Header Ads Widget

test banner

Terör Örgütü Nedir? Cemaat bir terör örgütü müdür?



Bir önceki yazıma karşı gelen eleştirilere doğrudan cevap vermek yerine eleştirinin ana hedefindeki Cemaat'in bir terör örgütü olup olmadığı konusunda bir yazı yazmak istedim.

Terörün ve terör örgütünün ne olduğuyla ilgili çok sayıda tanım bulmak mümkün fakat üzerinde anlaşılmış tek bir tanım olmadığı konusunda da herkes hemfikir. İngilizce Wikipedia'da bu konuya ayrılmış bir madde dahi var (link). Burada farklı ülkealerin, uzmanların, hatta hukuki olarak bu tanıma ihtiyaç duyan sigorta şirketleri gibi kurumların yaptıkları tanımlara kadar çok sayıda örneği verilmiş bu tanımların. Niyetim bunların üzerinden tek tek geçmek değil, merak edenler ilgili linkten okuyabilir.

Ben buradaki tanımlardan çok bu kadar farklı tanım olmasının, yani özünde bu kavramın tam bir tanımı olmamasının bu tanımların her birisinden çok daha açıklayıcı olduğunu düşünüyorum zira bu kadar çok tanım olmasının da her bir devletin diğerinin tanımını kabul etmek istememesinin de temel nedeni aslında ortadaki kavramın hukuki olmaktan önce siyasi olmasıdır. Bir devletin teröristi diğerinin özgürlük savaşçısı olabiliyor. Bir örgütün eline silah almasını ve şiddete yönelmesini bir devlet meşru müdafaa olarak görürken diğeri bunu sivillere yönelik haksız bir şiddet olarak okuyabiliyor.

Kendi adıma ben tüm bu tanımlara baktığım zaman özünde devletlerin kendilerine düşman olarak gördükleri grupları terörist olarak sınıflandırdığını görüyorum. Buna Batılı ülkeler de dahil. Mesela gelinen noktada Batı ülkelerinde sık sık tekrarlanmaya başlayan ve aynı ideolojiye bağlı insanlarca gerçekleştirilen ırkçı terör saldırıları için "terör" kelimesini kullanmamakta direnen pek çok saygın politikacı veya medya kurumu olduğunu görebiliyoruz. Oysa bunlardan çok daha bireysel, çok daha basit, radikal, İslamcı terör saldırılarında çok daha rahat kullanıyorlar bu kelimeyi. Veya bugün ABD'de, yakın tarihinde hiçbir şiddet eylemine bulaşmamış, tam tersine demokratik seçimle elde ettiği iktidardan bir darbeyle indirilmiş, darbeci Mısır rejimi tarafından her türlü baskıya uğramış ve belki daha önemlisi ABD'deki pek çok İslami kuruluşla bağları olan Müslüman Kardeşlerin terör örgütü ilan edilmesi ciddi ciddi tartışılmakta ve çok sayıda destekçi bulabilmektedir. Yine Lübnan devletinin ve toplumunun önemli bir parçası olan Hizbullah 80’li yıllarda Lübnan iç savaşında ABD askerlerine karşı gerçekleştirilen bir saldırıdan sorumlu olduğu gerekçesiyle ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilmektedir. Veya ABD'nin Afganistan'ı işgali sırasında, o sırada ülkenin hükümeti konumunda olan Taliban tarafından kendi vatandaşı olarak görülen kişiler ABD askerlerinin işgaline karşı direnirken onlara verdikleri zararlardan dolayı terörist olarak tanımlanarak Guantanamo'ya getirilmiş, burada çakma mahkemelerce yargılanarak ömür boyu hapse mahkum edilmişlerdir. Belki bu ülkeler daha az demokratik olanlardan farklı olarak tümüyle pasifist bir örgütü terörist ilan etmiyorlar veya toplumun düşman görmediği yapıları devlet içerisindeki birilerinin keyfine göre düşman ilan etmiyorlar fakat ucundan köşesinden kendilerine karşı şiddete girişmiş, toplum tarafından da düşman görülen yapıları da rahatlıkla terörist ilan edebiliyorlar ve bunu yaparken de pek ala çifte standart uygulayabiliyorlar.

İşin hukuki boyutuna gelirsek bir kez devlet tarafından terör örgütü ilan edildikten sonra, bu yapılara destek vermek yardımcı olmak en demokratik olan ülkelerde dahi suç olarak kabul edilmektedir ve devlete ben senin gibi düşünmüyorum deme hakkınız olsa da, ben senin tanımını takmıyorum deme hakkınız bulunmuyor. Devletin terör örgütü ilan ettiği gruplarla organik ilişkilere girerseniz en demokratik ülkelerde bile bundan dolayı bedel ödeyebilirsiniz.

