Twitter üzerinden benden genç ama aşağı yukarı aynı yollardan geçtiğimiz, hatta ilginç bir şekilde ortak birçok tanıdığımız olan birisiyle tanıştım. Bugün onunla sohbet ederken Harun Tokak’ın bir videosunu izlediğinden ve epeyce kızdığından bahsetti. Daha önceden karşılaştığım bu videoyu izlemeye karar verdim. (https://www.youtube.com/watch?v=5gjtUb8cyFw)
Harun Tokak’ın kim olduğunu bu yazıyı okuyan pek çok kişinin bildiğini düşünüyorum. Abiler deyince ilk akla gelen isimlerden diyor spiker Zeynep Kaya. Bu yazıda bu topluluğun, cemaatin nasıl olup da aptal yerine konulmaya çalışıldığını anlatmaya çalışacağım.
Programda takdir ettiğim noktalar var elbette. Örneğin, kendisinin çatı davasında yargılandığını ve bir hizmet kimliği olduğunu ama bu kadar insanı neden yargıladıklarını anlamadığını belirtti ve bunu bir zulüm olarak niteledi. Bu konuda ben de kendisine tamamen katılıyorum.
Harun Bey terör suçu sayılacak bir fiil işlemiş midir bilemem. Fakat ben kendisiyle ilgili hizmetin suçu sayılabilecek bir suç isnadı duymadım. İsrail İmamıymış gibi gülünç iddiaları elbette es geçiyorum.
Programda da bunun aslında ne olduğundan bahsediyor.
Programla ilgili eleştirilerime gelecek olursak da bunları üç başlık altında toplamak istiyorum. Bunlardan birincisini anlatmadan önce başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Kendimi çok yakın gördüğüm bir arkadaşımla sohbet ederken konu hizmete eleştirilere ve darbe olayına geldi. Bana Fethullah Gülen’in (kendisi Hocaefendi diye bahsediyordu) o gece darbeye karşı olduğunu açıklamasının tüm oyunları altüst ettiğinden bahsetti. Bu bildiri ya da açıklamanın nerede olduğunu ve hangi kanalla yapıldığını sorduğumda benim de bildiğim o açıklamadan bahsettiğini söyledi. Ben hatırlamadığımı söylediğimde ise konu kapandı ve sohbet ilerledi. Aslında böyle bir açıklama yok. Bunu hepimiz biliyoruz. Eğer olsaydı her gün Twitter’da görürdük bu açıklamayı.
Bana olmayan bir şeylerin varmış gibi yapılması bir şey hatırlattı: “Camiye ayakkabıyla girdiler, içki içtiler, elimizde görüntüler var, bu Cuma yayınlıyoruz.” size de tanıdık geldi mi? Bunu neden anlattım? Harun Tokak sohbetin bir kesiminde Fethullah Gülen’in Türkiye’den bir milyon kişinin çıkmasını istediğini ve bunun tıpkı Habeşistan hicretinde Muhammed Peygamberin yaptığı gibi tansiyon düşürücü bir etki yapacağı umuduyla dile getirildiğini ama bunun gerçekleşmediğini söyledi.
Yani mealen Hocamızın sözünü dinleseydik başımıza bunlar gelmezdi dedi. Bunu nerede söylediğini gösterebilir misiniz Harun Bey, hangi kontekst içinde ve neye karşı bu sözleri sarf etmiş? Ben de bu hizmetin içindeydim, neden kimse bana bunu söylemedi? Polis Akademisi mezunu birisi yurtdışına nasıl hangi iş maksadıyla çıkabilir? Bir subay nasıl, hangi sıfatla yurtdışına çıkabilir? Ya da otuz bin öğretmen için yeteri kadar kadronuz var mıydı bu insanları yurtdışına çıkarmak için. Kadronuz yoktuysa bile bununla ilgili çalışmalarınız var mıydı? Varsa gösterebilir misiniz lütfen?
