Yukarıda bahsi geçen belge ile ilgili yazılanları zaten takip eden takip ediyor. Tr medyasından bazı gazeteciler konuyla alakalı yazılar yazdılar. Bu yazıyı yazarken okuduğuma göre Alman ve Avusturya medyasında da konu işlenmiş ve bazı gazetelere haber olmuş bu belge.
Belge ile ilgili yazılan yazılacak, yorumlar yapılacak, sonunda elbette gerçekler bir şekilde gün yüzüne çıkacak. Bunda zerre kadar şüphem yok. Benim dikkat çekmek istediğim bir konu var. Aslında üzerime vazife mi değil mi diye çok düşündüm. Ancak süreçte en büyük kazıklardan birisini yiyen birisi olarak ve hala yargılanan birisi olarak bunları yazmam gerekiyor diye düşündüm. Gazeteci Ahmet Dönmez’in daha önce yayınlanan ve cemaat içinden epey bir tepki! çeken yazıları ve yazı dizileri hala internette mevcut. Hiç birisine adam akıllı bir cevap verilebilmiş değil. Bazı operasyonel hesaplar üzerinden kendisine yazılan, çizilenleri hepimiz okuduk. Bu gazeteci arkadaşın tamamen şahsi gayretleriyle, yurt dışında kısıtlı imkanlar ve kaynaklarla, araştırarak ve emek harcayarak yapmaya çalıştığı gerçek gazeteciliği takdir ediyorum. Yıllarca yahşi çekip bir yerlere oturttuğumuz, abidir diyerek baş köşelerde yer açtığımız, gazetelerimizde yıllarca köşe yazarlığı yapıp genç gazeteci adaylarına verilen seminerde bol keseden gazetecilik yarenliği yapan sözde gazeteci ama gerçekte koskoca bir hiçmişler dediğimiz zevattan çıt yok. (Bülent Keneş gibi yazdım.V.P.) Sizce de garip bir durum değil mi bu?
Yaklaşık 1,5 yıldır darbe davaları ile ilgili hazırlanan iddianameler komuya açık, bu belgeleri sanık avukatları ve gazeteciler çok rahatlıkla temin edebiliyorlar. Hatta bazı iddianameler bazı haber sitelerinden yayınlandı. Örneğin “Akıncı İddianamesi”ni ben T24 haber sitesinden indirdim ve bir kısmını okudum. Yine benim de yargılandığım jandarma iddianamesini ben bizzat ilgilenen avukat ve gazetecilere kendim gönderdim, gönderebilirim. Benim eleştirim şu; gazeteci Ahmet Dönmez’in yaptığı gazeteciliği neden yurt dışında firar olan gazeteciler yapmazlar, ellerini bağlayan şey nedir acaba? Bu iddianameleri didik edip o gece gerçekte neler yaşandığını gerçekten merak edip tarafsız bir şekilde neden irdelemezler? Ahmet Dönmez’in daha önce sorduğu gibi o gece darbeye bizzat iştirak etmiş sivillerle alakalı neden detaylıca bir araştırma yapmazlar bu gazeteci abiler? Bazı sivil şahıslarla irtibatlı olan askerlerin o gece nerelerde ne haltlar karıştırdıklarını neden hiç merak etmezler?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın bizzat kaleme aldığı bir iddianame daha geçenlerde ….. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianameye göre MİT tırları durdurulmadan önce Nevşehir Kozaklı da bir otelde toplantılar yapılmış, katılanlar belirlenmiş, toplantılara iştirak eden bir asker herşeyi yargı mercileriyle paylaşmış, toplantılara katılan sivil şahıslarla alakalı HTS kayıtları, kullandıkları “operasyonel hatlar” hepsi tespit edilmiş. Toplantılara katılan kişilerden bazılarını bizzat tanıyorum. Yıllarca birlikte çalıştığımız kişiler. Bunların hiçbirisi ilginizi çekmiyor mu? Neden gerçekleri eğerek bükerek yok ediyorsunuz kendinizi. Daha ne kadar yukarda sadece bir örneğini verdiğim olaylara karşı üç maymunu oynayıp Akar-RTE-Fidan tekerlemesi söylemeye devam edeceksiniz? Ahmet Dönmez zaten bu belgeyi gündeme getirmekle söyleyeceğini söylemiş. Ne bekliyordunuz devletten, siyasilerden “gelin bizi alın mı?” diyeceklerdi. Elbette kendilerince önlemlerini aldılar. Diyelim ki böyle bir darbe fiilini ordu içerisindeki Marksist bir grup tertiplemiş olsaydı ve neticede yine yüzlerce insan ölse ve öldürülseydi ne diyeceğinizi biliyorum. Hemen istihbarat zafiyetinden dem vurup “nasıl oluyorda koskoca devletin istihbarat örgütleri bu olaya müsaade ediyor, uyuyorlar mı?” türünden eleştirilerle (haklı olarak) yazılar kaleme alacaktınız. Eeee! ne oldu şimdi? Neden takılıyorsunuz? Neye bozuluyorsunuz? Zorunuza giden nedir acaba? Ava giderken avlanmak mı zorunuza gitti? 9 Martçılara devlet ne yaptıysa yine aynı sahne sahnelendi. Ava giderken avladı devlet. Rahmetli Mahir Kaynak’a övgüler dizip, program program gezdirenlerin düştüğü durum tam bir ibret vesikası! Ahmet Dönmez’in gösterdiği cesaretin neden bazılarında zekatı bile yok şimdi daha iyi anlıyorum.
