Header Ads Widget

test banner

Masumlar (3) / Cemile Sönmez


Son olaylarda ise 18-20’li yaşlarındaki üniversiteye giden kız öğrenciler gözaltına alındı. 19 kişi gözaltına alındı, 9’u ise tutuklandı. Birbirilerini tanımıyorlar. Sakarya’da üniversiteye giden kız öğrencilere operasyon yapılmış. 2-3’lü gruplar halinde gözaltına alınmışlar. Cemile Sönmez de onlardan bir tanesi.

Yaşlarına bakınca 15 Temmuz günü itibariyle lise öğrencisi olan bu kişiler, nasıl terörist olabilir ki diyorsunuz. Ne delili olabilir ki bunları almış olabilirler? Aileleri KHK’lı olan bu kişilerin birbiriyle görüşmesi nasıl suç olabilir?

Eğer zaten 18 yaşındaki kızlar devlete tehdit oluşturuyorsa o devlet zaten bitmiştir. FETÖ davalarında karartılacak bir delil yok, adli kontrol verilmemesinin nedeni belki kaçma şüphesi. 18 yaşında üniversite öğrencileri nereye kaçabilir? Kaçacak olsalar zaten çoktan terk ederlerdi bu ülkeyi. Aileleri KHK’lı diye başımıza bir şey gelmez diye üniversitelerini okumaya devam etmişler. Ne Bylock, Ne Sendika, Ne Banka, Ne Ankesör, Ne Tanık hiçbir şey yok. Sicilleri tertemiz çünkü zaten 15 Temmuz günü 15 yaşında lise öğrencisiydiler.

Bu tutuklamalar beni ürpertti, çünkü hiçbir delil olmadan nasıl oluyor da Fetö üyeliğinden tutuklanıyorlar anlam veremiyorum. Bizim jenerasyon Bylock’tan tutuklandı. Hiç Bylock’tan delil olur mu olmaz mı muhabbetine girmek istemiyorum, sonuç olarak biz 15 Temmuz’dan önce cemaat evlerinde kalıyorduk ve tutuklandık. Peki bu çocuklar ne yapmış olabilirler? Hala abla evleri olduğunu mu düşünüyorsunuz? Koca Türkiye’de hiçbir yerden yeniden yapılanmayla ilgili haber gelmezken, Sakarya’daki kızlar mı yeniden yapılanmaya gitti? Delil ne? Delil ailesi Fetö’den içeri girmiş ya da KHK’lı olan kişilerin birbiriyle görüşmeleri, ailelerinden uzaktalarsa 2-3 kişi aynı öğrenci evini paylaşması. Bir kişi kendiyle aynı kaderi paylaşan 2-3 kişiyle görüşmesi nasıl terör örgütü üyeliği için delil olabilir ki? Bir taraftan KHK’lılar toplu konferanslar düzenliyor, o zaman bunların hepsi terör faaliyeti. Eğer Sakarya’da böyle bir faaliyeti düzenleseler konferanstaki herkes tutuklanacak yani…

Asker, Polis, Mit, Yargı gibi kurumlarda bile yeniden yapılanmaya gidemeyen bir örgüt, gidip öğrenci evi kurmakla uğraşır mı? Öğrenci evlerinin kurulmasının ana sebebi zaten devlete adam sokmaktı, o evler tamamen bu fonksiyona yarıyormuş tepedekilerin gözünde. Bugün KHK’lı bir ailenin çocuğunun zaten devlete girme ihtimali yok, neyin yeniden yapılanmasından bahsediyoruz ki?

İnsanlar odun yesin diyorsunuz, ihraç olanların SGK dökümünde ihraç olduğu yazdığı için özelde iş bulamıyor. Yetmiyor hapse atıyorsunuz eşiyle birlikte, peki çocukları ne yapsın, sadece akrabalarıyla mı görüşsün? Aynı kaderi paylaşanlar dost da mı olmasın, diğer insanlar onlardan zaten uzak dururken kendi başlarına acılarını içlerine mi gömsünler? Devletin Psikologlarına gitsinler demeyin, insanların sağlık sigortasını da iptal ediyorsunuz. Sadece acilden giriş yapabiliyorlar.

