeteri kadar araştırma ve sancı çekmiştir. o sebeple kendi kabullerinizden şüphe duyun demek biraz komik yani. zaten kimse sabah kalkıp ben ateist oldum demez. bu sözünüz aslında sizi ilgilendiriyor. gerçekten iman ettiğiniz şeye objektif olarak bakabildiniz mi. doğmaları bir kenara koyup araştırdınız mı. ama yazınız türkiyede görülen ergen yobaz herkese yukardan bakan egoist ateistlere karşı yazılmış güzel bir yazı. haklısınız.
YanıtlaSilDurumun tam olarak söylediğiniz gibi olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de karşılaştığım ateistlerin çoğunluğu seküler kesimden geliyorlar ve gerçek manada Müslümanken ateist olmaktan ziyade erken Cumhuriyet idelojisinin din dışı hayat görüşüyle yetişmiş insanlar. Yaptıkları da bu ideolojiyi veya benzerlerini tekrarlamaktan ibaret.
SilDindarken ateist olanların çoğundaysa din veya hayat tarzı değiştiren pek çok başka insanda gördüğüm bir fanatizm görüyorum. New Born Christians'larda veya yeni Müslüman olmuş Batılılarda da görülen tarzda bir durum. Kimileri annesiyle babasıyla bile ilişkiyi keser onlar kafir diye mesela. Bence arkasındaki psikoloji attığı radikal adımı temellendirme isteği. Bir de bu kişiler genelde mutlak doğru arayışında olan kişiler oluyor benim şahsi gözlemim. Yani dindarken de dinin neredeyse matematiksel ispatlanabilir şekilde doğrulanabileceğini düşünmüşler, bunun böyle olmadığını gördüklerindeyse bu sefer bilimsel olarak ispatlandığını düşündükleri başka bir inanç sistemine sarılmışlar. Bunların bir kısmı zamanla daha makul bir noktaya da geliyorlar gördüğüm kadarıyla.
Bana gelirsek eğer düşünme sürecinin sonunda insanların sizin gibi düşünmeye karar vermesi dışında bir sonuç olamayacağını ve herkesin sizin doğrularınızı kabul etmesini bekliyorsanız siz düşünmemizi değil size iman etmemizi bekliyorsunuz demektir.
Kardeşim, İslam'ı büyük bir yüzleşme dönemi bekliyor. Büyük bir fırtına yaklaşıyor. Eğer gerekli reformları yapamazlarsa büyük bir çöküş olacağını tahmin ediyorum. Tahminim deizm veya TR'deki laiklerin yaşadığı gibi İslam soslu deizmde büyük bir artış olacak.
YanıtlaSilHac yerinin, kıble yönün bile yanlış olduğu ortaya çıktı. Arkeolojik veriler gösteriyor ki asıl hac yerine Ürdün'deki Petra imiş. Hz. Muhammed ve Kureyş kabilesi Petra'da yaşamış ve 740'lı yıllara kadar tüm camilerin kıblesi Petra'ya dönükmüş. Kim bilir daha neler ortaya çıkacak (aslında yanlış olduğu bilinen çok şey var da o ayrı o konu)
Bunları ne kadar saklayabilecekler?
Hac ritüeli zaten putperest paganizmin dibi. Bir sürü insan bir kara kübün etrafında 7 kere dönüyor (o dönemin Arapları 7 gezegen olduğunu sanıyor :) ), bir karataşı öpüyor okşuyor (günahlarını silecekmiş o meteor taşı :)). Bir taşı taşlıyorlar (şeytan taşlama). Yahu çok Tanrılı inançtan daha yeni çıkmış Hz. Ömer bile bu karataşa tapma işinin sakat olduğunu, bir taşın kendine bir faydasının veya zararının olamayacağını akıl etmiş. 1400 sene geçmiş Müslümanlar hala paganist ve bir karataşa tapıyorlar. İnsanlarda eğitim arttıkça, bu böyle gidecek mi sanıyorsunuz?
Hadisler konusu. Samimi olun, hadislere inanmayan kaç tane Müslüman var? Bizi niye sünnet ettiler kardeşim, Kuran'da mı var? Namazı nasıl kılacaksın? vs vs. Hadisleri, siyer kitaplarında yazanları kullanmayan bir İslam yok. Kuran Müslümanları, uç küçük bir grup.Bin de 1 bile değil. İslamdışı, sapık mezhepler olarak görülen Ahmedi'lerin, İsmaili'lerin sayısı çok daha fazla. Herhangi bir Arap ülkesinde zaten, Kurancılar, Müslüman olarak bile kabul edilmezler. Müslüman ülkelerde yaşanan İslam şekli belli.