Özetlersek bir organizasyonun terör örgütü olmasının temel olarak iki kriteri olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi bu yapının devlet ve toplum tarafından düşman olarak görülmesi ve ikinci olarak da bu yapının bir şekilde şiddete bulaşmış olması. Mevcut kriterlerin en demokratik ülkelerde dahi çok net olmaması nedeniyle bu kriterleri sağlayan örgütler rahatlıkla terör örgütü ilan edilebilirler. Bu bağlamda bakarsak Cemaat 15 Temmuz'da kendisine bağlı kişilerin ellerindeki silahları sivillere doğrultması, meclisin bombalanması vs. eylemlerle şiddete bulaştı, devlet ve toplum tarafından düşman olarak görülüyor, bu nedenlerle de çok rahatlıkla bu tanım içerisine sokulabilir. Eğer bu tanım senin tanımın oldu denirse örnek olarak yukarıdaki linkte bulabileceğiniz ABD kanunlarından birisinden basit bir tanım alalım: "premeditated, politically motivated violence perpetrated against noncombatant targets by subnational groups or clandestine agents." Yani "önceden planlanmış, politik amaçları olan, asker olmayan hedeflere karşı devlet altı gruplar veya gizli ajanlar tarafından uygulanan şiddet", oldukça ucu açık bir tanım, diğer tanımlara bakılırsa onların da son derece ucu açık olduğunu ve benzer noktalara vurgu yaptığını görmek mümkün. O halde sivillerin üzerine ateş açmış, sivil halkı korkutmak amacıyla meclisi bombalamış, devletin içerisindeki otonom bir yapının, politik amaçlarla uyguladığı bu şiddeti terörizm olarak tanımlamak niçin kabul edilemez geliyor insanlara merak ediyorum. Şiddete bulaştığı andan itibaren bu yapıyı herhangi bir ülkenin yasalarına göre terörist ilan etmek son derece kolay ve itiraz edilmesi de pek mümkün olmayan bir durumdu. Özellikle de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yasalarında darbeden önce de var olan (yani bazı başka konularda olduğu gibi darbeden sonra geriye doğru değiştirilmiş olmayan) tanımlamaya göre terör örgütü tanımı cuk oturuyor bu yapıya.

Bunun yanında "eskiden Cemaat olarak bilinen yapıyı terör örgütü olarak tanımlamaya çok da itiraz edilemeyeceğini" söylemekle "bu yapının kapısından on yıl önce geçeni terörist ilan etmenin, bunu da ciddi bir kriteri olmadan keyfi olarak yapmanın" aynı şey olmadığını söylemek gerekiyor. Fakat bu tanıma bu insanlarla ilgili yapılan haksızlıklara itiraz ediyormuş gibi itiraz edenlerin bilinçli veya bilinçsiz olarak bu iki şeyi birbirine karıştırdığını düşünüyorum. Devletin bir hatasını kullanarak kabul edemedikleri doğrusunu gizlemek istiyorlar. Ortada ciddi suçlar var, adına terör örgütü desek de demesek de birilerinin bunun hesabını ödemesi gerekiyor, fakat onlar istiyorlar ki bunun hesabını kimse ödemesin, suçlular da suçsuzlar arasında kaynasın. Bu bağlamda yaklaşımlarının devletin yaklaşımından daha insani olduğuna da, tek tek insanlar için ciddi bir üzüntü duyduklarına da inanmıyorum. Devlet kuruları yakmamız lazım gerekirse yaşlar da yansın diyor, bu arkadaşlar da kurularla yaşları karıştıralım ki hepsinin yakmak mümkün olmasın veya günün birinde hepsini aklamak zorunda kalınsın diye bakıyorlar. Bence bu kişileri yönlendiren duygu merhametten, üzüntüden çok nefret, haklı çıkma isteği, siyasi muarızlık vs.