Kendi 18 yaşındaki halinizi düşünün ve üniversite okurken final döneminizde iki-üç arkadaşınızla birlikte tutuklandığınızı düşünün. Aileniz zaten hapiste, bir de siz tutuklanıyorsunuz. Dört duvar arasında 18 yaşındaki bir çocuk ne yapabilir. Uyuşturucunun 12 yaşındaki çocuklara inmesi gibi, Fetö zulmü de mi 18 yaşındakilere kadar indi, anne, baba ve 18 yaş üstü çocukları tutukla, geriye sadece çocuklar kalsın, bebek olursa zaten o da anneyle birlikte içeri giriyor.

Bu ülkede artık mahalleler bir gerçek, bunu ortadan kaldırmak çok zor, nasıl bir ülkücü kendi gibi olanlara sempati besliyorsa, bir cemaatçi de kendi gibi olanlara besliyor. Suç işlenmediği sürece de bir sıkıntı yoktur. Ahlaklı olan kadrolaşma yapmaz, ama bu kendi gibi düşünenler ile dostluk kurmasına engel değildir. Bugün zaten KHK’lılara, Fetö’den içeri girenlere zenci muamelesi yapılıyor, onlar dışlanıyor, her türlü insan onlardan korkuyor ve uzak duruyor. Durum buyken onların kendi aralarında dostluk kurmasından daha doğal ne olabilir ki?

Koğuş arkadaşlığı denen bir olgu var artık, insanlar aynı odada senelerini geçiriyorlar, dışarıda bu insanların birbiriyle takılmaları nasıl yeniden yapılanma olabilir ki? Anneler, babalar içerdeyken onların çocuklarının dışarda birbiriyle takılması nasıl yeniden yapılanma olarak görülebilir ki? Kendisine terörist diyen insanlar ile mi takılmalarını bekliyorsunuz?

Kendime bakıyorum, takıldığım arkadaşlarım KHK’lı ya da içeri girmiş kişiler ya da aileleri öyle. Ne yapabilirim yani zaten 4 senedir, çoğu arkadaşımla iletişime geçemiyorum. Olabildiğince kimseyle görüşmemeye çalışıyorum ne O beni ne ben onu yakmayayım diye. Ama gene de etrafımda bir avuç samimi arkadaşım var onlar da benim gibi, bundan daha doğal ne olabilir ki? Şimdi yeniden yapılanma diye tekrardan mı tutuklanacağız?

Ama yok Fetöcü’lük artık bir ırk oldu. Tıpkı Yahudilik gibi, anneden-babadan geçiyor artık. Sen seçemiyorsun, doğuştan mimleniyorsun. Çıkmak istesen de mümkün değil, bir kere işaretlendin mi, tüm akrabaların bir şekilde mimleniyorlar. Ne sandık başkanı olabilirler ne devlet memuru, hep bir risk var. Yarın bir şeyler yolunda gitmezse ilk şüphelenilecek kişiler KHK’lı yakınları oluyor.

Trt-1’de Türklerin çektiği Esad Zulmünü anlatan bir film vardı, Esad’ı kötülemek için olayların başlangıcında polisin çocukları tutuklayıp işkence yaptığını gösteriyordu. Köylü yalvarsa da yakarsa da polis çocukları bırakmıyordu, duvara siyasi slogan yazdıkları için hepsini terörist diye tutuklamıştı. Ne farkı var? İlla başka ülkede olunca mı fark ediyoruz zulmü?

Kadınlar, Bebekleri, Gençler, Hastalar… Tamam erkekleri alıyorsunuz, bunları niye tutuklarsınız. Hapishanelerde zaten yer yok, mecbur çoğu kişiyi adli kontrol ile salıyorsunuz. Erkekleri salmayın bari kadınları, hastaları, yaşlıları ve gençleri salın.

