Hep pastel ve doğruluktan uzak bir resim çizdiler bize. Biz Türktük, müslümandık. O yüzden Türklerin ve müslümanların yaptığı herşey güzeldi. Beynimizi yıkadılar. İnandırdılar bizi üstün olduğumuza, çünkü atalarımız da üstündü. Hep kahramandık, hep başarılıydık, hep iyiydik; karşımızdakilerdi hep kötü olan. Selçuklu’muz da, Osmanlı’mız da, Cumhuriyet’imiz de ufak tefek problemler dışında mükemmele yakındı.
Okulda öğretmenlerimiz, camilerde hocalarımız bize böyle anlattı bunları. Önce sahabelerin mükemmeliğiyle başladı tarih, sonra diğer islam alimlerinin, sonra Selçuklu ve Osmanlı sultanlarının, sonra Mustafa Kemal’in. O kişileri öyle idialize ettiler ki adeta insanlıktan çıkardılar, ulaşılamaz yaptılar. Küçüktük, garip gelmiyordu bu durumlar. Büyüdükten sonra da küçükken kanıksadığımız için hiç sorgulamadık.Ama hangi insan mükemmel ve hatasıza yakın olabilirdi? Nasıl peygamber (sas)’in vefatından kısa bir süre sonra sahabeler savaşıp birbirlerini öldürebilirdi? Münafıklar yüzünden diye inandırıcı olmayan bir cevaba inandırıldık. Neden Türkler başkalarının topraklarını alınca bu fetih oluyordu da, başkaları bizden topraklarımızı alınca onlar kötü oluyordu? Çünkü biz iyi niyetlerle ve iyi şekilde yapıyorduk bunları, diğerleri kötü niyetlerle ve kötü şekilde; gerçekten öyle miydi?
Neden Osmanlı’ya bağlı ülkeler bağımsızlıkları için savaşınca bize ihanet etmiş şekilde algılamalıydık? Neden Ermeniler bizi öldürünce kötü oluyorlardı da, biz onları öldürünce bir kılıf buluyorduk kendi yapma nedenlerimize? Neden kurtuluş savaşını kazanıp Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal’in istiklal mahkemelerini veya dikte ederek yaptığı büyük reformları—en azından metod bakımından—sorgulayamıyorduk?
Çünkü devletin işine gelen halkın böyle beyni yıkanmış bireylerden oluşmasıydı! Aslında sadece devletin değil, eşreften olan ve tebasını yöneten herkesin. Sahabeler, islam büyükleri, padişahlar mükemmele yakın olmalıydı halkın gözünde; ta ki devlet büyükleri, aşiret reisleri, tarikat şeyhleri, kanaat önderleri vs de onların varisleri olarak çok sorgulanmasınlar, ve yönetsinler kolayca altındakileri.
Benim gözümü şahsen bugünkü tebalarını yöneten bu büyüklerin hataları açtı. Yıllardır küçükten kanıksadığı şeyleri sorgulamaktan uzak beynim, biraz düşündükçe, biraz da okudukça açıldı. Sahabe savaşlarında sahabe arasındaki karakter ve fikir uyuşmazlıkları daha mantıklı geldi açıklama olarak. İslam büyükleri dediğimiz insanların birbirleri hakkında çok ama çok sert eleştirilerini öğrendim. Osmanlı sultanlarının nerdeyse hepsinin bir evliya gibi olup, hiç içki içmeyip, haremlerini sadece bir hanımlar için bir üniversite gibi kullandıkları, savaşları sadece güzel gayeler için yaptıkları masalına inanamazdım. Ermenileri öldürmemizin, evlerini yağmalamamızın geçerli sebepleri olduğuna inanamazdım. Mustafa Kemal’i sevapları ve günahlarıyla beraber görmeliydim.
Sonrasında daha yakın tarihte olan Kürt sorununda Kürtlerin dağa çıkmasının ve silahlanmasının sebeplerini görmeliydim. Bağımsız devlet kurma isteğini Kürtlere nasıl fazla görebilirdim? 80 ihtilali öncesindeki olayları şunun bunun oyunu olarak değil, öncelikli olarak Türk toplumunun problemli bakış açısı ve uygulamalarının bir sonucu olarak görmeliydim. Sivas Madımak katliamını bir provokosyon diye göremezdim.
Öyle oldu çok şükür. Yıkanmış beynimi bir nebze kurtarabildim o çamaşır suyundan.
Elbette ki burda demek istediğim tarihimizin tam tersi olduğu değil. Sahabeleri, islam büyüklerini, padişahları, Mustafa Kemal’i insan olarak görmek, hataları ve sevaplarıyla değerlendirmek bizim onlara asıl borcumuz. Klasik eğitimimizin anlattığı hikayeleri bir kenara bırakıp değişik taraflardan çok okumalı, okuduğumuz herşeyi sorgulamalı, meseleleri her tarafından külli olarak değerlendirmeliyiz. Sorgulamak ve akletmek çok önemli. Böyle yapmadımız sürece bir koyun sürüsü gibi yönetilmeye devam edeceğiz—ve bize yanlış öğretilen tarihin kafamızda oluşturduğu düşüncenin aksine—bizi yönetenler çoğu zaman bizim çıkarlarımız için değil, kendi çıkarları için veriyorlar kararlarını.
Aklımızı başımıza alalım, ezber bozan şekilde akledelim, sorgulayalım.
Vesselam.
İsa Hafalır
0 Yorumlar