Eskiden insanlar Kuran'ı bile okuyamazdı. 100 yıl önce okuma yazma oranının en fazla %4 (erkek %7, kadın %0.1) olduğunu geçtim, Türkçe Kuran meali bile yoktu.
Şimdi birçok kişinin, siyer, hadis ve İslam tarihi kitaplarına erişimi var. Hatta Türkçe'ye çevrilirken atlanan, gizlenen ayrıntıları, internet sayesinde İngilizce'lerinden okuyabilen eğitimli bir genç nesil de var.
Zaten siyer ve hadis kitaplarında anlatılan, peygamber ve sahabe hayatları insanlara anlatılsa, Türkiye nüfusunun bile çoğuna iğrenç,
vahşi ve ilkel gelir.
İslamcılar, eskiden Avrupa kamu oyunu kandırıyorlardı. İslam barış dini vs diye. İŞİD sayesinde, Avrupa gerçek İslam'ı gördü. 500 bin Suriyeli göçmen gitti diye sosyal demokrat partiler iktidardan düştü, kimse artık çok kültürlülüğü anmaz oldu. İsveç'inden Danimarkası'na, şimdi hepsi İslamcılardan nasıl kurtulacağını kara kara düşünmeye başladı :)
Büyük bir fırtına geliyor.
Ritüeller dinden değil insanlardan kaynaklanıyor. Sekülerliğe geçtiğinizde yine anma törenleri, saygı duruşları vs. yapılıyor. Eğer tüm bunları inkar edeceksek insanlığı inkar etmemiz gerekir. Yok etmeyeceksek bunlar üzerinden dinin yanlışlığını nasıl ispat etmiş oluyorsunuz?
SilSahabe hayatları anlatılsa ilkel gelir diyorsunuz. Ben de yazıda tam olarak bundan bahsediyorum. İlkel olması yanlış olduğu anlamına mı gelir? Hak dinin peygamberinin insanlık tekonolojisinin ilerlediği son noktayı mı getirmesi gerekiyordu? İnsanlara uzaya çıkmayı öğretmesi, kompleks beyin ameliyatları yapması vs. mi lazımdı hak peygamber olmak için? Sizin beklentiniz böyle bir şey benim gördüğüm. Öyleyse dinden yanlış şey bekliyorsunuz. Peygamber ve sahabeler bilimsel gelişmelerden bizden daha az haberdar olabilirler, bizim 2019 yılında normal kabul ettiğimiz kurallara uymuyor olabilirler ve buna rağmen bizden daha iyi insanlar da olabilirler. 3000 yılında insanlığın bugünkünden çok farklı ahlak anlayışları olabilir, çok farklı yaşam şartları olabilir, bunun anlamı bizim kötü insanlar olduğumuz mudur? Mesela yapay zekayla tüm üretim bilgisayarlar ve robotlar tarafından yapılıyor olsa ve insanların çalışması büyük bir zulüm olarak görülse, 2019 yılında insanları çalıştırıyorlarmış ne iğrenç filan deseler. Bugün yanında dolgun ücretlerle haklarını vererek işçi çalıştıran bir şirket sahibi dünyanın en ahlaksız adamı mı olur? Veya vücut hijyeni vs. bugünkünden çok daha ileri bir noktaya gelse ne bileyim kıyafetler anlık olarak vücudu sürekli temizlese mesela biz iğrenç kirli insanlar mı olmuş oluruz? Öz olarak o zamanki insanların bizden daha ahlaklı ve iyi insanlar olmasını mı gerektirir tüm bunlar?
Yani yazdığınız kıstasların hiç birisi bir dinin hak din olup olmamasının kıstası değil benim açımdan.
Bu arada son kısımda yazdıklarınızdan Avrupa'nın ırkçılığını gerçek İslamı görmek olarak tanımlıyorsunuz anladığım kadarıyla. Dine karşı olmanızda bir sorun yok benim açımdan ama bu ırkçı zihniyetin İslam eleştirisi olarak sunulmasını ahlaklı bulmuyorum.