Suç örgütünü niye kurulur? Suç işlemek için değil mi. Bir örgütte suçu doğrudan işleyenler vardır, cinayetse cinayet, darbeyse darbe, hırsızlıksa hırsızlık, kumpassa kumpas, tehdit ise tehdit bunu kim yapıyorsa cezasını alır. Peki suç örgütüne üye olanlara neden ceza verilir? Çünkü birileri suç işlerken örgüte üye olanlar da onlara arka planda destek verir, akıl verir, para yardımı yapar onları arka planda destekler. Ya da onların yedekleri konumundadır, onlar başaramazsa bunlar devreye girer vs. Bu durumda ortada bir suç örgütü varsa hem suçu işleyenlere hem de örgüte üye olanlar cezalandırılmalıdır. Örgüte üye olanlar çünkü suç örgütüne üye olma iradesiyle girerler ve işlenecek suçları da bilirler. Banka soygunu filmlerini düşünün, beş kişi sahada banka soyarken arka planda da bir beş kişi olayları organize edip kaçıp planına yardım ediyorlar değil mi ve çalınan parayı da 10’a bölüyorlar. Suça doğrudan bulaşmasa bile suç örgütü üyeliği bu yüzden cezalandırılır.

Peki Gülen cemaati bir suç örgütü müdür? Öncelikle bu soruyu cevaplamamız gerekiyor. Dini bir cemaat mi? Paralel Devlet Yapılanması mı? Yoksa bir suç örgütü mü? Ya da eskiden dini bir örgüttü sonradan mı suç örgütüne dönüştü? Dönüştüyse ne zaman? Bir başlangıç koyabilir miyiz? Ya da neden bir yapıyı toptan ele alıyoruz, bölerek inceleyemez miyiz? Yani bir kısmı dini cemaattir bir kısmı da suç örgütü olabilir. Öyle bakınca başlangıç zamanı koymakla da uğraşmaya gerek yok, hangisi daha mantıklı?

İkinci önemli nokta bu cemaate girenler dini bir cemaate girme iradesiyle mi girdi yoksa suç işleme iradesiyle mi girdi? Yani Gülen cemaati bir suç örgütü olsa bile, kişiler bunu bilmiyorsa böyle bir iradeleri yoksa bu durumda gene suçlu olurlar mı? Birini kasten ezip öldürmek ile yanlışlık çarpmanın cezası aynı mıdır? Kasten bir örgüte girmek ile, bilmeden girmenin cezası aynı olabilir mi? Yani bu kişiler kandırılmış olamaz mı?

Aslında bir suç örgütüne bilmeden girmek çok düşük bir ihtimaldir. Ya kişilerin bilerek girdiğini kabul edeceğiz ya da Gülen cemaatini toptan suç örgütü olarak görmeyi bırakacağız. Öyle olunca daha mantıklı oluyor. Gülen cemaati toptan suç örgütüyse ülkenin cumhurbaşkanından tut başbakanına herkes kandırılmış oluyor ama sıradan halkın öyle bir imtiyazı olmuyor ve müthiş adaletsizlik doğuyor. Yani onlar kandırıldıysa halkın da kandırılma hakkı olmalı. Ayrıca ellerindeki imkanlar ile devlet büyükleri 2013’ten sonra anlayabildiyse, halka biraz daha süre vererek 15 Temmuz’u kriter almak gerekiyor. Halkın şıp diye taraf değiştirmesini beklemek abes. 2013 yılından sonra muhalefet partilerinin de açıktan desteklediğini belirtmiştim, bu durumda gene adaleti eşit uygulayınca milyonlara varan tutuklamaların olması gerekiyor.