Benim fetö nefretinin nedenlerini anlamak için böyle bir yazıyı yazmaktaki amacım da aslında devletin sıradan insanlara yaptıklarının ne kadar haklı olduğunu göstermek değil, bunun yapılabilmesinin zeminini anlamak ve anlatmaktı; zira ortada böyle bir nefret var; bu nefretin boyutları fetöyle hala gönül bağı olanların kabul etmek istemediği kadar derinlere uzanıyor. Bugün bu yapıya uzaktan selam vermiş insanlar dahi belki Türkiye'nin modern tarihinde görülmedik seviyede geniş bir takibata uğruyor ve bunun yapılabiliyor olmasının temel nedeni bu yapının sadece devlet tarafından terör örgütü olarak tanımlanmış olması değil, toplum nezdinde de bir nefret objesine dönüşmüş olmasıdır. Devlet daha önce de başka kişileri grupları düşman olarak gördü, halka da düşman olarak tanıttı, kimi zaman Kürt gruplar, kimi zaman dini gruplar, kimi zaman solcu gruplar devletin düşmanı ilan edildi. Fakat hiç bir zaman bu gruplar kendi tabanları tarafından devletin baktığı gibi görülmediler. Mesela tüm terör eylemlerine ve devletin şeytanlaştırmasına rağmen PKK'ya sempatiyle bakan milyonlarca insan tarafından PKK bir nefret objesi olarak görülüyor mu? Abdullah Öcalan'a bebek katili olarak mı bakıyor bu kişiler? Geçmişte İslami kesim ve gruplara pek çok şekilde baskılar uygulandı, tek parti döneminde asılan insanlar oldu, bunların sonucunda bu kişiler muhafazakar kitlelerin gözünde hain olarak mı görüldü yoksa kahraman olarak mı? Oysa bugün bu sorunları yaşayan insanlara muhafazakar kesimi geçtim pek çoğuna kendi arkadaşları, akrabaları hatta bazılarına annesi, babası, kardeşi dahi sahip çıkmıyor. Bunu sadece A-haberin propagandası ile açıklamak mümkün mü? 28 Şubat'ta propaganda yapmadı mı o zamanın muktedirlerine yakın duran medya? PKK'yı şeytanlaştırmıyor mu bugün fetöyü şeytanlaştıran medya? Tabi ki bu soruların gerçek cevapları ile yüzleşmeye hazır olmayanlar yine boş konulara takılacaklar, teknik detaylara odaklanacaklar ve kendilerine bile yalan söylemeye devam edecekler, zira doğruyu söylediklerinde tüm inanç ve değer dünyalarını yıkıp yeniden inşa etmeleri gerekiyor. Burada bu teknik detayları gündeme getirenlerin zamanında başı sonu belli olmayan, örgüt bile denemeyecek yapılara Ergenekon, Selam Tevhid gibi davalarda terör örgütü diyenler olması ve bu yapının başındaki kişinin darbeci olduğu için değil darbecilere karşı durduğu için terörist ilan edilen Müslüman Kardeşler'e her türlü baskıyı uygulayan Mısır'la içli dışlı olması da ayrı bir ironi konusu sanırım (Eylül sonunda Mısır devlet TVsine verdiği röportajında AB'nin terör tanımına göre MK'nın terör örgütü olmadığından da bahsetti mi acaba?).

Kısaca darbeye kalkışan ve bunu yaparken 251 insanı öldüren, sivil halkı yıldırmak için meclisi bombalayan bir yapıyı terör örgütü olarak tanımlamak rasyonel ve hukuki olarak da pek ala savunulabilir. Burada sorun HDP'lileri PKK'lı ilan etmeye benzer bir şekilde bu yapının sempatizanlarını, hatta artık sempati dahi duymayan insanları bu yapının devlet tarafından da el üstünde tutulduğu dönemlerdeki basit ilişkilerinden dolayı terör örgütü üyesi olarak gören yaklaşımdır. Bu yaklaşıma karşı olanların bir dakika kardeşim, nasıl ki PKK'nın durumunda terörist örgütle, ona organik olarak bağlı olan partiyi dahi bir görmüyorsan, hele o partiye oy veren 6 milyon insana karşı hiç bir yaptırımda bulunmuyorsan, fetönün Cemaat olduğu zamanlarda sempati duyanı bile aç bırakma noktasına niçin getiriyorsun diye sorması gerekiyor. Oysa fetönün bir terör örgütü olmadığını ispata çalışanların yaptıkları, PKK'lı olarak cezalandırılan HDP'li vatandaşı savunmak için PKK'nın aslında bir terör örgütü olmadığını söylemeye benziyor. Bir insan bunu yapıyorsa korumaya çalıştığı şeyin PKK'lı teröristle aynı muameleye tabi tutulan HDP'li vatandaş değil PKK'nın kendisi olduğunu söylemek yanlış olmaz bana göre.

-Ahmet Şeker
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

11 Yorumlar

  1. Gerçek manada dünyada terör örgütü yoktur. şayet olsa idi 1 saniyede biterdi.

    Dünyada terör örgütü olarak bilinen yapıların tamamını devletlerin istihbarat örgütü tarafından kurulur, ama nüfus kağıdı verilmez gayrimeşru çocucu gibi gösterilir. Hiçbir terör örgütü arkasında bir devlet gücü olmadan hayatta kalamaz ve kendini devam ettiremez.

    Terör örgütü denilen yapılar, devletlerin perde önünde savaşmadan, perde arkasında birbirlerini istedikleri kıvama getirmeleri için kullandıkları maşalardır.

    Konvensiyonel ve asimetrik savaşlar için terör gruplarına ihtiyaçları vardır devletlerin. Her ne kadar hak hukuk savaş hukuku devletler için guguk olmaktan öteye gidemese de, perde önünde hukuka uyuyormuş gibi yaparlar. ABD suriyede istediği gibi at koşturmabilmek için için deaş ı kurar ve islam adı altında her türlü pisliği yaptırarak istediğini alır. bir taşla kuş katli yapar.

