Tabiatta ki bitkileri, dağları, ovaları, tepeleri, inişleri, çıkışları veya yokuşları yok etmek nasıl uygun değilse toplumdaki çeşitliliği de yok etmek ve toplumu tek-tipçi hale getirmek öyle uygun olamaz. Dolayısıyla tıpkı alemde olduğu gibi toplumdada kesret muhafaza edilmesi gereken bir zenginliktir.
Zira İslam’ın yönetim felsefesi çoğulculuğa yatkın olup totaliter ve dayatmacı değildir. En başta Medine Vesikası ile garanti altına alınan gayri müslim hakları bunun en kadim örneğidir. Müslümanların yaşadığı topluluklarda kilise, havra ve cami hep iç içe görülür. Hatta şeytana taptığı varsayılan Yezidilerin tapınaklarına dahi dokunulmaz.İslam siyaset felsefesinin dayandığı dört temel ilke olan adalet, meşveret, ehliyet ve maslahat ise ancak farklılıkların kabullenilmesi ve hazmedilmesi ile mümkün olacaktır. Onun için tek tipçi totaliter yapıların adaleti temin etmeleri mümkün değildir.
Meşveret ise aynı düşünen insanların bir araya gelip fikir beyan etmeleri değil farklı düşüncelerin bir noktada uzlaşmalarıdır. Maslahat için ise sözün coğrafyası ve tolumsal farklılıklar bilinmek zorundadır yoksa islamın temel mesajı anlaşılmamış olur.
Dolayısıyla İslam siyaset felsefesinin oturduğu temel, farklılık esasına göre şekillenir. Farklılık hazmedilmeden ve idrak edilmeden adalet, maslahat, ehliyet ve maslahat olmaz.
İslam, ne Suud ulemasının tavsiye listesindeki kişilerin hegemonyasinda, ne İran'ın softa mollalarının tekelinde, ne Türkiyedeki Bizantinist kurumların kontrolünde ne de Mısırdaki müftülerin tasarrufundadir. İslam tüm zamanların ve mekânların ortak çağrısının adıdır.
Bir kimse bir başka kimseyi çok sapkın ve heretik dahi bulsa onu fikir planında yok etme selahiyetine sahip değildir. Ancak o anlatının birileri tarafından yanlış ve sapkın olduğunu söyleme hürriyetini devletin sağlaması gerekir.
Lakin birileri çıkıp kendisi gibi düşünmeyenlerin konferanslarını siyasi baskı kullanarak önleme girişimi içine giriyorsa böylesi yapıların cezalandırılması gerekir.
Şayet bir dini yapı, devleti içerden ele geçirmeye çalışıyor ve devletin hassas birimlerine kendi tarikatından, cemaatinden, meşrebinden insanları kayırarak adil olmayan bir şekilde kadrolaştırıyorsa bu hangi camia tarafından yapılırsa yapılsın hukuken suç olmak zorundadır.
Şayet adına Pensilvanya denilen bir yapı İstihbarat, Emniyet veya Askeriyede bu adaletsizliği yaptığı için Paralel Devlet ilan edilip sorgulandı ise aynı mantıkla hareket eden ve Sağlık Bakanlığı ve TRT'de kadrolaşan Menzilvanya için de benzer müeyyidenin uygulanması gerekir. Aksi olduğu takdirde adalet çiğnenmiş olur. Adalet ise mülkün temelidir. Mülk sarsılınca bunun neticesini her birimiz en ağır şekilde ödemek zorunda kalırız.
Özetle; farklı düşündükleri veya inandıkları için değil devleti içerden ele geçirmeye çalıştıkları ve yine siyasi baskı yaparak kendisi gibi düşünmeyenlere meşru olmayan yollarla saldırdıkları için adaletin gereği olarak gerekenin yapılması gerekir.
Zira aynı suçu işleyen iki kişinin dahi birini yargılayıp diğerini kayırdığınızda orada kimsenin hukuka saygısı kalmaz.
-Bilgin Erdoğan
0 Yorumlar