Eğer suç işleme iradeleri yoksa nasıl örgüt üyesi olacaklar büyük bir hataya düşmüş ve kandırılmışlardır. Mesela Fenerbahçe takımına üye oldum ve onları sadece futbol takımı sanıyorum. Sonra gidip üst düzey Fenerbahçeliler bir banka soyuyor ben de mi cezalandırılmalıyım? Tabi ki hayır diyeceksiniz. Çünkü ben bu durumu bilmiyordum, Fenerbahçe dışardan bakınca bir suç örgütü gibi durmuyor. Peki Gülen cemaati dışardan bakınca bir suç örgütü gibi mi duruyordu?

Gülen cemaati Fenerbahçe’ye benzemiyor derseniz de bir siyasi partiye ya da ülkü ocakları gibi örgütlenmelere çok benziyor. Onlar gibi siyasete de giriyor, kadrolaşma da yapıyor, ee peki yarın onları da toptan terör örgütü ilan edebilir misiniz? 1980 darbesinden sonra etmişlerdi.

Fetö davalarında suç tarihi olarak 15 Temmuz 2016 yazar. Yani örgütün işlediği suç darbe suçudur ve tarihi 15 Temmuz 2016’dır. Peki bu ülkede daha önce de darbeler oldu, darbeyi yapanlar bile ceza almadı, bir ihtimal emekli edilenler olsa bile darbeyi doğrudan yapanları emekli ettiler. Eşlerine çocuklarına ya da mensup oldukları mahalleye (Sol mahalle, Kemalistler vb.) toptan ceza verilmedi. Sizce de Gülen cemaati toptan bir çete olamayacak kadar büyük bir mahalle değil mi? İki milyon değil de Kemalistler gibi ya da HDP’liler gibi sayıları 10 milyon olsa gene bu şekilde hepsi hapse mi tıkılmaya çalışılacaktı?

Koca bir dini cemaat, asıl ajandası belli. Asıl ajandası suç işlemek olsa, PKK gibi yaptığı eylemleri sahiplenir. Ama Gülen ne 17-25 Aralığı ne de 15 Temmuz’u asla sahiplenmiyor, sahiplenmediği gibi kendi tabanının da bu konuda kafasını karıştırmak için elinden geleni yapıyor. Yani bugün cemaate gönül veren insanlar hala daha 15 Temmuz’a inanmadığı için gönül veriyor. Yoksa hem darbeyi kabul edip hem de destek verenler sadece en tepede işleri bilen kişiler. Bugün 15 Temmuz konusunda hala daha propaganda ile kendi tabanlarını kandırmalarında devlet de suçludur, hala daha sisli alanları aydınlatmamış, çoğu masumu da 15 Temmuz çuvalına attığı için insanlar darbeyi de sorgulamaktadır.

Görüldüğü gibi cemaatte bir her şeyi planlayan bilen suça bulaşan bir yapı varken diğer tarafta hiçbir şeyden haberi olmayan koca bir kesim vardır. Bugün gelinen nokta da hiçbir başlangıç yılı kalmamıştır. 17-25 Aralık baz alınmıyordur, gidilebildiği kadar geçmişe gidiliyordur. Dün dini cemaat sandığı bu yapıda sohbete gitmiş, evlerinde kalmış, yurtlarında kalmış, abilik yapmış, ablalık yapmış, vs. insanların ne suçu vardır? Yarın başka tarikat ve cemaatler de bu şekilde terör örgütü ilan edilecekse şimdiden o zaman devlet bunu belirtsin hiçbirinin sohbetine gidilmesin hiçbirine para yardımı yapılmasın.

Kimine göre 17-25 Aralıktan sonra bu yapı tamamen örgüte dönüştü, bu yüzden yaklaşık bir milyona yakın insan örgüt üyeliğinden ceza almalı 6 yıl 3 ay hapis yatmalıdır. İşlerinden atılmalı, bazılarının da malına el konulmalıdır.