    Kendi ağızları ile başkanları deaşı obamanın kurduğunu söyler, ama siz burada normal insanlara bunu anlatamazsınız bile. islama saldırmak isteyen herkes hemen deaşı örnek göstererek kusmak istedikleri kini kusarlar.

    Devletler deaşı kimin kurduğunu bizden iyi bilirler. başka bir devlette abd nin kurduğu deaşın içine adam sokarak örgütü istediği yöne, kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışır. Hatta basın açıklaması yaparak akıllarını ortaya koyarlar. ingiliz istihbarat başkanı kameralar önünde, deaş bizim kontrolümüzde açıklaması yaparken, fıransız başkanıda çıkar deaş sayesinde suriyede istediğimiz alıyoruz der. Ajan oyunları içeride döner durur. kimin aklı kabiliyeti yüksek ise oyunu kurar veya kurulan oyunu kendi lehine çevirir.

    Bir başka devlet, oyuna müdahale edecek hale geldimi ilk olarak zaman müsadesi isteyerek, kendi adamlarını takımları bu sürede geri çekilmelerini sağlar ve süre bitiminde kalan, işe yaramayan ve asi olan piyonlarında katledilmesine müsade ederler.

    cemaat terör örgütümü? hiçbir cemaat kurum terör örgütü olarak kurulmaz. onu bu hale getiren, işleyiş şeklidir. The cematinde, şu anki adı terör listesine girmeyen diğer cemaatlerinde, işleyiş şekli, karar alma mekanizmaları, ajanların, manüple etmek isteyenlerin girişimlerine müsait.

    Kurulan yapı bu şekilde olunca, mutlaka bundan istifade etmek isteyenler çıkacaktır ki bu normaldir ve öylede olmuştur. İnsan psikolojisini iyi bilen devletler, diğer ülkelerin içerisine sızmak ve onları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için cemaatleri stkları dernekleri vb yapıları çok rahat kullanmaktadır.

    her devlet karşı tarafın ajanlarını bilmekte, onları takip etmekte, oyunlarına karşı oyun kurmakta (ve herhalde aralarındaki gizli mutabakata bağlı kalarak) asıl oyunculara dokunulmamakta, cezalar piyonlara kesilmektedir.

    Bu nedenle her cemaat, her dernek, stk vs. istenilirse anında terör örgütü ilan edilebilir, istenirse anında sütten çıkmış ak kaşığa dönebilir. istenirse hak hukuk adı altında bugün terörist diye hapse atılanlar haklarını vermek adı altında çıkarılarak, onlara fırsat verilerek kendilerine bunu yapanları boğdurtabilirler.

    zekeriya örneğinde olduğu gibi, bu gün khk ile işine son verirler hapse atarlar, yarında cepheye sürerler ölürsen de şehit derler madalya takarlar. yani her halukarda piyonsun.

    devletler için dostluk, vefa, hukuk vs kavramlar yoktur. sadece ve sadece çıkarları vardır. çıkarları ortak oldukları sürece dostluk mesajları verirler, menfatlerine dokunulduğu anda düşman olurlar. bu iş bu kadar basittir.

    ve her devlet bilir ki kendi bekaları, diğer devletlerin kendilerinden daha güçsüz ve onların yönetilebilir olmasına bağlıdır. bunun içinde her türlü meşru gayrimeşru yöntemleri kullanırlar.

    size de burada yaşanan olayların demogojisini yapmak kalır.

    YanıtlaSil
  2. Meseleyi güzel izah ettin ama son cümle olmadı be muhterem

    YanıtlaSil
  3. Kıraathane sohbetleri ile başlayan bir hikayenin sonu maalesef acı bitti.

    Buradan hâlâ daha bu süreç bitecek ve tekrar eski gücümüzü kazanacağız hatta bu yapılanların hesabını soracağız diye düşünenlere şunu ifade etmek isterim ki; işlenmiş, kayıt altında ve itiraf edilen suçlar ortadadır, halkın nezdinde de hizmet hareketi ölmüş, yerini Fetö almıştır.

