İslam’da yapılmaması istenilen şeyler belli zaruretler veya durumlar ortaya çıktığında yapılmasına müsaade edilebilir. Örneğin yalan söylemek… Bir hadiste öz itibariyle peygamberimizin “benim ümmetim zina yapar, kumar oynar ama yalan söylemez” dediği rivayet edilir. Bu hadis oldukça da meşhurdur, bilinir; ama yalana müsaade edildiği yerler de vardır. Denilir ki "Yalan sadece üç yerde helâl olur: Kişinin karısını memnun etmesi konusunda, harpte, insanların arasını bulmakta” (Tirmizî, Birr 26).
Yine murdar olmuş hayvan, kan, domuz eti, şarap yenilmesi haram olan şeylerdir; ama Kur’anı Kerim’de "Şüphesiz ki Allah, size leşi, kanı, domuz etini bir de Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Bir kimse mecbur kalır da zarûret halini aşmadan ve başkalarının hakkına tecavüz etmeden bunlardan yerse, ona günah yoktur" (el-Bakara, 2/173) denilmiştir.Küfür en büyük kötülüktür; ama canıyla test edilen, başına silah dayatılan kişi sadece zahiren “Allah yoktur” (haşa) diyebilir. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur. "Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında kalan dışında, inandıktan sonra gönlünü küfre açarak Allah'ı inkâr edenlere, Allah katından bir gazap vardır, büyük azap da onlar içindir" (en-Nahl, 16/106). Ammar b. Yâsir (r.a) hazretlerinin durumu buna örnektir.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür, dikkat ederseniz bu zaruret durumu kişiden bağımsız olarak “orada” durur. Kişi onu inşa etmez, kişi ona maruz kalır. Yani bunun sınırlarını kişi keyfi olarak çizemez.
Gülen cemaatine ilişkin sıklıkla dile getirilen hususlar var. Bunlar başta sınav sorularının çalınması, kadrolaşma, tedbir adı altında eşlerinin başını açtırılması, içki içme ya da içiyor görüntüsü verme, namazı ima ile kılma ya da kılmama gibi. Pekiyi bunlar neden yapılıyor? İfşa olunmaması için. Neden ifşa olunmasın? Çünkü “devletin kılcal damarlarına kadar sızmak" için bu gereklidir.
Şimdi gelelim en önemli soruya. Pekiyi “devletin kılcal damarlarına kadar sızmak" belli haramların işlenmesine ruhsat verecek bir zaruret hali midir? İslam’ın Müslümanlara böyle bir emri mi var? Müslümanlar bununla mı mükellef tutulmuş? Türkiye örneği bunun hiç de böyle olmadığını ortaya koymaktadır. Çünkü devletin en başındaki insanların namaz kılan, oruç tutan kişilerden oluşması İslamiyet’in en mükemmel haliyle yaşanacağının garantisi değildir. Çünkü biz bir yaratıcıya inanıyoruz ve hayatın basit bir deterministtik ilişkiye indirgenemeyeceğini, Allah’ın kendisini her noktada bize hatırlatacağına inanıyoruz, inanmalıyız. Biliyoruz ki bir koşucu kendisinden metrelerce önde olan birini geçebilir. Bir öğrenci gece gündüz çalıştığı bir sınavdan kalabilir. Hiç sigara içmeyen bir kimse akciğer kanserinden ölebilir. Günde paketlerce sigara içen bir kimse her gün spor yapan, sağlıklı yaşayan bir kişiden çok daha uzun yıllar yaşayabilir. Benzer şekilde idarecilerin namaz kılan kişilerden oluştuğu bir toplumda dindarların sayısı azabilir.
Ben Gülen cemaati özdeşleştirilen yukarıda saydığım hususların kendinden menkul kutsallar ve zaruretler inşa edilmesi olarak tanımlıyorum. Kendinden menkul kutsallar inşa etmek yanlış öncüller üzerinden hareket etmek gibidir. Örneğin eğer siz “bütün insanlar ahmaktır; Sokrat da bir insandır” gibi bir öncül kümesi oluşturursanız “Sokrat da ahmaktır” sonucu zahiri anlamda doğru bir sonuçtur. Açıkçası ben Gülen’in kendinden menkul kutsallar inşa ettirerek, yanlış öncüller kurarak İslam’ın en temel dinamikleriyle oynadığını düşünüyorum. Çünkü İslam’da zaruretler “orada” durur, siz ona maruz kalırsınız. Yani onu “inşa etmez”, sınırlarını çizemezsiniz.
Cihat Mirzaoğlu
4 Yorumlar
Nacizane tebrikler, bu kadar guzel ozet olabiliyormus demek ki.