Bu düşünceyi savunanların atladığı şey, bu yapı 2007 yılında Ergenekon davalarına kumpas kurarken ilk sistematik suçlarına başlamıştır. Bu açıdan neden 2013 yılı kriter alınsın ki? Ayrıca 2013 yılı kriter bile alınsa, 2013 yılında tarafını belli eden sadece Erdoğan’dır, çoğu AKP’li ilişkilerini devam ettirmiş, hatta CHP, MHP ve HDP ise doğrudan yeni ilişkiler kurarak cemaate destek vermiştir. Bu nokta da neden kimse bedel ödemezken fatura Hatice Erol gibilere kesilsin ki? Ayrıca 17 Aralık’ta ortaya büyük bir yolsuzluk çıktı. AKP çıkıp evet burada bir yolsuzluk var ama siz bilmiyorsunuz bu cemaat denilen yapıya biz neler verdik neler, ne işler tuttuk onlarla, zaten bunlar soruları da çalıyor ve biz de göz yumuyorduk şimdi bu yaptıkları operasyon tam bir arkadan hançerleme ve darbedir. Biz ilgili bakanları ihraç edeceğiz ama lütfen oyuna gelmeyin, bu yapının niyeti yolsuzlukları ortaya çıkarmak değildir, bakın bizim Ankara belediye başkanımızın bunlara hibe etmediği yer yoktur, o hibeleri alırlarken niye kul hakkı demiyorlardı, bunların niyeti kötü diye bir açıklama mı yaptı? Onun yerine montaj, iftira, biz pürü pakız bunların alayı Haşhaşi ve sapık, bu bir darbedir, herkes bedelini ödeyecektir diye esip kükredi mi? Böyle hakaretler savuranı kim dinler ki? Herkes yolsuzluk var derken, yolsuzluk yok diyene kim inanır?

Kimine göre bu yapı 17-25 Aralık’tan önce de suç işliyordu bu noktada o tarihi kriter almak hiçbir şey ifade etmiyor, çok daha geri giderek 2002’den başlamak gerekiyor. Bu durumda Fetö’nün siyasi ayağına da dokunulmalı ve milyonlarca insan örgüte üye olmaktan 6 yıl 3 ay hapis yatmalıdır. Bu kişilerin söylemi ütopik gelebilir ama milyonlarca kişiyi üniversite sokmayarak toptan başörtülüleri cezalandıran güruhun bunlar olduğunu unutmayalım. Yani ha 500 bin kişi içeri girmiş ha 5 milyon fark etmez diyorlar. Fetö’nün siyasi ayağından kasıtları da tüm AKP’liler. Ayrıca 6 yıl 3 ayı da yeterli görmüyorlar herkesin müebbet hapis cezası alması gerektiğini belirtiyorlar. Bunlara ülkeyi bıraksan nüfusu 10 milyona düşürene kadar insanları hapse atarlar.

Kimine göre ise milat 15 Temmuz, çünkü ilk kez topluca somut bir suça bulaştılar, diğer suçlara nazaran bu suçu halk gördü, herkes örgütün tehlikesini anladı. Örgütün lider takımı da kendini savunamıyor, sürekli saçmalıyorlar, bu noktadan sonra destek verenler, bile isteye bir suç örgütüne destek vermiş olurlar diyorlar.

Bu kriteri savunanların çıkmazı şu 15 Temmuz sisli bir alan ve katılan tek grup cemaat değil, diğer gruplar niye terörist ilan edilmiyor? Ayrıca 15 Temmuz’dan sonra cemaate destek vermek ne demektir? Yaşlılar hala Fethullah Gülen’i seviyor, sevmek mesela destek vermek midir? HDP’liler Öcalan için imza topladığında terörist denilerek hiçbiri içeri atıldı mı? Destek tam olarak nedir? Bu örgüt zaten 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de bir faaliyette bulunamaz. Bu durumda hala destek verenlerden kasıt nedir? İki KHK’lı bir araya gelip çay içse yeniden yapılanma diye tutuklanıyorlar, bu mudur yani 15 Temmuz’dan sonra bağını devam ettirenden kasıt?