    Ahmet Kaya nın dediği gibi "Olmasaydı sonumuz böyle" . :(

    YanıtlaSil
  4. Terörü tanımlamak elbette çok zor; zor olduğu kadar da siyasi manipülasyona açık. Ancak burada yazarın hareket noktası hiç sağlıklı değil. Bir devletin bir yapıyı terör örgütü olarak tanımlaması yeterli değil, olmamalı da. Sadece şiddet unsuru da terör tanımı için yeterli değil. HAMAS'a FARC'a mesela kolay kolay terör örgütü denilemez. Politik amaçlarını gerçekleştirmek üzere silahlı mücadeleyi yöntem olarak seçen örgütler sivil hedeflerden kaçındıkları ölçüde başka bir kategoride değerlendirilir. Elbette silahlı mücadele içinde oldukları devletlerin de bu türden örgütlere yönelik tedbirleri alma hakları saklıdır. "Cemaat" bir terör örgütüdür demek sadece başka Cumhuriyet tarihinin en büyük tasfiyesini kolayca ve hızlıca gerçekleştirmenin bahanesidir, iktidar açısından bakıldığında işlevseldir, sonuçları itibarı ile yıkıcıdır, gayr-i insanidir ve açık bir şekilde hukuksuzdur. "Cemaat" ile ilgili bu platformda dile getirilen eleştiriler ve tespitler büyük ölçüde doğrudur: bir kült hareketinden, geleceği olmayan, yıkılması mukadder ve tasfiyesi herkes için hayırlı ve elzem olan bir hareketten söz ediyoruz bence. Şu ya da bu şekilde bu yapıyla farklı düzeylerde de olsa ilişkisi olmuş herkesin de artık bunu geride bırakarak geleceğe odaklanması gerektiği de bence yeterince açık. Fakat terörü bir maymuncuk gibi kullanma girişim ve uyanıklığına, bu yazıda olduğu gibi teşne olmamak lazım. Yazarın bir topluluğa yönelik nefreti kendince rasyonel nedenlerle izaha çalışması ise ayrı bir vahamet. Nefret ve insanisizleştirme dili etnik temizlik, pogrom ve toplu kıyım dilidir. Bunun herhangi bir rasyonalitesi olamaz. Böylesi bir dil siyasi bir inşadır ve yıkıcı toplumsal etkiler yaratır; yakın tarih bile bunun örnekleri ile doludur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,

      Cevabınızdan anladığım doğru ve yanlış terör tanımları olduğunu düşünüyorsunuz. Oysa benim yazıda anlatmaya çalıştığım da tam olarak böyle bir şeyin olmadığı. Terör kavramı devletlerin düşmanlarını şeytanlaştırmak için kullandıkları bir kavram. Yani bu kavramı maymuncuk gibi kullanan ben değilim, bu kavram zaten tüm dünyada bu şekilde kullanılıyor. Bana göre Hamas, FARC da terör örgütü olmamalı diyorsunuz. Hamas'ın İsrail'de sivillere yönelik pek çok intihar saldırısı var. Size göre terörist olarak tanımlanmaması gereken Hamas'ı ABD, Kanada ve AB terör örgütü olarak kabul ediyor.

      Bugün dünyada ulus devletlerce terör örgütü olarak kabul edilen kaç örgüt ve destekçileri kendilerini terör örgütü olarak görüyor? Peki pek çoğu demokratik ülkelerce dahi terör örgütü olarak görülen bu yapılar "yaşasın kötülük ve zulüm", "tanrı kötülüğü ve kötüleri kutsasın", "bebeklere ve masumlara ölüm" vs. diyerek etrafa mı saldırıyorlar? Tabi ki hayır hemen hiç birisi kendisini terör örgütü olarak veya kötü olarak görmüyor, insanların hakları için savaştıklarını, ulus devletlerin şiddetine karşı kendilerini savunduklarını vs. söylüyorlar.

      Yazıda anlattığım şey cemaatin yapıp etmelerini yani devlete sızma, darbe girişimi, bu sırada sivilleri öldürme, meclisi bombalama vs. eylemleri tüm bu diğer örgütlerin yapıp etmelerinin yanına koysak cemaat tüm terör örgütü olarak ilan edilmiş yapılar arasında en masumu çıkmaz. Başka siyasi şartlarda cemaat terör örgütü ilan edilmeyebilirdi ama edildi ve bu örgüt bir kere oraya sokulduktan sonra bu sınıflandırmaya karşı çıkmak ya bu örgütün tüm diğer terör örgütü ilan edilen yapılardan çok daha masum olduğunu iddia etmekle olabilir veya tüm bu sınıflandırmayı yok saymakla. Cemaat şiddete bulaştığı anda birinci şık mümkün olmaktan çıktı. İkinci şıksa tüm dünyadaki devletlerin ve halkların zihniyetini değiştirmekle olabilir ancak ve boşuna bir çabadır bu.

      Şöyle bir mantık öne sürüyorsunuz, bugün bu yapıya yakın olan insanlara bir takım haksızlıklar yapılıyor ve bunun bahanesi olarak da bu yapının terör örgütü olması gösteriliyor. O halde bu yapının terör örgütü olduğu iddiasını kabul etmek bizi o haksızlıklardan sorumlu kılar. Burada bir mantık hatası var. Haksızlıklar gerçek olabilir, bu yapının terör örgütü olduğu iddiasının bunların bahanesi olarak kullandıldığı da gerçek olabilir ama bu yapın bir terör örgütü olduğu iddiası da mevcut ucu açık tanımlar ve uygulamalar çerçevesinde pek ala gerçek olabilir. Ne iddianın gerçek olması alakasız insanlara haksızlık yapılmasını gerektirir, ne de bu haksızlıkların varlığı bu yapının bir terör örgütü olarak kabul edilmemesini gerektirir. Mesela yazıda verdiğim örnek üzerinden gidersek PKK'nın bir terör örgütü olması ve HDP'nin onunla "iltisaklı" olması HDP'ye oy veren 6 milyon insanın hepsinin işinden atılmasının, aç bırakılmasının vs. gerekçesi olamaz. Böyle bir şey haksızlık olur ama bunun haksızlık olması PKK'nın terör örgütü olmadığı anlamına gelmez. PKK'nın terör örgütü olması da bu türden haksızlıkları meşru kılmaz.