SilAllah muhafaza etsin,tüm inananları.
YanıtlaSilAhmet seker, bu iş için fetullah şarlatanı sana kaç para veriyor, yada bunu sadece ABD.de kalabilmek uğruna mı yapıyorsun, paylaşırsan sevinirim.
YanıtlaSilBelli ki bu yazılar sana iş olarak verilmiş, sen de cennet hayalleri ile canhıraş birşeyler yapmaya çalışıyorsun, aferin sahibine sadık canlıları herzaman takdir etmişimdir.
Oldukça bilimsel, rasyonel eleştiriler. Bu bakış açınızla dindar olun, ateist olun, budist olun, hindu olun, satanist olun zerre kadar önemi yok.
Sil"21.yy toplumunun şartlarına göre gelişmiş bir takım değerleri mutlakkabul edip bunlara iman edip, 7.yy’ı bunlarla yargılamak" bu kısmı somutlaştırabilir misiniz? Hacamat saçma bir şey bu hadisi uydurmuşlar diyemeyecek miyim? Yada saçma bir şey hadiste var ama demekki Allah peygambere karışmamış vb. argümanlar üretecemeyecek miyim? Peygamber yaptıysa 21.yy değerleri mutlak değil, belki ilerde değişecek deyip yapmaya devam mı edeyim? Şüphecilik bu her şeyden şüphe etme. İnsan aklına güvenmeli, bir faydası yoksa yoktur, belki vardır diye deşebilirsin ama nereye kadar.
YanıtlaSilGülen cemaatini eleştirirken sizden bir zümre ve hocanız soru çalmış, darbe yapmış, kadrolaşmış, milleti dinlemiş diyorum. Ama asla hiçbir illegal şeyi kabul etmiyorlar özellikle taban. Ben ısrarla bu konuda delil getirmem o zaman strawman argument oluyor. Uygulamada batırmış bir cemaatin teorisini mi eleştirmeye çalışacağım?
Siz bir şeyin taraftarıysan din yada cemaat, bu mevzuları da tartışmamız lazım. IŞİD gerçek müslümanlık değil deyip atıyorsanız, olmaz. Bu o kadar da basit değil ki, efendim ben yaşar nuri öztürk gibi düşünüyorum, diğerleri gerçek islam değil, siz beni eleştiremezsiniz. Okey tamam ama İmam Şafi görüşünü çıkarıp buna gerçek islam demiyorsun ama 1000 yıldır bu adamı takip etmişler dediğimde bunu nasıl izah edeceksiniz? Şey yoluna mı gitti bu insanlar 1000 yıldır. Ayrıca Işid'ın hadisleri var, o hadis uydurma dersen diğeri niye değil? Neye göre uydurma bu kadar basit değil, IŞİD bağnaz bir yorum yapıyor da diğer ekoller yapmıyor mu? IŞİD'ın yaptıkları da doğrudur 21.yy mutlak değerleriyle bakmayalım da denebilir, savunan zaten böyle savunuyor.
Hacamat 2019 yılında tıbben doğru kabul edilmiyorsa ben bunu Peygamber yaptı veya hatta yapın dedi diye yapmam. Hatta Peygamber deve sidiği için demiş bile olabilir. Eski Roma ve Hint tıbbında da idrar bir ilaç olarak görülüp kullanılıyordu. Hatta 7. yyı geçtim İbn-i Sina'nın tıb kitabında bile bugün için kabul edilmesi mümkün olmayan bilgiler var. Aslında bügün bile bu bilgiler sürekli gelişiyor. Mesela psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan lobotomi diye bir uygulama vardı beynin frontal lobunu eritiyorlardı ve insanları bir nevi zombiye çeviriyorlardı. 1980'lere kadar uygulandı Batı ülkelerinin bazılarında (mesela Kennedy'nin kardeşine de uygulandı bu). Gelinen noktada barabarlık olarak görülüyor.
SilYani tıbbi bilgiler gelişir değişir. Hacamat yapmak faydasızdır demenizde hiç bir sorun yok. Fakat Peygamber hacamat yaptırın demiş ama bunun bir faydası olmadığı anlaşıldı o halde demek ki gerçek Peygamber değilmiş gibi bir iddia boş bir iddiadır.