Benim kendi görüşüm kesinlikle 15 Temmuz’dan sonra insanlar bu yapıdan kopmalıdır. Ama kopmayanlar neden kopmuyor acaba? Devletin uyguladığı yanlış politikalar bu durumun oluşmasında ne kadar etkili? Mesela yurtdışına gidenler bu yapıdan kopmadan nasıl hayatta kalacaklar? Devlet insanlara başka bir seçenek sundu da bu insanlar mı tercih etmedi? Bir evin içine tüm cemaatçileri sokup, tüm kapıları da kapatıp, siz kopmuyorsunuz demek ne kadar mantıklı? Kapıları açılmasını engelleyip bakın bunlar çıkmıyor hala daha akıllanmamışlar demek ne kadar vicdani?

Ahmet
author

"Sorumluluk Reddi" Konusunda Önemli Bilgilendirme:

Münferit Fikir Platformunda yazılan tüm yazılar, aksi MFP YYK tarafından belirtilmedikçe yazarların kendi görüşleridir. MFP’nin ve platformdaki diğer yazarların görüşlerini yansıtmaz veya ifade etmez.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Hala cümle aralarında "Kemalist"'lere nefret kusuyorsunuz, Kemalist sıfatını bir hakaret gibi kullanıyorsunuz. Sizin akp ve türevlerinden hiç bir farkınız yok. Şu anda hukuk dışı yaptırımlara maruz kaldığınız için ben ve diğer "Kemalist" arkadaşlarım mücadele ediyoruz ama hakediyor musunuz bunu, düşünmeden edemiyorum. Geri kalan tüm şeriatçılardan farkınızı söyleyin bana

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (Sol mahalle, Kemalistler vb.) yazmışım. Nefret kusmuyorum. Kaç tane darbe ve darbe girişimi oldu, ister kemalistler yaptı deyin ister solcular ister islamcılar sonuç olarak bu adamların halka gösterdikleri yakın olduğu bir ideolojisi vardı. Bunlar bireysel yargılanırken, Cemaat grubunda neden toplu yargılama oluyor diye sordum, mantık olarak da sayı azlığımı dedim ki bana göre öyle. HDP'lileri sonra örnek gösterdim, HDP'de çok rahat terör örgütü diyorlar ama %11 oyu olunca oy verenleri içeri atamıyorlar, %0.1 oyu olsa hepsini atarlardı.

      Geçmiş darbeleri örnek gösterdim yapanların ideolojileri artık her neyse, ama bir düşününce akla ilk gelen sol ve kemalizm başka ideolojileri de olabilir "vb." o yüzden ekledim. Çok mu ütopik yazmışım sanki 1960'a kimler sahip çıkıyor 1971'de başarısız olanı kimler örgütledi? Kemalist sıfatını nasıl hakaret olarak kullanmışım ki? Bunlar grup halinde mi hareket ediyordu diyeceksiniz, zaten grup halinde hareket ediyorlar demiyorum darbenin başındaki ekibin gönül verdiği ideolojinin bir önemi yok diyorum

      Tüm ideolojilere keskin inançlılara kendini şubu bucu ilan edip bir insanı hatasız kutsayan gerçekleri görmezden gelip hayali tarihi vakalara inanan, insan vicdanını hiçe sayan her gruba karşıyım. Bu yaptığım tanıma giren kendini kemalist adlandıran da çok kişi var. Ama bu yazının konusu o değildi, ne ara nefret çıkardınız bilmiyorum benim bir nefretim yok.
      -ahmet

      Sil
    2. Kendinizi bir mahalle ile tanımlarsanız o mahallenin kötülükleri eleştirilince üstünüze alınırsınız.