      Sil
    2. Ahmet bey,hamas yapılan herhangi bir terör saldırısını üstlendimi yoksa iltisaklı olduğu yapılar(izzettin kassam vb.)yapılar dolayısıylamı o şekilde tanımladınız?

      Sil
    3. Merhaba, ben Hamas'la ilgili bir tanımlama yapmadım. Yukarıdaki cevabın yazarı Cemaati ve Hamas'ı terör örgütü olarak görmediğini söylüyordu, bu yaklaşımının dünyada kabul görmüş yaklaşımlarla uyuşmadığını belirtmek istedim.

      Hamas ve İzettin Kassam Tugayları arasındaki ilişki iltisak değil organik bir ilişki. Mesela Zaman Gazetesi ile Cemaat'in ilişkisi gibi. Hamas'ın sivil hedeflere yönelik saldırıları kabul etmemesi gibi bir durum yok. Bunu yanlış görmüyorlar ve bu saldırıları üstleniyorlar. Pek çok hakkaniyetli ülke tarafından da terör örgütü olarak kabul edilmeleri bundan. Fakat bu durum terör örgütü kavramının kendisinin siyasi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Mesela İsrail Gaza'da binlerce sivili öldürüyor buna karşı kimse kimseyi terör örgütü ilan etmiyor fakat Hamas buna karşı bir sivil öldürse terör örgütü ilan ediliyor (tabi ki tek bir sivil de olsa masum bir insanı öldürmek yanlıştır ama devletlerin yeri geldiğinde binlerce masumu öldürmesi de yanlıştır ve buna terör demiyor devletler). Kuralları yazanlar ulus devletler. Ama verili kurallar ve uygulamalar çerçevesinde Hamas terör örgütü ilan edilebilir mi? Evet edilebilir ve edilmiştir de. Bunu hakkaniyetli bulmayabilirsiniz ama mevcut dünya düzeninde terör örgütü kavramı tam olarak böyle bir şeydir. Ulus devlet değilseniz ya hiç bir şekilde sivillere yönelik şiddete yaklaşmayacaksınız veya terör örgütü ilan edilmeyi göze alacaksınız.