”Hakkını helal et kardeş! Biz masumların bu şekilde ölmesini istemedik!” deyince herşey bitmiyor, bitmeyecek…
Vahdettin Polat
6 Yorumlar
9 Martta kaç kişi öldü acaba? o taptığın devlet niye 250 kişinin ölümüne göz yumdu. Ben artık şuna kesin kaniyim taptığınız adam evet tuzak kurduk bunları derdest etmek için dese yine destekleyeceksiniz. Para alıyorsanız inşallah ucuza gitmiyorsunuzdur ucuza gidiyorsanız ilerde çok pişman olacaksınız yoksa!!!
YanıtlaSil"Taptiginiz adam"filan gibi ifadeleri kesinlikle kabul etmiyorum.Iftira ediyorsunuz.Ben yalnız Allah'a tapıyorum.Beni küfürle ilzam ediyorsunuz.Peki ben kâfir değilsem ne olacak.
YanıtlaSilHaklısınız taptığınız adam ifadesi maksadını aşan bir ifade olmuş hakkınızı helal edin. Darbeyi tiyatro olarak gören kesimden değilim darbe girişimi gerçekti. Siz de darbe girişimini devletin önceden bildiğini kabul ediyorsunuz anladığım kadarıyla. Devlet 250 kişinin ölümüne 1000 kişinin yaralanmasına neden göz yumdu. O insanlar ölmeden bu iş önlenemez miydi? O gece ölen bir tanıdığım var. Empati Lütfen!!
SilDevlet bunu yeni yapmiyor ki!Hep yapageldi zaten.Bunu en iyi bilen cemaatti.Yamac paraşütü yapıyorsanız.O paraşütün acilmayip yere çakılma ihtimalini veya o paraşütü alıp birilerinin bir yerinize sokma ihtimalini hesap edeceksiniz.Bence birileri bu ihtimalleri kabullenerek girdi bu işe.9 mart örneğim bu yuzdendi.
YanıtlaSilSize bu konuda katılmıyorum Devlet kürtler hariç hiç bir gruba karşı bu kadar acımasız olmadı. 9 martta darbeye yeltenen Muhsin Batur yargılanmadı bile. Devlet hiç bu kadar memuru ihraç etmedi. İhraç ettiği kişileri açlığa mahkum etmedi. Acımadan küçücück bebeklere zulmetmedi. Ölen 250 kişi var, birde bu ölenler iktidara yakın kişiler. İktidarı hiç eleştirmeyip sürekli cemaati eleştirmek bana samimi gelmiyor. Selamlarımla...
Sil15 temmuz çatı, genelkurmay karargah, akıncı üssü, jandarma genel k.lığı gibi bir sürü darbe davasının iddianameleri ve dosyalarını okuyunca cemaatin darbenin göbeğinde olduğunu anlıyoruz. Kaçacak delikleri kalmadı, suçüstü yakalandılar. Ben cemaat şebekesinin ahlaksız bir oluşum olduğuna emin olmamama rağmen, onların gözü dönmüş cani ve bir katil olduğunu görmek benim için dahi sürpriz oldu. Onlardan her türlü ahlaksızlığın sadır olabileceğini bilmeme rağmen bu derecede küçüleceklerini düşünmemiştim. Önceki darbelerde devletin sert rekleks göstermemesine rağmen bu darbeye ağır bir karşılık vermesini şöyle tahmin ediyorum. Devlet görevlilerimiz şöyle düşünüyorlar; Önceki darbe girişimlerinde halk desteği sıfırdı fakat 15 temmuz darbesinin sivil uzantısı milyonları buluyor. F.Gülen son derece inatçı biri. Askerle başaramadığı işi sivil uzantılarıyla tamamlamaya çalışır ve ülke daha büyük bir kaosa girerdi diye düşünmüş olmalılar. Herkesin bir çuvala konulup darbe destekçisi diye yaftalanmasına karşı olduğumu belirtmek isterim.
YanıtlaSilHükümetin bu darbeyi öngördüğü halde sesini çıkarmadığı meselesine gelince; şahsiyeti kendinden menkul birkaç cemaatçinin yakıştırması dışında bu konuda elimizde delil yok. Örneğin etkin pişmanlıktan yararlanıp, hükümet yeterli güvenlik önlemini almayarak kusurlu davrandığını söyleyen bir sanık yok, bu iddiayı destekleyecek bir telsiz kaydı veya haberleşme içeriği mevcut değil. Adını cemaat olarak tanımlayan bu oluşumun kalkışmanın ortasında suç üstü yakalandığına dair çok sayıda delil mevcut. Hüküeti suçlayacak delil ortaya çıkarsa ayrıca tartışırız fakat cemaati suçlayacak çok kanıt var