Bu hizmet hikayesi bir neslin veya nesillerin inkıraz hikayesidir. Başı muştu, ortası sıkıntı, sonu hüsrandır.
Artık eğip bükmeye mahal yoktur. Olanı olduğu gibi görme ve gösterme zarureti vardır. Evet, güzel başlayan bir hikâye sonu itibariyle tahammülleri, sabırları, kafaları gönülleri patlatacak güçte ve acıdadır. İleriki zamanlarda daha detaylı konulara girmek ihtiyacı varlığını mahfuz tutarak yurt dışında olup hala bu cemaate yön vermeye çalışanlara birkaç kelam etmek bir ihtiyaçtır.Yaşanan yaşandı, yaşanacak ise bizim tercih ve istikametimiz belirleyecek.
Olayın üzerinden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen, bunca acı, bunca can kaybı, bunca kahredici hadiseye rağmen hala bildik savunmalar ve savrulmaların devam etmesi, hala olayın birinci dereceden sorumlularınca ikna edici bir izah yapılıyor olmaması; varsa yoksa eski hastalıklı kafayla, hala hain, hala itirafçı, hala satılmışlar savunmalarıyla, hala ne olup bitiğini anlamayacak olanların hayatını karartmaya devam etmek hangi aklın, hangi stratejinin eseri; sahiden merak ediyor insan.
Yahu gerçekler dünyasına gelin artık, bırakın bu ham hayalleri ve ne olur bir kere aklınızla bu olaya bakın; kendinizi bir akıl ve tecrübe süzgecinden geçirin. Belki zulümlerin azalmasına, hatta bitmesine vesile olursunuz.
Bugün bu ülkede, hala bu acılar ısrarla devam ettirilmesinde cemaat aklının, savunma ve mücadele şeklinin etkisi yok diyemeyiz. Hala zannediliyor ki yarın her şey ortaya çıkınca (o da neyse bilmiyorum ortaya çıkacak olan, ya da konuşulmadık!) millet diyecek "vay be, biz ne hata etmişiz, ne olursunuz artık gelin ve bizi affedin, hatta kurtarın!" Buna gerçekten inananların olduğunu görmek beni şahsen kahrediyor.
Dünün hatırasına saygı çerçevesinde, son 5 yıllık bir muhasebe ve okumalarım neticesinde, ve 3 yıldır kendi çevremde söylediklerim aynen şu minvaldedir:
1-Cemaat bu ülkeyi artık aklından ve hedefinden çıkarmalı.
2- Olayın bütün teferruatıyla kendine bakan yönünü açıklamalı, diğer taraflarında payını es geçmeden.
3-Bugüne kadar yapılagelen çalışma gizli açık bütün şekillerini gözden geçirerek tamamen legal alana dönmeli.
4-Hedef ve nihai amaç devlet olmaktan çıkmalı.
5-İnsanları imandan önce demokrasiye davet etmeli, sonra isteniyorsa imana da davet etmeye devam edebilir.
6-Türkiye'deki sevenlerini açık ve net olarak kendi haline bırakmalı; bu onlara yapılacak en büyük iyiliktir. Çünkü hala devam eden irtibat ve dışarıdaki savunma ve mücadele şekli buradaki insanların maruz kaldığı zulmün artmasına ve katmerleşmesinden başka bir fonksiyon icra etmiyor ne yazık ki.
7- Birinci ağızdan tüm kamuoyuna medya aracılığıyla şu ilan edilmeli: bundan sonrasının hesaplaşma değil, haksızlıkların hukuken takipçisi olunacağı.
8- Yeni yol ve yöntemlerle tamamen legal zeminlerde insanlığın yararına işler yapılabilir. Buna çalışılsın bu tür adımlar atıldığı zaman en azından kamu vicdanı daha hızlı hareket geçer ve bugün içerde ve dışarıda inim inim inleyenlerin ızdırapları dinme vetiresine girilmiş olur. Ama şu ana dek yapıla gelenler devam ederse bu gidiş yeni yanlışlara tekrar zemin oluşturabilir ve bu zulüm mağdurların zulmü sürgit devam edecek. Yazık oysa, muhasebe hem dini hem iktisadi bir müessesedir buna neden bigâne kalınır bilemiyorum.
Giyasettin Bingöl
1 Yorumlar
Bu "mal"lar da bu isleri birakip,kendimize bir bakalim diyecek bir kafa yok.
YanıtlaSilMuhasebe senin benim icin var,kurtulmus,yuce ve secilmis adam muhasebeyi napsin,anlamiyorsunuz;)zihniniz karisik.
Dert sahibi olduk sadece!