      Sil
    4. Büyük ölçüde birçok konuda mutabakat sağlamak mümkün. Cemaatin terör örgütü olup olmaması benim ya da birçoklarının umurunda olmaz. Ancak burada şöyle bir problem var: uzun uzadıya birçok şey yazmak mümkün ama sadece şunu dikkate alırsak bile konunun ne kadar çetrefil hale getirildiğini ve sonu gelmez mağduriyetler yaratıldığını görürüz. Doğruya doğru, Cemaatin terör örgütü olarak ilan edilmesi ve kamuya kabul ettirilmesi 15 Temmuz ile mümkün oldu. Şimdi şöyle düşünelim, 15 Temmuz eyleminin faillerini, herhangi bir terör tanımı yapmaksızın yargılamak mümkün müydü? Elbette mümkündü. Efendim ya işin içinde olan siviller ne olacaktı. Ceza kanunu dahil bütün mevzuat, şu ya da bu şekilde 15 Temmuz ile ilişkili herkesten hesap sormaya müsaitti. Bunun yerine ise önceden hesaplandığı ve üzerinde düşünüldüğü besbelli büyük bir tasfiye için bir zemin oluşturma adına bir terör tanımı geliştirildi ve kabul etmek lazım, çok başarılı bir propaganda ile kamu güçlü bir şekilde ikna edildi. Mesela darbe davaları ile ilgili çıkan mahkeme kararlarına bakın. Birçok kararda terör örgütü üyeliği tespiti yoktur. Bazı kararlarda ise darbeye şu ya da bu şekilde katılma ya da katkıda bulunma suçlaması yoksa da örgüt üyeliğinden verilmiş cezalar söz konusudur. Şimdi bu neyin nesi? Nasıl bir örgüt yapısı tespit ettiniz? Eylemi nasıl planladı, nasıl yerine getirdi? Öyle bir görüntü var ki, polis teşkilatından örgüt eylemine katılan olmamış, silahlı kuvvetlerdeki örgüt üyelerinin çok büyük bir kısmının bu çok önemli örgüt eyleminden haberi yok, onu bırakın, bir kısmı bu eyleme karşı hareket etmiş; büyük bir kısmı ise hiçbir şekilde katılmamış. Darbe eylemine katılanların bir kısmının örgüt üyesi olduğu tespit edilmiş, tamam. Peki örgüt üyesi olmayan darbecileri nasıl açıklıyorsunuz? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Ama bu sorulara cevap aranmadan, cevap aranması bile terörü desteklemekle eşdeğer görülerek apar topar büyük bir kitle terör örgütü ilan edildi ve hızlıca bu kitle kamudan tasfiye edildi. Maymuncuktan kastım bu, siz bunu maymuncuk olarak kullandınız demedim elbette. Şimdi efendim işte ayrım olmalı, cemaatin bir terör örgütü kısmı var bir de sempatizan kısmı var. Halihazırdaki en insaflı yorum ya da yaklaşım bu. Hayır, ortada bir eylem varsa bu eylemi mevcut hukuki enstrümanlar ile ele almak mümkündü. Ben cemaat terör örgütü değildir de demiyorum, bunu tespit etmek için bize sunulan doneler yetersiz ve belli bir siyasi hedefi gerçekleştirmeye yöneliktir diyorum. Son olarak, konu ile doğrudan alakalı olmayan bir şey ekleyeyim. Terör eylemi mutlaka terör örgütü tarafından işlenmez; izole eylemlerin bir kısmı terör eylemi olarak nitelendirilebilir; burada amaç, eylemin politik ve dehşet niteliklerini vurgulamaktır. Mesela Norveç'te bir kişinin onlarca genci öldürmesi bir terör eylemidir. Niye böyle diyoruz? Çünkü burada motif ırkçılıktır, ırkçılık kötüdür ve kamu otoritesi buna karşı tedbir almak zorundadır. Asıl sorun ise terör örgütü tanımındadır, elbette referans olarak devleti alırsak birçok sorun çözülmüş gibi görünür. Ama bu sadece görüntüdür, her devletin böyle bir tasarrufta bulunabilir olması bize birşey anlatmaz. Müslüman Kardeşler Mısır'ın ve Suriye'nin terör örgütüdür. Belirteyim, Müslüman Kardeşler yüzde 100 barışçıl bir hareket değildir; sivillere yönelik silahlı saldırıları vardır tarihte. Ancak böylesine büyük bir kitleye terör örgütü denilemez. Gerekli de değildir, eğer amaç suç diye tanımlanan eylemlerin faillerini cezalandırmak ise. Amaç bir toplumsal grubu tamamen sindirmek ise işte iktidarın genel ajandasına ya da devletin siyasi önceliklerine hizmet edecek şekilde bir terör örgütü tanımı yapma yoluna gidilebiliyor.

      Sil
    5. Terörle mücadel yasasındaki şu tanımı da paylaşayım. Türkiye'de yasal olarak geçerli terör tanımı budur ve bu tanım 2003 yılından beri değişmedi.

      "Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir."

      Açıktır ki gelinen noktada Türkiye'nin kanunlarına göre (yani sizin deyiminizle mevcut hukuki enstrümanlara göre) Cemaat bir terör örgütü olarak tanımlanabilir ve hükümetin bunu yapabilecekken yapmak istememesi için de hiç bir neden görmüyorum. Tabi ki kavga siyasidir aynı fetönün darbe girişiminin siyasi bir kavganın sonucu olması gibi. Mesele sadece siyasi saiklerle burada kanunlar eğilip bükülüyor mu sorusudur. Cevapsa hayır böyle bir durum yok Türkiye'nin fetönün iktidarın parçası olduğu zamanlarda da geçerli olan kanunlarına göre de bu yapı kendi yapıp etmelerinin sonucu olarak terör örgütü olmuştur. Başka türlü de yapılabilirdi diyorsunuz. Ben öyle olduğundan emin değilim ama diyelim öyle olduğunu varsaysak bile halk adına tercih kullansın diye seçilmiş hükümete meşru alternatifler arasından niye benim istediğimi (bana daha az zarar verecek olanı) değil de kendi istediğini tercih ediyorsun mu diyecek bu yapı? Ortaya koymanız gereken şey bu mücadelenin başka türlü de yapılabilecek olması değil (ki buna dair de bir detay vermiyorsunuz) hükümetin tercih ettiği opsiyonun yani fetönün terör örgütü ilan edilmesinin niçin Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre tercih edilebilir bir opsiyon olamayacağını göstermektir.'