Hatta bunu kol kesmek, adam öldürmek vs. konulara da uygulayabiliriz. Mesela bugünkü hırsızlıkla o günkü hırsızlık bir değildir. Benim evime bir kez hırsız girdi bir maaşıma yakın eşyayı çalıp gittiler. Kameradan bulduk yakalattık. İki genç kadın, birisi 21 yaşında 7 çocuğu var, diğeri 18 yaşında 4 çocuğu var. Sabıkaları da var. Birisine 5 yıl diğerine 4 yıl verdiler. Ben kolunu kesselerdi demeyi geçtim bu kadar cezaya bile üzüldüm bir yönüyle. Benim için veya herhangi bir insan için bir maaşına tekabül eden bir malının çalınması 11 çocuğun 4-5 yıl hapishanede anneleriyle yatması için (veya 4-5 yıl annesiz büyümeleri için) haklı bir neden midir emin değilim. Fakat modernlik öncesi için durum aynı şey değil. Ortalama insanın karnını zor doyurduğu ve fazladan mallarının olmadığı zamanlarda adamın çift sürdüğü hayvanını alıp götürmek, kışı geçireceği yiyeceğini çalmak, tohumunu alıp götürmek bir aileyi ailecek açlığa mahkum edebilecek suçlar. Kendisini zor doyuran insanlardan oluşan toplumlardan bu kişileri iyi şartlarda yaşatmasını beklemek doğru bir bakış açısı değil. Dahası şiddetin o zamanlar hayatın her alanında bugünkünden daha yaygın olduğu, sabıka kaydı gibi uygulamaların olamayacağı vs düşünüldüğünde özellikle bu suçu tekrar tekrar işleyenlere el kesme gibi bir ceza verilmesi ahlaken sorunlu görülmeyebilir. 21. yy şartlarında oluşmuş değerlerle 7.yyı yargılamak da 7.yy şartları için belirlenmiş kuralları din diyerek olduğu gibi 21.yya getirip uygulamak da yanlıştır bana göre.
Bu arada farklı yorumlarla ilgili olarak da bir iki şey söyleyim. Bugün Işid bir yorum yapıyorsa ve buna karşıysanız işte İslam budur diyemezsiniz zira Müslümanların çoğunluğu hatta pek çok radikal grup bile Işid'i yanlış buluyor. Yazıda belirttiğim üzere her insan için İslam o kişi İslam olarak neyse inanıyorsa odur. O halde Işid'in İslam yorumunu tüm diğer Müslümanların da inandığı İslam olarak tanımlamaya hakkınız yok. Bunu yine de yapabilirsiniz tabi ki kimse gelip ağızınızı tutacak değil ama o durumda mesela Pol Pot'un yaptığı katliamlar üzerinden ateistler böyledir, ateizm budur işte denerek sizlerin de şeytanlaştırılmasından şikayet etmeye hakkınız olamaz. Birlikte yaşayacaksak tartışmada haklı çıkmak uğruna bu türden ucuz numaralara yeltenmek yerine karşımızdakine bu kadarcık saygımızın olması gerekir. O durumdaysa hepimizin kiminle muhatapsak o neye inanıyorsa inandığı şeyi nasıl tanımlıyorsa bunu kabul edip eleştireceksek bunun üzerinden eleştiriler getirmemiz gerekir. Çok sayıda İslam olabilir, bunlar birden fazlası doğru da olabilir. Bu bağlamda o hadis niye uydurma diğeri niye değil soruları anlamsız sorulardır. Kısa cevap ben öyle inandığım için. Aklıma yatmayan hadislere inanmıyorum aklıma yatanlara inanıyorum. Benim inandığım şey seni ikna etmiyorsa inanmayabilirsin ama niye öyle inanıyorsun veya sen yanlış inanıyorsun deme hakkınız bulunmuyor.
SilBen İslam'ı bir öz olarak görüyorum. Bu özün farklı yorumları uygulamaları olabilir. Hatta İslam'ı geçtim şehadet getir sonra ne yaparsan yap cennettesin veya öbür adam şehadet getirmedi o halde ne yaparsa yapsın cennete giremez anlayışına inanmıyorum. Allah pek ala kendisine doğru yol gösterildiği halde bunu görmezden gelip yemedik halt, işlemedik zulüm bırakmayan bir nominal Müslüman'ı cezalandırabilir (acaba böyle bir insan ne kadar inanıyordur bu değerlere?) veya doğru yolu bulmak için halis niyetle uğraşmış ve bu yolda epey ilerlemiş bir insanı da affedip mükafatlandırabilir. İslam tüm insanlara gelmiş bir dindir sadece nominal olarak Müslüman olanlara değil fakat sorumlulukları farklı olabilir her insanın.
