Değişimi zorlayan unsurlar arasında çağın getirmiş olduğu vizyonlardan teknolojik ilerleme, iletişimin yaygınlığı, evrensellik kavramları öne çıkmaktadır. Bu kavramlardaki 'sınırsızlık' boyutu ilişkili olduğu din, ahlak, hukuk sistemleri tarafından uyumluluk açısından ayrıca değerlendirilir.
Tarihsel çizgide belli zaman aralıklarında ortaya çıkan inanç, fikir, ürün ve taleplere karşı kişilerde ve toplumlarda karşı durmalar olmuştur.
Yeniliğin yayılmasında kendi doğasından kaynaklı nedenler bulunduğu gibi yeniliğe 'kapalı durma' hali, yeni olana şüpheli paket muamelesi yaptırtır. Gerek polisiye tedbirler gerek farklı sopalar devreye sokularak 'donukluk' devam ettirilir.
Alışkanlıklardan vazgeçilememesi, kaderci kolaycılık, niteliksiz yerlilik anlayışları yenilenme karşıtlarına özgü davranış kalıplarındandır.
Üst yönetimlerin ilgisizliği, hoşgörüsüzlük, kazanılmış hakların korunma isteği, kısa vadeli düşünce anlayışı, aşırı bürokrasi yeniliği sınırlandıran yaygın etmenlerden bazılarıdır(1).
Bireylerin çevresi, beslenme kaynakları, ortamı, bilgiye ulaştığı ağların benzerliği taklit ve kısıtlılığa yol açmaktadır. Girilen kısır döngüler yıllarca sürecek tekrarlara ve içe kapanmaya dönüşecektir.
İnsan hakları bağlamında ele alınan 'seçme özgürlüğü' sunulan seçenekler dar olduğunda gerilemeye atılan bir adım olmakta ve bu hürriyetin bir 'yanılgı' olduğu fark edilememektedir. Bu durumdan kurtulmak için eleştirel düşünce, dışa açık bilgilenme kanalları ve çoğulcu bakış açısına sahip bireyler yenilenmenin dinamikleri olacaktır.
Hakkın ve hakikatin talibi olmamak, saltanatın elden çıkması korkusu, kibir ve gurur, köklü inançlara bağlılık, utanç duygusu, ticarete zarar gelmesi korkusu, hased başlıklarıyla açıklanan Hz. Peygamber(sav)'e inanmama nedenlerinin(2) Müslüman kesimlerin yeniliğe karşıt olanlarıyla olan bağlantısı oldukça şaşırtıcıdır.
Kültürlerarası entegrasyon, farklı seslerin ahengi, diyalog gibi kavramlarla yola çıkıp bu değerlere sahip kendi içinden insanların bir süre sonra yabancı görülmesi yeniliğe karşı durma ile doğrudan ilişkilidir. 'Yabancı' ise yeni olana daha rahat adapte olacaktır.
Üç kişinin yolculuğa çıkması yanlış yönlendirilmeye karşın tavsiye edilir(3). Beş kişi kuralında ise insan en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalaması kadardır(4).
Sayıların çokluğu özgünlükle nitelikli olur. Tek tipliliğe giden süreçte gruba ait 'bencillik ve bir olma' kişileri önü alınamaz yanlışlara sürükleyebilmektedir. Sahi, Akıncılar Üssü' ne giden sivil sayısı beşti değil mi?
-Ali Bulut
Notlar:
1- Roffe, I. (1999), Örgütlerde İnovasyon ve Yaratıcılık: Eğitim ve Gelişme Üzerine Etkilerinin Bir Değerlendirmesi), European Industrial Training Dergisi, 23(4/5), 231
2- Ahmet Lütfi Kazancı, Peygamberimize Neden İnanmadılar, Ensar Neşriyat.
3- "Bir yolcu bir şeytan, iki yolcu iki şeytan sayılır. Üç yolcu ise, kâfiledir." Hadis, Ebû Dâvûd, Cihâd 79; Tirmizî, Cihâd 4.
4- http://www.erendiril.com/5-kisi-kurali/
0 Yorumlar