Gerçekte olan şey, hocanız tansiyonu düşürmek değil aksine tırmandırmak istiyordu. Hocanız, polislerin ve askerlerin bu meseleyi makul buldukları için bu kurumlarda bulunduğunu, Türk Vatandaşı olan herkesin memur olmaya hakkı olduğunu ve kendisine teveccüh eden insanlara “bana teveccüh etmeyin” demeyeceğini söylemekle meşguldü. Gerçekten tansiyon düşürmek niyetinde olsaydı paralel devlet iddialarının çok ağır iddialar olduğunu söyler bu yükten kurtulmak için bir şeyler yapardı. Çünkü sorun olan şey sivil insanlar değildi. Aksine, darbeden önce dahi cemaatçi devlet görevlileri, hükümetle hizmet arasında çıkan çatışmada temel sorunu teşkil ediyordu. Dolayısıyla Gülen tansiyon düşürmek niyetinde olsaydı sivil insanlarla ilgili değil, devlet içindeki cemaat mensuplarıyla ilgili bir açıklama ya da çalışma yapardı.
Harun Tokak sohbette hizmetin Fethullah Gülen’i sevenler derneği olduğundan bahsediyor. Örnek olarak da Kanarya Sevenler Derneği’nde iseniz Kanarya seversiniz, kanarya sevmiyorsanız burada ne işiniz var diyor.
Yani demek istiyor ki siz kim Gülen’i eleştirmek kim? Gülen’i içeriden eleştirmek isterseniz bu mümkün değildir. Çünkü o tabii liderdir. Onu eleştirdiğinizde otomatikman hizmetten çıkarsınız. Hizmetten çıkıp eleştiri yöneltince de zaten tüm dünya bize karşı, yolun kaderi bu edebiyatının objesi olursunuz. Ya da kim bilir eleştirenler olarak belki takılıp yollarda kalmışızdır. Kanarya örneğinden devam edersek, Kanarya Sevenler Derneğinin tek amacı vardır. Bu amaç kanaryaları sevmek ve onlarla vakit geçirmektir. O zaman hizmetin amacı Fethullah Gülen’i sevip onunla vakit geçirmek midir? Eğer bu doğruysa, ki doğru olduğunu düşünüyorum, neden sizi seven insanlara bu kötülüğü yaptınız? İnsanların iradelerini ellerinden alacak kadar ısrarcı oldunuz? İnsanlar sizi sevip değer veriyor diye mesleklerine evliliklerine varana kadar karıştınız? Ben hiçbir kanaryanın bir kişiye bence asker olmalısın dediğini ve o kişinin de sırf bu kanaryayı sevdiği için asker olduğunu duymadım. Arada sizce de küçük (!) bir fark yok mu?
Bu sözlerin devamında her derneğin ve partinin tüzüğü olduğunu laf arasında söyledi. Soruyorum Harun Bey, hizmetin amacı nedir, bu amaçları hangi vesilelerle gerçekleştirir, organları nelerdir, bu organların sorumlulukları nelerdir ve kimlerden oluşur, bu kişiler nasıl seçilirler? Yıllardır Bir Kanarya sevenler derneği kadar dahi olamadınız, neden? Bu liste uzayıp gidebilir? İşte biz de bunu eleştiriyoruz. Bu tarz eleştirilerin asıl dışarıdan gelmesi abestir. Bize ne bilmem ne derneğinin yapısından. Ama kendi derneğimizin çarpıklığı benim hayatımı mahvetti ve bu konuda elbette söyleyeceklerim var. Hoşunuza gitmese bile bunları söyleyeceğim.