Ahmet Şeker bey,öncelikle son iki yazınız için teşekkür ederim. Yorumların bir kısmındaki sahsilestirme çabasına bakıp yazılarınızı kesmemenizi temenni ederim.
YanıtlaSilİçeriği geçelim de burada ateistler ile ilgili en önemli eleştiri, olgulara değil de kişilere vs. odaklanmalarıydı. E o zaman siz niye ateistlere bu kadar yükleniyorsunuz, hem de "ateist arkadaşlar" gibi amiyane sayılabilecek bir referansla...
YanıtlaSilDaha uzun bir cevap da yazabilirim ama sadece şunu sorayım yazının ilk kısmını okudunuz mu?
SilBu ahmet seker kod adlı ajana cevabı Rahmetli Hablemitoğlu versin.
YanıtlaSilhttps://youtu.be/iTorp9-GMk4?t=610
Ateizmi savunmak için bile fetöye ihtiyaç duymanız gerçekten trajikomik. Muhafazakar kesimin geldiği nokta itibariyle bu tür tepkiler vermesi beni şaşırtmıyor ama sekülerlerden bundan daha iyisini bekliyordum. Demek ki birleşik kaplar prensibi geçerli bu konuda da. Samimi olarak üzüldüm bu seviyeye.
SilVideoda Hablemitoğlu; fetullah tarafından, "sözde" inananlar ve "sözde" ateistler arasında bir savaşın başlatılmaya çalışıldığını ifade ediyor.
SilBu sitede de, sanki insanlar akın akın ateist oluyorlarmış yada gülenizme karşı çıkanlar zaten ATEİSTler, gibi bir hava estirilmeye başlandı.
Heryere sızmaya çalışan, tabiki buraya da birşekilde sızacak ve insanları kendi aklı yettiği kadar yönlendirmeye çalışacaktır. Ahmet seker kod adı altında yazılan yazılar radara giriyor sürekli. Bakın burası çomelli, Ahmet Seker'in yazdığı demiyorum.
Videoda Hablemitoğlu; fetullah tarafından, "sözde" inananlar ve "sözde" ateistler arasında bir savaşın başlatılmaya çalışıldığını ifade ediyor.
SilBu sitede de, sanki insanlar akın akın ateist oluyorlarmış yada gülenizme karşı çıkanlar zaten ATEİSTler, gibi bir hava estirilmeye başlandı.
Heryere sızmaya çalışan, tabiki buraya da birşekilde sızacak ve insanları kendi aklı yettiği kadar yönlendirmeye çalışacaktır. Ahmet seker kod adı altında yazılan yazılar radara giriyor sürekli. Bakın burası çokomelli, Ahmet Seker'in yazdığı demiyorum.
Hastasın sen arkadaşım. Seni birilerinin gerçekten takip etmesinden daha kötü olan şey paranoyak şizofren olmandır. Geldiğiniz nokta budur. Fetöcüler çok şey yaptı ama onlarla baş etmek nispeten kolaydı oysa olmadık yerde fetö görmeye başlamanız hiç normal bir durum değil.
SilAnladığım kadarıyla ateistlikle de alakan yok, ne yazık ki bizim mahalledensin, adamların günahını aldım. Ateizm karşıtlığı için Hablemitoğlu'na ihtiyaç duyman gerçekten trajikomik.
Birşey ördeğe benziyor ise ördektir. Ve sen de buradan bakınca ördeğe benziyorsun, gaganı saklamaya çalışman boşuna. Çıkardığın ses, kanatlar, tüyler, paletli ayaklar. Bu eleman buradan bakınca bildiğin ördeğe benziyor, o zaman ördektir. Nokta.
SilDiğer bir ihtimalse senin her yerde ördek gören psikolojik sorunlu bir kişilik olmandır. Mesela bir yandan bu kadar ördek düşmanı olduğunu söylüyorsun, diğer yandan ördeklere ait ve ördeklerle dolu olduğunu söylediğin bu sitede geziniyorsun sabah akşam.
Sil