YanıtlaSilAdı "Münferit Fikir Platformu" ama fikirler pek de münferit değil. Hep aynı. Çözüm adına söylenen pek bişey yok ve yere basan şeyler de değil. Olsa olsa "Muhalif Fikir Platformu" olurdu buranın ismi. Sadece fikir. Biraz akademik olaya yaklaşılmaya çalışılmış ama o da sırıtıyor. Cemaat kültürünün insanlara kattığı şeylerden bir hava hissetmedim okuduklarımdan. Siz bir cemaat kurun en iyisi ve burada bahsettiklerinizi hayata geçirin.
Sil'Sızmak' kelimesini ulusalcılar kullanır, niye bunu tercih ediyorlar bilmiyorum. Devletin tek sahibi biziz bizim dışındaki gruplar ancak sızar anlamında mı diyorlar, bilmiyorum. Ama o manaya geliyor.
YanıtlaSilHakkıyla giren çok kişi vardır, ama ulusalcılara göre onlar da sızmıştır. Kadrolaşma kelimesi daha doğru bir kelime bence. Kadrolaşma ve içerde gruplaşma vb.
Sızma kelimesi gerçekten saçma oluyor. Gülen'in bir savunması var Türk vatandaşı kendi kurumuna sızmaz diye, o savunma doğru bir savunma, o savunmayı yatırmamak lazım. Kadrolaşma ve içerde gruplaşma, memurları takip etme vs. bunları iddia ederseniz o savunmayı yapamaz, ama öbür türlü o savunmayı yapar ve haklı da olur.
Şunu da ekleyim.
YanıtlaSilSızma kelimesi Türkiye gerçeklerini de karşılamıyor.
40 Senedir örgütlenmeyi, soru verilmesini herşeyi devlet biliyordu. Bırakın girsinler dedi. Bu sadece AKP dönemine has bir mevzu değil.
Peki cemaat niye tedbir yapıyordu? Cemaat 2010'dan sonra da başörtüsünü gene tedbir diye taktırmadı, cemaat normal değil ki, o tedbir yapıyor diye devletin alerjisi var diye düşünmeyin. 1984 tespit ediyorlar atıyorlar mı öğrencileri? Kenan evren yol vermedi mi gerçekten? Yalçın Küçük bir röportajı vardı Osmanlıda yeniçeriler nasıl bektaşi ise Türk ordusunun tarikatı da Gülendir diye. Siz neyin sızmasından bahsediyorsunuz diyordu.
Devlet Said Nursi'ye kürt diye kızıyordu, Türk hocalar varken kürt hocayı ne yapacaksınız diye. Gülen işte o türk hoca oluyor. Gülen devletçi, milliyetçi birisi. Gülen oluşturduğu algıya göre devleti Ergenekoncu avrasyacılar yönetiyor. Peki onların yönettiği devlette Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Bahriye Üçok nasıl öldü, Cumhuriyet'e nasıl bomba attılar, Danıştay cinayeti nasıl oldu vs. ? Kendileri yaptılar diyor, aynı Ankara Gar bombası gibi Hdp kendi kendi patlatıyor mağduriyet için diyenler gibi.
Susurlukta ilk kez derin devlet ortaya çıkmadı mı? Peki orda bir avrasyacı ya da ergenekoncu mu var?
Ergenekon'da baya alevi içeri asker içeri atılmış. Hatta çoğu alevi gibi bir haber vardı odatv'de peki madem alevileri içeri attınız? Aleviler niye devletin zenci olarak gördüğü kesim diye akademisyenleriniz açıklama yapıyor. Yani askeriye aleviler hakim ve o ülkede zorunlu din dersi var ve cemevleri camiler statüsünde değil.
Herşeyi baştan tekrar düşünmek gerekiyor. Fuat Doğu- Gülen ilişkilerinden başlayarak. Devlet Akp döneminden önce de Gülen'i destekliyordu. Bu devlet Gülen çizdiği profilde değil. Gülen cemaati devletin kontrolünde büyüyordu. Devlet içi kavgaları devlet-halk kavgası gibi gösterdi Gülen. 28 Şubat mesela, yani devlet o sıra farketti ve müdahale etmek istedi böyle mi okuyacaksınız olayı? İlhan Cihaner'e kadar bir tane soruşturma niye yok? Zaten hakimdi devlette kendi mi açtırmıyordu diyeceksiniz. 1997'den önce niye peki bir tane soruşturma yok? 1980'den sonra içeri bile girmiyor, Gülen'in tabiriyle Allah korumuş onu. Kemalist devlet tezi doğru değil. Sızma diyerek de milletin aklıyla alay ediyorlar. Devlet 40 senedir Gülen'in amacını biliyordu, Gülen kim olduğunu da biliyordu ama yol verdi. Kesinlikle kandırılmadılar.