Bu sözlere aslında içerlemiştim ama aslında bir gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğu için de kendisine teşekkür ederim. Bu cemaatin insanlığa hizmet ufku, barış ve kardeşlik gibi dertleri yok. Tek derdi Gülen’in daha iyi bir pozisyona sahip olması ve insanlar tarafından sevilip takdir edilmesi. Çünkü insanlığa ya da dine hizmet etmenin tek yolu bu hizmette olmak değildir. Bir bilim insanı da bir köy imamı da Gülen’i sevmese bile insanlığa ya da dine hizmet edebilir. Hizmette olmanın amacı tıpkı Kanarya Sevenler Derneğinde olduğu gibi Fethullah Gülen’in sevilmesi ve övülmesidir. Fethullah Gülen’i sevmeyenler ne kadar insanlığa faydalı olursa olsun hizmetin dışındadır ve yaptıklarının bu hareket için pek de anlam ve önemi yoktur. Çünkü insanlığa, dine hizmet birincil değil ikincil amaç olmuştur. Birincil amaç ise Fethullah Gülen’in kendisidir.
Son olarak da eleştirenler Hocaefendi’nin karşısına çıksınlar diyor. Beyefendi bilmem farkında mısınız ama ben mülteciyim. Elimdeki seyahat belgesiyle bırakın Amerikan vizesi almayı bazı bankalarda hesap dahi açamıyorum. Nasıl gidip de görüşeyim. Dalga mı geçiyorsunuz?
Halis
Twitter: https://twitter.com/physicistcand
5 Yorumlar
HARUN TOKAK aynı sohbetinde insanlığın tek umudunun hizmet hareketi olduğunu ssölüyor. evet bu söylemi çok ciddi duyardık eskiden ve hala tabandaki insanların susmasının sebeplerinden birisi de buna olan inançları . Evet söyleyeceğim tek şey tüm dünya durmuş ve sizi bekliyor . Gerçekleri görmek zorundayız yunanistan kamplarındaki tabanınızın nasıl acılar çektiğini biliyor musunuz, onların insanlığı kurtarmak gibi dertleri yok daha kendilerini kurtaramamışlar . aslında olması gereken de o her insan önce kendisini sonra yakın çevresini yavaş yavaş da genişleyerek insanlığı kurtarmalı . fakat cemaatin belki de hatası ya da empoze edilen zihniyetin hatası kendileri zaten kurtarılmış , seçilmiş insanlardı onlar insanlığı kurtarmalı idiler . Bu yolda kul hakkı da yiyebilirlerdi veya yendiyse de bu dava içindi başka sebepler vardır yol kutsaldı çünkü . yol değil yolcu yanlıştır. başa dönecek olursak harun bey gözünüzü açın bakalım dünyada sizden başka kimler var insanlığa yardım için uğraşan si kendinizi kurtarmışsınız ama zaten değil mi ? Hayal satmayın ,satıyorsanız da artık insanların kutsalları üzerinden sömürü yapmayın .
YanıtlaSilEn sevimli ateist,bizim Halis!Velhasili Halis adam;)
YanıtlaSilHarun Tokak Bey'in, Mekke'den hicreti, örnek olarak vermesi sanırım tek bana garip gelmemiştir. Mekke'den hicret etmek zorunda kalındığını düşünüyorum yoksa bu bir taktik değildi ama Harun Bey'in (ve muhtemelen başkalarının da) zihninde bu bir taktik olarak görülüyor. Hatta sanırım 15 temmuzda da bu taktiği uygulamışlar.
YanıtlaSilÖnce, Harun Bey'in, Mekke'den hicret olayını nasıl algıladığına bakalım. Hicret olayını Harun Bey şöyle anlatıyor. Peygamberin taraftarları başlarda Mekke'de azınlıktı ve Kureyşliler tarafından çok rahat yok edilebilinirlerdi. Peygamber, taraftarları kalabalıklaştıkça daha fazla dikkat çekeceğinden ve baskının artacağından çekindi.
Kureyş Kabilesi, peygamberin taraftarlarının artan gücünden korkuyordu. Mekke'yi ele geçirirler mi, bir gün putlarımızı yıkarlar mı, Kabe onların yönetimine geçer mi, Mekke'nin reisi onlar olur mu gibi korkuları vardı ama hicret olayıyla, Kureyşliler, bakın insanlar gitti, demek ki öyle bir niyetleri yokmuş diye düşündüler ve böylece aradaki tansiyon düştü.