      Müslüman kardeşlere atfedilen şiddet eylemleri 1940'lardan kalma ki o dönemde bile yönetimi bu eylemleri kınamıştır. Yakın tarihindeyse şiddete karşı olduğunu her vesileyle ifade eden bir örgüt MK. Fethullah Gülen 1940lı yıllarda girişilmiş bir iki şiddet eylemi nedeniyle mi, fetöyle benzer kaderi paylaşan MK yerine darbe yapmış ve bunu yaparken 3 bin insanın üzerlerine ateş açarak öldürmüş darbecilerin yanında yer alıyor?

      https://www.nytimes.com/2019/04/30/world/middleeast/is-the-muslim-brotherhood-terrorist.html

      Sil
  5. Cemaati bu duruma ben düşürmedim. Kendi tercihleriyle buraya geldi. Yenilmeyi bilmedi. En azından dershane olayından başlayarak hükümete karşı devlet içerisindeki gücünü kullanarak mücadele etmeyi seçti. Her yenildiğindeyse daha da radikalleşti ve sonunda işi darbe teşebbüsüne kadar götürdü. Tüm bunları yaparken bu işin sonunda başarısız olduğunda ne olacağını bilmiyor muydu? Zamanında çok sayıda var olmayan terör örgütü uydurabilmiş bir yapının hiç aklına kendisinin de terör örgütü ilan edilme ihtimali gelmemiş miydi?

    Şu halde niçin benim veya harhangi ahlaklı olmaya çalışan insanın bu yapıya karşı ahlaki bir sorumluluğumuz olsun? Dünyanın terör konusundaki tutumu biliniyordu, Türkiye'deki terör tanımının yuvarlaklığını bizzat kendileri uygulamalarıyla gösterdiler yıllarca, şiddete bulaştıkları andan itibaren siyasi rakiplerinin onlara neler yapacakları da ortadaydı en azından 15 Temmuz 2016 günü sabahı itibariyle ama buna rağmen şiddete bulaştılar, terör örgütü ilan edildiler ve şu andaysa ilkeli durmaya çalışan insanlardan kendilerini savunmalarını bekliyorlar utanmadan. Üstelik de bunu kendileri yakın tarihinde hiç bir şiddet eylemine bulaşmamış Müslüman Kardeşlere Türkiye'de kendilerine yapılandan çok daha fazlasını yapan darbeci Sisi rejimiyle içli dışlı olmaktan çekinmezken istiyorlar bizlerden. Klasik cemaat takikleri bunlar, ilkeyle uzaktan yakından ilgisi yok, herşeyi ve herkesi kendi amaçları için kullanmaya çalışıyorlar sadece.

    Hayır bu örgüte karşı hiç bir ahlaki sorumluluğum bulunmuyor. Bu yapı tüm terör örgütü olarak tanımlanmış örgütleri bir spektruma koysak pek ala bir terör örgütü olarak tanımlanabilir ve bunun nedeni de kendi yaptıkları yanlış tercihlerdir, şiddete bulaşmalarıdır, eylemlerinin sonucunda sıradan insanlara ne olacağını umursamamış olmalarıdır. Eğer bugün bu yapının terör örgütü olarak ilan edilmesi masum insanlara baskının aracı olarak kullanılıyorsa, yapılması gereken şey insanların çabalarını bu yapıyı kendi kendisini soktuğu teröristlik çukurundan çıkarmaya harcamak değil, haksızlığa uğrayanların kendileriyle bu yapı arasına mesafe koymaları ve devletin yapması gereken de kimin terörist, kimin olmadığı kriterlerini daha somut ve adil bir zemine çekmesidir. Bunların yerine ülkedeki az sayıdaki vicdanlı insanın az miktardaki enerjisini bu yapının terörist bir örgüt olmadığını ispata harcamak hem boşuna bir çabadır, hem de burada öncelikle kurtarılmaya çalışılan şey haksızlığa uğrayanlar değil adına terörist desek de demesek de bu ahlaksız, katil ve darbeci örgütün kendisidir.

    Son olarak lütfen bir dahaki sefere cemaate terör örgütü demek tüm haksızlıklara destek vermek demektir gibi suçlamalarda bulunmadan önce zahmet edip terör örgütünün bir tanımını yapın ve niçin cemaatin bu tanıma uymadığını ve niçin terör örgütü kabul edilen diğer örgütlerin bu tanıma uyduğunu da açıklayın.

    Selamlar

    YanıtlaSil
  6. Fetö hizmet hareketi falan değildi, hiç olmadı. En başından PKK gibi ABD'nin CİA'sı ile kurulan El Kaide gibi IŞID gibi terör örgütü olarak kuruldu. Erzurum da Komunizm'le mücadele derneği olarak kuruldu Fetö Terör örgütü. Çaldı, kadrolaştı, genç beyinlerin kanına girdi, silahlandı,saldırdı. Alçak Fetö hala ABD'nin kucağında. PKK gibi Nato beslemesi bir kukla bir maşa. Cennete götürme vaadiyle Altın nesil palavrası, Fetö'nün mavi yumurtacı dolandırıcıdan ne farkı var. Velhasıl pırıl pırıl bir nesli yoketti Fetö. Fetöye samimi inananlar bildiğiniz ne varsa anlatın ki ABD'nin bu oyunu da boşa çıksın vesselam..

    YanıtlaSil