      Siz hukuksuzlara karşı çıkıyor olabilirsiniz ama Kemalistler önde gözükenleri "yetmez ama evet" diyor. Yetmez kısmını da bunlar az siyasetçileri de alın diyorlar. Çoğu parti, gazete, gazetecinin ne dediği belli değil ki. Sözcü yazaları ceza aldığında, sözcünün manşetine bakın. Sözcü kemalist değil mi? Kendini öyle tanımıyorlar attığı manşette Bylock mu yüklemişler sanki demişti. Bylock yükleyenler terörist diyorsun anlamı çıkar bundan. Ee peki başka bir kemalist sözcü yazarı emin çölaşan böyle mi düşünüyor hayır düşünmüyordu. Bireyler hukuksuzluklara karşı çıkabilir ama, bir mahallenin toptan mücadele verdiği yok, kimi yangına körükle gidiyor kimi suyla.

      Ben kemalistlere çakmadım. Ama çakanları görürsünüz, onları görünce de kendinize bakıp bir çıkarım yapmaktansa hangi kemalistler Habertürk ve Cnn Türk'e çıkıp ne diyorlar ona bakmak lazım.
      -ahmet

      Sil
    3. Atatürk'le bağdaştırabileceğiniz tek oluşum, tek kurum; sizin de içinde yaşadığınız(veya bir dönem yaşamakta olduğunuz) Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Sözcüymüş falanmış bunları Kemalizmin ve Atatürkçülüğün asıl temsilcileri olarak görüp öyle de lanse etmeniz sizi bağlar; siz öyle olduğuna inanmaya devam edebilirsiniz.

      Cumhuriyet Halk Partisi'nin Temmuz 2016'dan beri, zorlu hapis koşullarına mahkum edilen kadınlar hakkında duruşu bellidir. KHK'lılar hakkında söyledikleri de bellidir. Bunlar internetten erişilebilir ve bir tık uzağınızda. Sayın Sezgin Tanrıkulu'nun çalışmaları ve açıklamaları da ortada. Cumhuriyet Halk Partisi içinde sayıca az olan Baykalvari milletvekillerinin dahi Türkiye'de 2016'dan beri süregelen kadın tutuklamalarını savunan açıklamalarını göremezsiniz.

      Öte yandan bir zamanlar FETÖ'nün kutsadığı, doğa üstü bir şahıs olarak sinemalara taşıdığı, öğrencilerini bu sinema seanslarına götürdüğü ve şizofren olmasından şüphelenen Said nursi'nin camiasında; CHP'nin ve diğer Atatürkçülerin bu konuda sarf ettiği çabaların onda birini göremezsiniz. Aksine islamcı-köktendinci cemiyetin ekseriyatı, kendilerini bugünkü ahvalin destekçisi olarak konumlandırmaktadır.

      FETÖ'nün, geri kalan köktendinci oluşumlardan hiçbir farkı yoktur. O da kurucu ideolojiye karşıtlığıyla nam salmış din ticaretiyle geçinen bir oluşumdur.

      Ancak bizim savunuculuğumuz ;her koşulda hukukun üstünlüğünün taviz verilemez olması ve suçsuz bebeklerin, taban kesiminin; bir zamanlar iktidarın hizmetinde büyük işler(!) başaran FETÖ elebaşlarının günah keçilerine dönüştürmelerinin vicdanlarımıza sığmamasından kaynaklanmaktadır.

      Sil
    4. Sezgin Tanrıkulu'na ve çizgisine hiçbir lafım yok. Ama sorun şu benim "Kemalist" dediğim kişiler onu PKK'lı olarak görüyor. Tam tersi o ve birkaç kişiyi partiye sızmış Atatürk düşmanı kişiler olarak görüyorlar. Aynı şekilde Kılıçtaroğlunu da. Mesela Veryasın Tv, Odatv, şu anki Cumhuriyet vb.

      Yoksa CHP'li barış yarkadaş da takdir ediyorum. Gerçek solcular ile hiçbir sorunum yok ve onları hiçbir şeyden de mesul tutmuyorum.
      -ahmet

      Sil