Buraya kadar iyi ama eksik, çünkü bu sürecin sonunda Mekke fethedildi, Kureyşlilerin putları yıkıldı ve Kabe'nin yönetimi, peygamberin taraftarlarına geçti. Yani, Kureyşlilerin korktukları tüm olaylar gerçekleşti. Hatta, Harun Bey'in yorumladığı gibi bu olayları yorumlarsanız, Kureyşlilerin haklı olduğunu bile düşünebilir, adamlar başlarına geleceği en baştan görmüş diyebilirsiniz. Yorumu size bırakıyorum.
Günün sonunda, bu sadece bir yorum ve kişisel olarak olayların böyle planlı bir şekilde geliştiğini düşünmüyorum ama bu algının, 15 temmuza giden süreçte etkili olabilmiş olabileceğini düşünüyorum. Kendilerince, peygamberin yaptığı gibi bilindik, dikkat çeken isimleri hicret ettirip sonra tansiyon düşünce, beklenmeyen bir anda darbe yapmaya çalışmış olabilirler. Cemaatçi askerleri motive etmek için de gayet iyi bir hikaye.
Bu yazdıklarımın ne kadar gerçekliği var bilmiyorum ama eğer varsa, yönetici kadronun, İslam tarihinde geçen olayları nasıl algıladığını göstermesi açısından önemli olduğunu düşündüğüm için paylaşmak istedim.
Harun Tokak diyor ki hizmetin şeffaf olmayan bir yeri VARSA :D
YanıtlaSilşaka gibi adam, varsa eğer işte bulunduğunuz ülkedeki kanunlara uymak lazım diyor. Bir zahmet uyun kardeşim bulunduğunuz ülkedeki kanunlara. Dünyaya örnek olacak hareket bir zahmet uysun bari. Peki kanunlara uymayı herkes yapıyor siz nerenizle örnek olacaksınız? Neden ahlak bakımından dünyaya örnek olurken kanunlar ne diyorsa o kadar ahlaklı olmalıyız demiyorsunuz da, iş şeffafiyete gelince kanunlar ne diyorsa o kadar şeffaf olmak diyorsunuz. Neden maximum şeffafiyet demiyorsunuz. Şeffafiyet kötü bir şey mi? Tabi dini zekat+ namaz ekseninde görünce demokrasinin en önemli prensiplerinden biri olan şeffafiyetin bir önemi de olmuyor. Sonuç olarak din tamamlanmış 14 yy. önce, gıybet etmeyin dendiği için o haram ama şeffafiyet falan önemsiz şeyler sonuç olarak o zaman yoktu değil mi bu kurallar. Peki 14 yy. geçti o gün Peygamberimiz devlet başkanı olarak nasıl kural koyuyorsa bugün de koyulmayacak mı? Neden beşeri kuralları hiç sallamıyorsunuz? Şeffafiyet şu an büyük bir ahlaksal ilerlemişliği gösteriyor. Uymuyorsunuz ne iş çevirdiğiniz belli değil, ama işte biz sürekli namaz kılıyoruz çok ahlaklıyız diyorsunuz. İnsanlar para veriyor şeffaf ol paranın nereye gittiği belli olsun ben neden Adil öksüz gibi kişilere güvenmek zorundayım ki, bir yomuklukları çıkınca hemen mit ajanı diyorsunuz zaten, Kim mesele Bylock ve Bankasya kararını vermiş şeffaf olun daha bu bile bilinmiyor. 33 kişilik heyet kim o bile belli değil. Kim kararı verdiyse bilmek hakkımız değil mi 7 sene o programdan ve bankadan adam hapis yatacak bari kimin yüzünden yattığı bilsin ama demiyorsunuz ve o kararı verenler bugün de karar vermeye devam ediyor. Hizmetiniz batsın
-Ahmet
Hocam, biz amerika'da multeci oldgumuz halde gidip goremeyiz, iki cift soru soramayiz. Kapidan iceri alacaklarini mi zannediyoruz?
YanıtlaSil